Bu kadarı da çok fazla
- GİRİŞ24.04.2018 09:39
- GÜNCELLEME24.04.2018 09:39
Bugün 24 Nisan... Bir kısım Ermeni'nin Osmanlı Devleti'nin son yıllarında yaşanan bazı üzücü olaylar açısından milat kabul ettikleri tarihin 103. yılı... Hemen her sene Nisan hele 24 Nisan yaklaştığında yaşanan hareketlilik belki bu sene de var. Ancak başka gelişmeler sebebiyle gündeme pek gelmiyor. Bir kısım Ermeniler'in iddialarını ülkemize yönelik bir baskı aracı olarak kullanabilecek ülkeler de yapabileceklerinin çoğunu yaptılar zaten. Ancak, yaygın medyada fazla yer almasa da bu sene farklı bir şey oldu. Hem de, 'yok artık, bu kadarı da çok fazla' denilebilecek bir şey. HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, 'Ermeni Soykırımı'nın tanınması için' TBMM'ye bir kanun teklifi sunmuş!.. Kanun teklifinde '1915'te çıkarılan Tehcir Kanunu'nun Ermeni, Süryani, Keldani ve Ezidi halklarında büyük yıkımlara yol açtığı' iddia edilerek, 'soykırım izlerinin günlük hayattan kaldırılması' isteniyor. 'Soykırımın failleri' oldukları iddia edilenlerin isimlerinin kamusal alanlar, sokaklar, parklar ve okullardan kaldırılması isteniyor yani... Hayır, Paylan, Fransa ve İsviçre'de bir ara olduğu gibi, 'soykırımı reddetmenin Türkiye'de de kanunen yasaklanması ve inkar edenlere ceza verilmesi' talebinde bulunmamış. Ama yüz bulacak olursa, bundan da çekinmez. Paylan'ın kanun teklifinde, ne olup da 1915'te söz konusu Tehcir Kararı'nın alınmak zorunda kalındığına dair herhangi bir malumat yok, tabii olarak. Orayı karıştırmaması gerektiğini ve eğer karıştırırsa ortalığın karışacağını iyi biliyor çünkü. TBMM üyesi Garo Paylan ve onun gibi düşünenler, 1915'e kadar ve ondan sonra yaşananların gerçek mahiyeti ile ilgilenmiyorlar. Yani 'üzüm yemek' değil, bağcıyı dövmek istiyorlar sadece.
SOR Kİ, NEDEN OLDU!..
Osmanlı'nın başına Ermeni Meselesi'ni musallat edenlerin, onların bağımsızlığını düşünmekten çok, devleti zayıflatmak ve yıkmak istedikleri çok açıktı. Bıçağın kemiğe dayandığı 1915'ten sonra olup bitenler de, 1878 Berlin Anlaşması'ndan sonraki süreçte yaşanmak zorunda kalınanların tabii uzantısıydı... Şimdi aynı meseleyi çeşitli yalanlarla canlandırmak isteyenlerin de Ermeniler'i sevdiklerinden değil Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için bunu yaptıkları çok açık. İlgi çekici olan, Türkiye'yi zayıflatmak için Ermeni Meselesini tekrar gündeme getirmek isteyenlerin, dönemin Düvel-i Muazzamasının teşvikiyle Osmanlı'nın yıkılışını hızlandırmak için çalışanların torunları olmaları... Asırlarca barış içinde yaşamış insanları birbirlerine düşürüp istenmeyen olaylara sebep olanların ise sonrasında kenara çekildikleri, biliniyor. Ermeni Meselesi'ni tekrar gündeme taşımak isteyenlerin ve destekçilerinin unutmamaları gereken şeyler var. Bunlardan çoğu 1915'e gelinen süreçle alakalı ve tarihçilerin üstesinden gelebileceği hususlar. 1890'dan itibaren, büyük devletlerin müdahalesini sağlamaya yönelik terör eylemleri ve isyan girişimlerinde bulunan Ermeni Çeteler, başka herhangi bir ülkede olsaydı neler yaşanabileceği, unutulmaması gereken bir husus... Dahası, 1914'te başlayan Birinci Cihan Savaşı sırasında İtilaf Devletleri ile işbirliği yapan; bir kısmı Rus ordusuna iltihak ederken bir kısmı da Osmanlı Ordusu'nu arkadan vuran Ermeniler'le ilgili ne yapılabileceği de önemli bir soru... Bu arada, batılı devletlerden bazıları Ermeni Soykırımı iddialarını reddetme ile ilgili hukuki yasaklar ihdas ederlerken, Türkiye'nin Ermeni Meselesi'ni 'soykırım' iddiasıyla gündeme getirmeyi yasaklayan bir kanun çıkarmadığını da kimsenin hatırdan çıkarmaması gerek!.. Garo Paylan'ın da tabii..."
Yorumlar1