Avrupa kendi ayakları üzerinde durabilecek mi?
- GİRİŞ07.03.2025 09:19
- GÜNCELLEME07.03.2025 09:19
Donald Trump’ın attığı adımlar, Avrupa’nın güvenlik anlayışını sarsarken İkinci Dünya Savaşı sonrası inşa edilen güvenlik mimarisi, Avrupalıların gözleri önünde çöküyor. Avrupa ise bütün bu olup biteni çaresizce ve şok içerisinde seyrediyor.
Trump yönetiminin Ukrayna konusunda Rusya’ya tavizler vermesi, Avrupa’nın cesaretlenmiş bir Rusya ile yalnız başına karşı karşıya gelme ihtimalini artırıyor.
Avrupa’dan gelen açıklamalar, kıtanın bu durumu kabullenmeyeceğini ve bağımsız bir güvenlik mimarisi inşa etmek istediğini gösteriyor. Ancak Avrupa’nın bunu başarması hiç de kolay olmayacak.
Öncelikle Avrupa Birliği içinde bu dönüşüme direnç gösterenler var. Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, Avrupa’nın yeni bir güvenlik yapılanmasına gitmesine açıkça karşı çıkıyor.
Bundan dolayı, Avrupa Birliği dışında bir güvenlik mekanizması oluşturulması ciddi şekilde tartışılıyor.
Böyle bir sürecin başarılı olması için yalnızca siyasi irade değil, aynı zamanda uzun vadeli ve maliyetli bir yeniden yapılanma gerekiyor.
Avrupa’nın, savunma harcamalarını artırmak için sosyal refah devletinden taviz vermesi kaçınılmaz görünüyor. Ancak bu, kaçınılmaz bir şekilde kıta genelinde yükselmekte olan aşırı sağ hareketleri daha da güçlendirecektir.
Aşırı sağın yalnızca iç dinamiklerden değil, aynı zamanda dış aktörlerden -özellikle Trump ve Rusya’dan- destek gördüğü biliniyor. Rusya’nın sadece aşırı sağa değil, aynı zamanda aşırı sola da destek verdiği gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa’nın savunmasını güçlendirme çabalarının, içeriden gelen muhalefetle de sekteye uğrayabileceği söylenebilir.
Bu durum, Avrupa’nın bağımsız bir güvenlik mimarisi oluşturmasını daha da karmaşık hâle getiriyor.
Diğer taraftan, Avrupa’nın Türkiye gibi jeopolitik olarak kritik aktörleri bu sürece dâhil etmesi kaçınılmaz hâle geliyor.
Avrupa’nın, Türkiye’ye yönelik ön yargılarını bir kenara bırakarak askerî ve stratejik işbirliğini güçlendirmesi gerekiyor.
Türkiye olmadan Avrupa’nın Rusya’ya karşı askerî ve jeopolitik açıdan etkili bir denge kurması oldukça zor görünüyor.
Önümüzdeki on yıl içinde Avrupa, bağımsız bir güvenlik yapısı inşa edebilecek mi? Eğer kıta liderleri, Trump dönemini bir şekilde atlatalım, Trump sonrası dönemde ABD normale döner, diye umuyorsa büyük bir yanılgı içindeler.
Trump’ın politikaları bireysel bir tutumdan ziyade küresel sistemdeki daha geniş çaplı bir değişimin parçası.
ABD’de Trump’tan sonra gelecek liderler büyük ihtimal aşırı sağcı popülist liderler olacak ya da Demokrat liderler olsa bile yine de Çin meselesine odaklanacaklar. Dolayısıyla ABD’nin Avrupa’ya bakışının radikal şekilde değişmeyeceği ortada.
Bu nedenle Avrupa, bağımsız bir güvenlik stratejisi geliştirme konusunda ya kararlı bir adım atacak ya da hızla değişen küresel düzenin pasif bir izleyicisi olmaya devam edecek.
Doç. Dr. Enes Bayraklı / Diriliş Postası
Yorumlar3