Baroların baronları
- GİRİŞ30.06.2020 11:22
- GÜNCELLEME30.06.2020 11:33
Ortalığı ayağa kaldırmaya çalışıyorlar. Yapılmak istenen düzenlemeyi engellemek istiyorlar. Direniyorlar, tepki gösteriyorlar, yürüyorlar…
Bir de slogan bulmuşlar:
“Savunma hakkı engellenemez…”
Oysa savunma hakkı ile ilgili bir konu yok ortada. Evet, bir engelleme arzusu var, ama o da savunma hakkı ile ilgili değil. Amaç, vesayet düzeninin ortadan kaldırılması… Eskimiş, hatta köhnemiş bir yapıya çeki-düzen verilmesi… Demokratik temsil sisteminin sağlanması… Diktatörlük yerine çoğulcu bir düzenin getirilmesi…
Aslında söylemek istedikleri şu:
“Olmaz, bırakmayız biz baro saltanatını. Yıllardır dilediğimiz gibi at koşturuyoruz ve iyiyiz biz. Dokundurmayız kazanımlarımıza.”
Öyle ya…
Meslek mensuplarının yüzde 15-20’sinin oyunu alıp, bütün avukatlar adına ahkâm kesme imtiyazından kim vazgeçebilir? Bırakılır mı böyle bir saltanat? Terk edilebilir mi?
***
Baroların kuruluş amacı belli:
Barolar, mesleki bir oluşum. Kuruluş Kanunu’nda da “Barolar, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar” deniliyor.
Siyasetle ilgilenemezler, siyasi partiler ve siyasi kuruluşlarla ilişki kuramazlar. Tek görevleri vardır, o da temsil ettikleri avukatların hak ve hukukunu korumak.
Ama durum hiç de öyle değil. Barolar, yıllardır siyaset yaparlar. Siyasetçilerle itişip kakışırlar. Belli bir siyasi görüşe hizmet için çalışırlar. İşte son örneği de ortada: Bu milletin dinine ve diyanete bile karıştı bunlar. Belli bir siyasi görüşün temsilcileri ile yol arkadaşlığı yaptılar. Onlara destek verip, onlardan destek aldılar.
Hukuk adına hukuksuzluk sergilediler. Kendi kuruluş kanunlarını bile ayaklar altına aldılar.
Mesleki bir konu, ya da avukatlarla ilgili bir düzenleme değil bugünkü çekişmenin sebebi. Siyasi, hatta ideolojik!
Savunma hakkı ile ilgili bir düzenleme yok ortada…
Asıl tartışma, elde edilen bir hakkın çarpıtılması, kirletilmesi ve kötüye kullanılması ile ilgili!
***
Barolarla ilgili düzenleme, 1960 Darbe Anayasası’nın bir örünü. O Anayasa çerçevesinde TBMM tarafından yapıldı. Aradan yıllar geçti; darbe dönemleri geride kaldı. Türkiye demokrasisi çok yol aldı.
Yetki yine TBMM’de olduğuna göre, aksaklıklar düzeltilecek elbet. Düzeltilmeli de. Doğal olarak gelişen demokrasi yönünde bazı adımlar atılacak.
İşte bugün Meclis, barolarda azınlığın çoğunluğa tahakkümünü önlemek için bir adım atıyor. Demokrasinin önünü açıyor. Tek seslilik yerine barolarda çok sesliliği sağlamaya çalışıyor.
Şimdi soruyorum:
-Bundan daha doğal ne olabilir?
Ama “olmaz” diyorlar. Elde ettikleri imtiyazları kaybetmemek için vesayet döneminin düzenlemelerine sıkı sıkı sarılıyorlar. Mevcut sisteme sırtlarını dayayıp 5-10 bin kişilik bindirilmiş kıtalarla 130 bin kişilik koca bir camia adına hareket etmek istiyorlar.
Yıl 2020 beyler!..
Eski Türkiye yok artık. Bu ülke demokrasi yolunda çok mesafe aldı. Eski anlayışlarla, vesayetçi ve diktatörce yaklaşımlarla yol yürünemez artık.
Baronlukların gerçek anlamda meslek kuruluşları haline getirilmesinin zamanı geldi de geçiyor bile. Bu doğal değişim günün kaçınılmaz bir gereği. Önünde durmak çok zor!
Emin Pazarcı / Akşam Gazetesi
Yorumlar4