Avrupa kuruluşlarından herhangi birisinin Türkiye ile ilgili olumlu açıklamalar yapmasına şahit olmayalı epey oldu...

Bu sebeple olacak, Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Forumu'nun geçtiğimiz günlerde yaptığı "ABD Başkanı Donald Trump'ın Türkiye'ye yönelik ilave çelik ve alüminyum vergisi kararı gayrimeşru ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına aykırıdır" şeklindeki açıklama, dikkat çekiciydi.

Bu açıklama, sadece kendi çıkarlarını önceleyen politikalara ağırlık veren ABD'nin, bugün Türkiye'ye yapmaya çalıştığını yarın başka ülkelere ve bu arada Avrupalılara da yapmayacağının garantisi olmadığını gösteriyor...

Artık iyice pervasızlaşan ABD'nin, zaten belirli ölçülerde tokatlayıp durduğu AB ülkelerini iyice söğüşleme yoluna gitmesi her zaman ihtimal dahilinde.

Dolar fiyatları üzerinden yapılmaya çalışılan ve inşallah ters tepecek olan operasyon, bizim meşhur kurtla kuzu hikayesini mumla aratan bir olay...

Kurtla kuzu hikayesinde, kurdun tavrını kurt olmasına ve kuzuyu yemek istemesine bağlanır. Kurt kurtluğunu yapar ve bu normaldir de.

Ancak 21. yüzyılda, yani uluslararası münasebetlerin daha diplomatça yürütülmesi gereken bir zamandayız. Bu açıdan, ABD'nin Türkiye başta olmak üzere diğer ülkelere yönelik tavırları, çirkin.

Kurtluğa soyunup ülkemizi ve başka ülkeleri kuzu yerine koyuyor ABD. Anlamsız çıkışlarıyla sadece Türkiye'nin değil, birçok ülkenin ekonomik işleyişinin canına okuyor.

Mekke-i Mükerreme'ye toparlanan ve artık Arafat'ı bekleyen hacı adayları, Dolardaki gelişmeleri Riyal üzerinden takip ediyor ve TL'nin değerinin yükselmesinden memnuniyet duyuyorlar...

ABD dolarındaki oynaklık, sadece Türkiyeli hacı adaylarının değil, Suud esnafını da olumsuz bir şekilde etkiliyor mesela.

'Hep ben kazanayım'...

Hac ibadeti için kutsal topraklarda bulunan Türkiyeli hacı adaylarının,10 gün önce 100 TL karşılığı 80 Suud Riyali alabiliyorken, şimdi 55 Riyal ancak alabilmeleri, gelişmelerin saçmalığını gösteriyor.

ABD'nin tavrı, sadece Türkiyeli hacı adayının adım gücünü sınırlamakla kalmayıp, Suudlu esnafın iş yapmasının da önüne geçiyor. Zam yapmayan Suudlu, birilerinin nasıl olup ta ürününü daha pahalı hale getirdiğine; dün aynı parayla mesela 10 kilo ürün alabilecek olan hacı adayı da, şimdi niçin 6 kilo alabildiğine şaşırıyor...

Uluslararası ticarette rezerv para olarak kullanılan doların, gerektiğinde nasıl acımasız bir çıkar ve baskı aracına dönebileceğini gösteren bu hal, üzerinde düşünülmeyi ve tedbir aramayı gerekli kılıyor.

Döviz fiyatlarının, adalet ve hakkaniyet dışı bir şekilde alt üst edilmesi sebebiyle, alışverişte herhangi bir dahli bulunmayan birileri kar ederken, alan ve satanın zarar etmesi durumu ile karşı karşıyayız...

Cumhurbaşkanımızın sıklıkla 'ülkeler arasında yerli ve milli paralarla alışveriş yapılmasının sağlanması' çağrılarının önemi de tam burada ortaya çıkıyor.

Türkiye'nin çeşitli şekillerde alışverişte bulunduğu ülkelerle yerli para birimleri üzerinden ticaret yapabilmesi, makul sebepler haricinde fiyatlarda oynama olmaması ve alanın da satanın da kazançlı olması demek.

'Kazan kazan' olarak bilinen bu usulün, 'sadece ben kazanayım' şeklinde düşünen ABD'nin işine gelmeyeceği, belli.

Türkiye'ye yönelik son ekonomik saldırıların ağırlıklı sebeplerinden birisi de, Cumhurbaşkanımızın alışverişte yerli paralar kullanılması fikrini dünya çapında yaygınlaştırmaya çalışması belli ki...

Avrupa ülkelerinin de itiraza başlamaları gösteriyor ki, doların tahtı artık sallanmaya başladı...

.