İhracatın niteliği neden önemli?

  • GİRİŞ01.07.2021 11:44
  • GÜNCELLEME01.07.2021 11:44

İhracat ekonomik büyüme, yüksek GSYH ve yüksek kişi başı gelir için çok önemli. İhracat için belirlenen yüksek hedefler ekonomik büyüme açısından da oldukça önem arz ediyor. Çünkü ekonomide yurt içinde vatandaşların yaptığı tüketimin yanında yurtdışı tüketimin de yüksek olması yurt içi yatırımları tetikliyor. Artan yatırımlar hem GSYH’nin artmasını sağlıyor hem de yeni istihdam alanları ortaya çıkartıyor. Bu açıdan hedeflenen ekonomik büyüme rakamlarına ulaşmak açısından ihracatın önemi oldukça fazla.

İHRACATIN MİKTARI KADAR NİTELİĞİ DE ÖNEMLİ

Ancak, ihracatın miktarının yanında ihracatın niteliğinin de arttırılması gerekiyor. İhracatın niteliğinin arttırılması yüksek teknolojili ürünler üreterek bunları dışarıya satmakla mümkün. Bu sayede yüksek katma değer sağlanıyor ve ekonomi daha yüksek GSYH ve daha yüksek kişi başı gelir seviyesine ulaşıyor.

Yüksek teknolojili ürün ihracatının belirleyicilerine baktığımızda Ar-Ge harcamaları, patent başvuru sayısı, sabit sermaye yatırımı, nitelikli işgücü, dışa açıklık oranı ve doğrudan yabancı yatırımlar gibi birçok faktörün öne çıktığını görüyoruz.

Bunun yanında, Dünya Bankası tarafından ülkelerin milli gelirlerine göre oluşturulan ve her yıl yayımlanan sınıflandırmaya bakıldığında yüksek gelir seviyesine sahip olan birçok ülkenin, nitelikli yani teknolojik seviyesi yüksek ihracat ürünlerini sattıkları ve böylelikle sahip oldukları kişi başı geliri korudukları görülüyor.

Çünkü, yüksek katma değerli ve yüksek getiri sağlayan ürünlerin üretilmesi neticesinde ülkeler daha yüksek GSYH elde ediyorlar.

Çin, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri Singapur, Güney Kore, Fransa, Japonya, İngiltere, Malezya, İsviçre ve Hollanda gibi ülkeler yüksek teknolojik ürünler üreten ve bu ürünlerin dışarıya satışından önemli ölçüde gelir sağlayan ülkeler olarak sıralanmaktadır.

Ayrıca, bu ülkelerin gerçekleştirdiği yüksek teknolojili ürün üretimleri ile bu ülkelerde gerçekleşen Ar-Ge harcamaları arasında güçlü bir ilişki olduğunu söylemek gerekir. Dolayısıyla yüksek Ar-Ge harcaması beraberinde yüksek teknolojili ürünlerin üretilebilmesini sağlamaktadır.

Örneğin, dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’de gerçekleşen Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 3’e yakın. Diğer yandan, ABD’nin sahip olduğu 21 trilyon dolar GSYH’yi düşündüğümüzde ortaya çıkan Ar-Ge harcamasının birçok ülkenin GSYH’sinden bile fazla olduğunu söylemek mümkün.

Yukarıda bahsedilen tüm ülkelerde Ar-Ge’ye önemli miktarda kaynak ayrılmaktadır.

TÜRKİYE’DE İHRACAT VE İHRACATIN NİTELİĞİ

TÜİK tarafından açıklanan Ocak- Mayıs dönemi verilerine göre Türkiye’de ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 38,3 artarak 85 milyar 209 milyon dolara ulaşmış.

Diğer yandan, bu dönemi kapsayan ilk beş ayda ihracatta gerçekleşen bu artışın içinde imalat sanayii ürünlerinin ihracatı önemli yer tutuyor. İmalat sanayi ürünlerinin toplam ihracat içindeki payı yüzde 94,3 iken, bu dönemde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayii ürünleri ihracatı içindeki payı ise yüzde 3,1 olarak gerçekleşmiştir.

İhracatın niteliği açısından kullanılan diğer ölçütlerden orta yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 35,1, orta düşük teknoloji ürünlerinin imalat sanayii ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 29,5 ve düşük teknoloji ürünlerinin imalat sanayii ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 32,3 olarak gerçekleşmiş.

Dolayısıyla, daha yüksek GSYH ve kişi başı gelir için yüksek teknoloji ürünlerinin payının daha yüksek olması gerekiyor. Bunun için de Ar-Ge’ye ayrılan kaynağın artırılmasının en zaruri şart olduğu tartışma götürmez.

Yeni Şafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat