Avrupa, stratejik otonomisini ihmal etmenin bedelini ödüyor
- GİRİŞ14.02.2025 08:43
- GÜNCELLEME14.02.2025 08:43
ABD Başkanı Trump’ın küresel politikada attığı adımlar, uluslararası sistemde şok dalgaları yaratmaya devam ediyor. Son olarak Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşerek Ukrayna konusunda bir dizi açıklamada bulundu. Ancak, bu açıklamaları yaparken Avrupa’daki hiçbir müttefikini bilgilendirmediği daha sonra ortaya çıktı.
Trump, açıklamalarına göre, Ukrayna’nın NATO’ya üye olmamasını kabul ediyor. Ayrıca, Ukrayna’nın işgal edilen topraklarının Rusya’ya ait kalmasını onaylıyor ve Amerikan askerlerinin Ukrayna’da hiçbir rol oynamayacağını belirtiyor.
Bunun yerine, Ukrayna’da oluşturulacak olan tampon bölgede Avrupalı askerlerin bulunacağını ve bu askerlerin varlığıyla ilgili ABD’nin herhangi bir güvenlik garantisi vermeyeceğini ifade ediyor.
Bu gelişmeler, ABD’nin Avrupa’ya yönelik güvenlik taahhütlerini azalttığını ve kıtanın güvenliğini kendi öncelikleri doğrultusunda ihmal edebileceğine işaret ediyor.
Geçtiğimi günlerde ABD Savunma Bakanı Hegseth, Brüksel’deki NATO karargâhını ziyaret etti. Hegseth, burada yaptığı açıklamada, sert stratejik gerçeklerin ABD’nin öncelikli olarak Avrupa’nın güvenliğine odaklanmasını engellediğini açıkça belirtti.
Savunma Bakanı Hegseth, ABD’nin kendi sınırlarını korumaya öncelik vermesi gerektiğini ve bu doğrultuda hareket ettiklerini vurgularken ABD’nin, Çin’in Hint-Pasifik bölgesinde ana vatanlarını ve temel ulusal çıkarlarını tehdit etme kapasitesine sahip olduğunu belirtti ve küresel önceliklerinin değiştiğini ifade etti.
Bu açıklamalar, ABD’nin Avrupa’yı Rus tehdidiyle baş başa bıraktığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Rusya-Ukrayna Savaşı böyle sonuçlanırsa savaştan muzaffer bir şekilde çıkacak olan Rusya, Avrupa için ciddi bir tehdit hâline gelecektir.
Avrupa’yı önce zorla savaşa sürükleyen daha sonra da haber vermeden savaşı bitirmek isteyen ABD ise bu süreçten büyük kazanç sağladı.
Amerika öncelikle, Rusya ile Avrupa arasındaki enerji ticaretini sona erdirerek Avrupa’nın enerji bağımlılığını kesintiye uğrattı ve bunun yerine ABD’den Avrupa’ya sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatını artırdı. Ayrıca, Avrupa devletlerine büyük miktarda silah satarak savunma sektöründe önemli ekonomik kazanımlar elde etti.
ABD, bu süreçte Avrupa’daki stratejik otonomi tartışmalarını da etkili bir şekilde sona erdirdi ve Avrupa’nın Washington’a ne kadar bağımlı olduğunu yeniden ortaya koydu.
Şimdi ise Trump yönetimi, Avrupa’ya haber vermeden savaşın seyrini değiştirme çabalarıyla kıtayı daha da zor bir durumda bırakıyor.
Sözün özü Avrupalılar, uzun yıllardır ihmal ettikleri stratejik otonomilerini inşa edememenin bedelini bugün ağır bir şekilde ödüyorlar.
Zaman zaman ABD’den gelen açıklamalara bağlı olarak stratejik otonomi tartışmaları yapsalar da Avrupa Birliği üyesi ülkeler hiçbir zaman bu otonomiyi inşa etmek için gerekli olan siyasi, ekonomik ve diplomatik bedeli ödemeye hazır görünmediler.
Sonuç olarak, Avrupa’nın geçtiğimiz on yılları büyük ölçüde içi boş tartışmalarla geçti.
Bugün ise reel politiğin sert gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kaldılar.
Danimarka’dan Almanya’ya kadar birçok Avrupa ülkesi, ABD’nin stratejik önceliklerini değiştirmesiyle birlikte, kendi güvenliklerini sağlama konusunda büyük bir çıkmazın içine girmiş durumda.
Bu noktada Türkiye, Avrupa ülkeleri için büyük bir imkân hâline dönüşebilir. Zira Türkiye, geçtiğimiz 15 yılda verdiği büyük mücadele ve ödediği siyasi, ekonomik ve diplomatik bedellerle ciddi bir stratejik otonomi inşa etti.
Özellikle dış politika ve güvenlik alanında kaydettiği ilerleme, Türkiye’yi Avrupa için kritik bir ortak hâline getiriyor. Bunun en somut örneği ise savunma sanayisinde elde edilen büyük başarıdır.
Türkiye, kendi insansız hava araçları, savunma teknolojileri ve askerî kapasitesiyle Avrupa’nın karşı karşıya olduğu tehditlere karşı önemli bir denge unsuru hâline gelmiştir.
Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Türkiye’ye yönelik daha olumlu bir tutum benimsemek zorunda kalacağı söylenebilir.
Özellikle savunma sanayisi alanında Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında ciddi iş birliklerinin gerçekleşeceği bir döneme giriyoruz.
Avrupa’nın stratejik otonomi eksikliğinden doğan boşluğu doldurabilecek en önemli aktörlerden biri olarak Türkiye, uluslararası si
Diriliş Postası
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol