G7’den G20’ye ekonomik ve siyasi oluşumlar

  • GİRİŞ14.06.2021 11:59
  • GÜNCELLEME14.06.2021 12:46

Dünya ekonomisine yön veren önemli oluşumlar var. Bu oluşumlardan birisi de Grup 7 olarak anılan G7 ülkeleridir. Bu oluşumun tarihsel süreci ise şu şekilde. 1973 petrol krizi öncesi dört zengin ülke İngiltere, Fransa, Almanya ve ABD bir araya gelerek G4’ü, sonrasında ise Japonya’nın katılımı G5’i oluşturmuştu. 1975 yılında bu gruba İtalya davet edilmiş ve oluşum G6 adını almıştı. 1976 yılında ise Kanada’nın katılımıyla G7 oluşumu ortaya çıkmış oldu.

Şu anda G7 oluşumu içinde ABD, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve Kanada yer almakta. AB ise davetli olarak G7 zirvelerinde yer alıyor.

Her ne kadar 1997-2014 yılları arasında G7 grubu ülkelerine Rusya’nın da katılmasıyla beraber bu oluşum G8 olarak anılmaya başlamış olsa da Kırım’ı ilhak etmesi neticesinde Rusya’nın üyeliği askıya alınmıştı. Rusya’nın üyeliği halen askıda. Bu nedenle bu oluşum halen G7 olarak yoluna devam etmektedir.

G7 ülkelerinin çoğu zengin ülkelerden oluşuyor. Bu oluşumda yer alan ülkeler küresel zenginliğin yüzde 60’ından fazla kısmını temsil ederken, bu ülkelerin GSYH’si dünya GSYH’sinin yaklaşık yüzde 45’ine denk gelmektedir.

G7-G20 FARKI NEDİR?

Hem G7 hem de G20 oluşumları dünyanın güncel ekonomik, siyasi, ticari, sosyal ve değişik alanlardaki sorunlarını tartışmak üzere çeşitli zirvelerle bir araya geliyor. Bu iki oluşum arasında birçok önemli farklar bulunuyor.

Şöyle ki;

G20, 19 ülke ve Avrupa Birliği'nden oluşuyor. G7 ülkelerinin tamamı G20 ülkeleri içerisinde yer almakta. Diğer yandan G7 ülkelerinin tümü zengin ülkeler olmasına rağmen, G20 ülkeleri içerisinde gelişmekte olan ülkeler de var.

G20 ülkelerinin temsiliyeti G7 ülkelerinden daha geniştir. G7 ülkelerini oluşturan İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya Avrupa kıtasında, Japonya Asya kıtasında ve ABD ve Kanada Amerika kıtasında yer almakta. Oysa G20 içerisinde Avrupa’dan, Uzakdoğu’dan, Ortadoğu’dan, Güney ve Kuzey Amerika’dan ve Avustralya’dan ülkeler yer alıyor. Üstelik AB de bağımsız olarak G20 içerisinde temsil edilmekte.

G20 platformu ABD, Kanada, Almanya, İngiltere, İtalya, Fransa, Türkiye, Avrupa Birliği, Arjantin, Brezilya, Meksika, Çin, Hindistan, Rusya Federasyonu, Endonezya, Güney Kore, Japonya, Güney Afrika, Suudi Arabistan ve Avustralya’dan oluşmakta.

G7 ülkelerinin yaptığı zirvelerde ağırlıklı olarak iklim değişikliği, savaşlar, çatışmalar, salgın hastalıklar ve doğal afetler gibi konular konuşulurken G20 zirvelerinde ağırlıklı olarak finansal ve ekonomik politikalar tartışılmaktadır. Zaten, 2008 yılı küresel ekonomik krizi öncesinde maliye bakanları ve merkez bankaları başkanları seviyesinde toplanırken, bu krizden sonra liderler seviyesinde toplanması da bunun bir işareti.

G7 ülkelerinin dünyadaki sorunları yalnız başlarına çözemeyeceklerinin anlaşılması dünyadaki tüm ülkeleri ilgilendiren sorunların çözümü için gelişmekte olan ülkelerin katılımını zorunlu kıldı ve bu zorunluluk G20 oluşumunu beraberinde getirdi.

G20 zirveleri bu açıdan G7 zirvelerinden daha anlamlı. Ayrıca G20 içerisinde yer alan gelişmekte olan ülkelerin kendi çeşitli sorunlarını, diğer gelişmekte olan ülkelerin ve düşük gelirli ülkelerin sorunlarını dile getirmeleri açısından G20 toplantıları oldukça önemli. Çünkü, birçok gelişmekte olan ülke mevcut ekonomik ve siyasi düzende karar alma mekanizmalarında yer almıyor.

G20 platformunun karar alma gibi bir inisiyatifi olmasa da gelişmekte olan birçok ülkenin sessini dünyaya duyurması açısından önemli bir fırsat.

YENİŞAFAK

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat