Alın da gaçan mı!..
- GİRİŞ21.07.2017 09:04
- GÜNCELLEME21.07.2017 09:04
Türkiye'nin duruşundan rahatsız olup, bu halin yakın vadede istedikleri kıvama gelmeyeceğini bilenler, bulabildikleri bütün yollarla ülkemize boyun eğdirmek için çalışıyorlar.
Ülkemiz aleyhine attıkları ya da atacakları adımlara mani olmak için, hukuk çerçevesinde bazı müdahaleler yapıldığında da, adeta çılgına dönüyorlar.
Bu güruha mensup olanların ülkemiz aleyhine çalışmalarının engellenmesi sadedinde yapılanlar karşısında öncelikli tepkileri de demokrasi, insan hakları, ifade ve basın hürriyeti naraları atmak oluyor.
Demokrasi, insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü denilen bu evrensel kavramlar, sanki birilerinin ülkemiz aleyhine çalışabilmeleri için icat edilmiş gibi bir durum ortaya çıkıyor böylelikle.
Bu kavramları içini boşaltarak kullandıklarının açık seçik ortaya çıktığını anladıkları durumlarda da. Tıpkı Almanya'nın son günlerde yaptığı gibi, üstü kapalı ya da açıktan ekonomik tehditlere başvuruyorlar.
Yaşanmakta olanların özetini, istedikleri hemen her şeyi yapmasına alıştıkları eski Türkiye'yi özledikleri ve dahası istedikleri şeklinde yapabilmek mümkün. Bağımsız, kendi kararlarını alan ve egemenliğine yönelik saldırılara en sert şekilde cevap veren yeni Türkiye, işlerine pek gelmiyor yani.
Bütün olup bitenlerin en anlaşılmaz tarafı da, özellikle de entelektüel çevrelerin bir kesiminin, ülkemizi köşeye sıkıştırmak için yapılan girişimlerle ilgili olarak desteğe hazır bulunmaları.
Meselenin ehemmiyeti konusunda fransız olan bu çevreler, hainlikler planladıkları açık olanlarla ilgili olarak, 'bırakın canım, ne istiyorlarsa yapsınlar' şarkısına başlıyorlar hemen.
Ülkenin birliği, beraberliği ve kamu düzenine yönelik bazı atraksiyonlar planlamak üzere bir araya gelmiş olan güruh, görünüş olarak kendilerine çok benziyor çünkü.
O KADAR DA SAF DEĞİLİZ!..
Büyükada'da bir araya gelerek, ülkemizde tertiplenecek bazı toplumsal olaylar için hazırlıklar yapanların gözaltına alınıp, bazılarının tutuklanması, Avrupalı hamileri gibi bu güruhun da canını çok sıktı.
Bir araya gelip, emniyet güçlerinin müdahalesi durumunda çeşitli delillerin nasıl yok edileceği, emniyet güçleri ile muhatap olma durumunda esas niyeti belli etmemek için ne türden yalanlar söylenebileceği vb. konularda fikir teatisinde bulunan bir ekipten bahsediyoruz. Ve tabii ki bu adamların niyetleri film çekmek ya da tiyatro gösterisi yapmak filan da değil. Düpedüz, ortalığı karıştırmak için eylemler planlıyorlar.
Bunlardan bazıları uluslararası kuruluşlara mensup. Bazıları ise adını pek duymadığımız, ancak sahasında herhangi bir çalışma yapmasalar da, isimleri 'Mülteci' kelimesi ile başlayan kuruluşların üyeleri. FETÖ ile ilişkileri de dikkat çekici bir durum...
Ülkemizde karışıklık çıkarabilecek gösteriler planlayan bu kuruluşların Avrupa tarafından fonlandığı da biliniyor.
Mülteciler konusunda Türkiye'ye verdiği yardım sözlerini tutmayan Avrupa, ortalığı karıştırmak için çalışanlara oldukça cömert anlaşılan.
Kısacası, bakanlarımızın, hatta Cumhurbaşkanmızın Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımızla bir araya gelmesine rıza göstermeyenler, ülkemizi karıştırmak için plan yapan vatandaşlarının faaliyetlerine göz yummamız gerektiğini düşünüyorlar.
İçimizden birileri de, objektif olarak izahı olmayan bu açık durumlara rağmen, hala Avrupa'nın haklı olduğu ya da en azından olabileceği kanaatini taşıyor ve kompleks dolu değerlendirmeler yapıyorlar...
Tam da 'alın da gaçan mı!' denilecek bir durum...
Avrupalılar ve içimizdeki uzantılarının bilmeme ihtimaline binaen şöyle de denebilir: O kadar da saf değiliz!...
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol