Türk'e Atatürk'ü yermek
- GİRİŞ12.11.2011 11:17
- GÜNCELLEME12.11.2011 11:17
Askeri tabip olan babam, o zaman çok yaygın olan Atatürk sevgisi dolayısıyla göbek adımı “Kemal” koymuş. İlk adımın Ege olması da yine o devirde moda olan “yenilikçilik” akımının bir sonucudur. Ege, hem bir bölgeyi hem de egemenlik kelimesinin kökünü temsil etmektedir. Kız olsaymışım ismim “Ece” olacakmış. Üç dört nesil geriye kadar baba tarafımın geçmişini biliyorum. Hepsi Osmanlı devletinde üst mevkilerde bulunmuş kişiler. Arnavutluk’tan Suriye’ye, Trabzon’dan Girit’e kadar imparatorluğun her yerinde görev yapmışlar. 1894’te tıbbiyeden mezun olan dedem 1922’de tifüs salgını ile mücadele etmek için gönderildiği Antalya’da tifüse yakalanıp vefat etmiş. Mezarı bile belli değildir. Gerek babamın, gerek annemin dinle, diyanetle pek ilgisi yoktu. Babam, dedemin de kendisi gibi olduğunu söylerdi. Dolayısıyla benim de dinle diyanetle pek ilgim olmadı. Üstelik benim neslim, laik olsun diye eğitilmiştir. Bu satırları yazmamın amacı fikri oluşumumu okurlarımın zihninde netleştirmektir. Ancak, iktisatla ilgilenmeye başladıktan sonra, bir sosyal bilim öğrencisi olarak İslam ve dinler üzerine kendimi bir hayli yetiştirdim.
TÜRKİYE’DE CUMHURİYET LAİKLİK VE ULUSÇULUKTUR
Amerika’da köklü kuruluşların başında bulunan tepe yöneticilerin, kurumlarıyla ilgili değerleri savunurken kullandıkları “Burası bir cumhuriyettir, demokrasi değildir” (This is a republic, not a democracy) şeklinde bir değişleri vardır. Bu, bir müessesede veya ülkede kurucuların vazettiği temel ilke ve değerleri savunan hukuk, sonradan iş başına gelenler tarafından da korunmalıdır anlamına gelir. Eğer bu temel ilke ve değerler değiştirilirse, orası artık başka bir kurum, başka bir ülke olur. Atatürk, Türk devletinin “bölünerek” tarihten silinmek üzere olduğu bir dönemde, Türklüğü ebediyen yaşatmak amacıyla halkları “birleştirerek” bir cumhuriyet kurmuştur.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Ege Cansen - Hürriyet
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol