“Onu da kanadından yaralarlar gelse bir merhamet meleği”

  • GİRİŞ30.10.2024 09:23
  • GÜNCELLEME30.10.2024 09:23

Bizim camiadan sevdiğim bir tarihçi

Bir kanala röportaj veriyor. Konuştuğu kanal da bizim camiadan birisi olmalı ki, ona; konuşmasının sansüre uğrayacağı veya yayımlanmayacağını çünkü hükumeti eleştireceğini söylüyor.

DOSTUN ATTIĞI GÜL

Buna rağmen konuşmaya devam ediyor.

Verdiği röportajda Akparti döneminde

İnsanların refaha erdiğini, dünyevileştiğini, sekülerleştiğini söylüyor.

Bundan dolayı

Boşanmaların arttığını.. evlenen 10 çiftten 7-8’inin boşandığını

Binaenaleyh

Müslümanların dine ve kitap okumaya dönmelerini tavsiye ediyor.

YÜZÜĞÜ AYDINLIKTA ARAMAK

Nasreddin Hoca’nın

Ahırda yüzüğünü kaybedip aydınlıkta araması gibi, değerli tarihçimizin boşanmaları Akparti’nin 15-20 yıl içinde yaptığı icraatlara bağlaması.. hem gerçeklere hem de insafa sığmaz.

Çünkü

Değerli tarihçimizin bahsettiği problemler

15-20 yıllık bir sürecin değil.. uzun süre uygulanan bir programın sonucudur.

ZENGİNLEŞME

Bu arada muhalifler

AK Parti’nin milleti fakirleştirdiğini söylüyor. Tarihçimiz ise; Müslümanların Akparti döneminde zenginleştiğini bunun da tabir caizse felakete yol açtığını yorumluyor. Bu ironiyi açıklamak biraz zor ama şu kadarını sorayım: Müslümanların zenginleşmesi kötü bir şey midir?

Ve ey bu konuşmaya balıklama atlayan muhalifler! Hani AKP döneminde millet fakirleşmişti!

Hâlbuki

Muhalefet edeceğini baştan söyleyen tarihçimiz bile milletin Akparti döneminde zenginleştiğini söylüyor.

TARİHÇİMİZİN BAHSETTİĞİ PROBLEMLER

SON 15-20 YILDAKİ İCRAATLARIN SONUCU MU?

Hayır!

Dünyevileşme, sekülerleşme vs. gibi yönlendirmeler hükumet politikası değil devlet politikasıdır

Ve bu 100 yıl önce şiddetli bir şekilde uygulandı.

Bunun için

Tarihçi hocamızın şikâyetçi olduğu dini hayattan kopup seküler bir hayat sürmemiz için müesses nizam tüm kurum ve kuruluşları ile birlikte lağvedilerek yeni bir sistem kuruldu.

Yetmedi.

1937’de dünyevileşmeye giden yolda laiklik Anayasa’ya konularak, sekülerleşme tescillendi.

Bu arada

Dinini öğrenmek için gizlice Kur’ân-ı Kerim okunan yerleri jandarma bastı.. tutuklamalar yapıldı. Allah-u Ekber demenin yasak olduğu yıllar, 1950’deki iktidar değişimine kadar sürdü.

“DÜNYEVİLEŞMEDEN” ÖNCE

ÜÇÜNCÜ SINIF VATANDAŞTIK

1950 Yılından önce

Devletin hemen hemen hiç bir kademesinde yoktuk.

Ne siysette

Ne yargıda

Ne üniversitelerde

Ne askeriyede

Ne ticarette

Ne de medyada… Hiçbir yerde yoktuk.

Siyaset.. yargı..üniversiteler ve askeriye CHP’nin kontrolündeydi.

Ticaret gayrimüslim azınlıkların hakimiyetinde,

Medya ise kriptoların elindeydi.

 

DARBE

1960 darbesinden sonra

Muhafazakâr dini hayatı yaşamak isteyen kitle üzerine bir kâbus gibi çöktü. Menderes ve arkadaşlarının asılması milletin bağrında büyük bir inkisara yol açtı.

Tam umutlar kaybolmuşken,

Darbecilerin sol kesime alan açmak istemeleri dindarların işine de yaradı.

Zaten darbeciler de, dipçikle muhafazakâr dindar kesimi ezme zamanının gelip geçtiğine kail olmuşlardı.

1970 SONRASI

Üniversiteleri kasıp kavuran sağ-sol çatışmalarından dolayı

Eğitim durmuş

Fabrikaların çarkları sendikal baskılardan dolayı dönmez olmuş

Terör azmış

Akşamları insanlar evlerine korku içinde döner olmuştu.

Bu dönemde

Erbakan Hoca’mızın gayretlerinin alaya alındığı dönemdir. Bununla ilgili verilecek örnek çok ama yazı uzamasın diye vermiyorum.

Ancak şu kadarını söyleyeyim:

Bütün bu saydığım dönemlerde dindar kesimin i’rapta yeri yoktu.

2. SINIF VATANDAŞ

Rahmetli Özal’ın iktidar olması ile

Bizim kesim yavaş yavaş 2. Sınıf vatandaş muamelesi görmeye başladı

Ama hala önümüzde dünyalar kadar engel vardı.

MERHAMET MELEĞİ GELİYOR

Özal’ın vefatı

Ve

Demirel’in gelip 28 Şubat’çıların önünde gerdan kırması ile tekrar ülkenin 3. Sınıf vatandaşı muamelesi görmeye başladık.

Sıradan bir askeri memurun

Devlet büyüklerine meydan okuyabildiği günlerdir o günler.

Ülkeyi kimin yönettiği belli değildi.

KES LANN!

O kâbus günlerin bitip Erdoğan liderliğinde Akparti hükumeti kurulunca

Bizi 3. Sınıf vatandaş gören elit zümre eski teranelerini estirme küstahlığında bulundu. Karşılarında kendilerine gerdan kuracak bir Demirel var sanıyorlardı.

Ta ki,

MG Kurulunda bir aslan kükremesi duyuluncaya kadar…

  • Kes lann!

Birden hoşafın yağı kesildi.

Kükreme sesi emir aldıkları Atlantik ötesine kadar gitti

Ama hala Akparti’yi devirip ipleri ellerine alma umutları vardı.

Reis bu sefer ağababalarına Davos’ta kükredi:

  • One minute!

Yetmedi,

BM’de

  • Dünya 5’ten büyüktür

Deyip restini çekti.

Reis’in restini gördüler.

15 Temmuz’da devirmeye kalktıklarında bu sefer don-gömlek ortada kaldılar.

Şimdi ben

Min gayri haddin (haddim olmayarak) soruyorum.

Sayın Hocam

Bir tarihçi olarak, bu kadar derinliği görmeyip

100 yıldır çektiğimiz çile ve hal-i pürmelalimiz ortada iken

Mevzuya

Yüzeysel bir şekilde yaklaşıp

En iyi olduğumuz son 15-20 yılı en kötü yıllar manasına gelecek şekilde “dünyevileştik-sekülerleştik” diyerek,

Yapılmış bu kadar hizmeti

Keenlemyekün iptal etmek insafa sığar mı?

 

DÜNYA LİDERLERİ ARASINA GİRMEK

Ayrıca AK Parti

Sadece bu dediklerimi yapmadı. Ülkemizi lider ülkeler konumuna çıkardı.

Yine yazı uzamasın diye neler yaptığını yazmıyorum

Ama hiç olmazsa

Ergin Saygun Paşa’nın Savunma Sanayi Fuarı’nda yaptığı konuşmayı bir dinleyin.

İşin içinde olan bir Paşamızın

Ülkenin nereden nereye geldiğini onun ağzından dinleyin.

Bu arada

Eski hükumet başkanlarımızın, ABD başkanları önünde neden tir tir titrediğini.. IMF direktörü ülkemizi ziyaret ettiğinde nasıl seferber olduğumuzu.. ve şimdi de Avrupa lideri Almanya Şansölyesi’nin Reis’i rahatsız etmemek için ne kadar gayret ettiğine bakın! Sonra tenkit etmek isterseniz yine edin.

Son söz:

Böyle bir lider bulmuşuz şükredelim.. bir tarafından mıncıklayarak düşmanlarımızın eline koz vermeyelim.

Vesselam…

 

29.10.2024

Emin Batur

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat