Türkiye, NATO'nun ta kendisidir
- GİRİŞ11.12.2023 09:16
- GÜNCELLEME13.12.2023 09:40
The Foundation for Defence of Democracies (FDD-Demokrasileri Savunma Vakfı) yazarlarından "Sinan Ciddi", Foreign Policy'de yayımlanan yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son yıllardaki politikalarıyla NATO'yu baltaladığını ve Türkiye'nin İttifak üyeliğinin yeniden değerlendirmeye alınmasının zamanının geldiğini söylüyor.
Yazının detaylarına geçmeden önce, Ciddi'nin de "araştırmacı" olarak yer aldığı FDD hakkında kısa birkaç bilgi vermek istiyorum. FDD, 2001 yılında gazeteci "Clifford May" tarafından kurulan bir "Ting Tang" yani düşünce kuruluşu. Vakfın bir de "Türkiye Masası" var. Bu masanın yazarları ve araştırmacılarının bazıları Türkiye karşıtı. FDD'nin Türkiye Masası, 17-25 Aralık dosyasının ABD'ye taşınmasında FETÖ ile işbirliği yapmış, 2017 yılında ABD'de görülen Halkbank Davası'nda bilirkişi olarak yer almıştı. Bu masanın başında 2003-2005 yılları arasında ABD'nin Ankara Büyükelçisi olarak görev yapan "Eric Edelman" bulunuyor. FETÖ firarisi "Aykan Erdemir" de FDD'nin Türkiye Masası'nda yer alıyor. Masada yer alan Sinan Ciddi de bu düşünce kuruluşu için araştırmalar yapan ve genellikle de Türkiye karşıtı yazılar kaleme alan bir isim.
TEK TARAFLI BAKIŞ AÇISI
Yazının içeriğine geri dönecek olursak;
Sinan Bey, yazısını bir araştırmacı ve akademisyen olarak tek taraflı şekilde ele alıyor. Türkiye’nin ve Erdoğan’ın politikalarını sert şekilde eleştiriyor ama asla olaylara Ankara açısından bakmıyor.
Örneğin, S-400 alımı nedeniyle "2019 yılında Türkiye, NATO'nun bütünlüğünü doğrudan baltalayan Rus askeri donanımını (S-400 füze sistemi) satın alma yoluna gitti. İşte bu hamle nedeniyle Ankara, Trump yönetimi tarafından ABD'nin F-35 programından çıkarıldı ve CAATSA yaptırımlarına maruz kaldı. Ancak Erdoğan bu kabul edilemez tutumundan geri adım atacak hiçbir şey yapmadı." ifadelerini kullanıyor fakat ABD'nin Türkiye'nin tüm çabalarına ve isteklerine rağmen Patriotları vermemesine değinmiyor, sanki Ankara bir gece gidip S-400 almış gibi yansıtıyor.
Türkiye'nin, PKK terör örgütünün uzantısı YPG/SDG'ye Suriye'de yaptığı operasyonları hedefe koyuyor. Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG), IŞİD teröristlerini hapsettiğini söyleyerek, "...aynı zamanda IŞİD'in kalıntılarına karşı terörle mücadele misyonları yürütmeye devam edebilecek bölgedeki en önemli kuruluşlar arasında yer alıyor." diyor, terör güzellemesi yapıyor. Klasik senaryo "IŞİD'le Mücadele" bahanesine sığınıyor. Fırat Kalkanı Harekatı ortada. Türkiye, IŞİD denen örgütle sahada göğüs göğüse savaşan tek NATO ülkesi halbuki. Hem Erdoğan hem de diplomatlarımız, "Bir terör örgütü başka bir terör örgütü desteklenerek yok edilemez." minvalinde defalarca açıklamalar yaparak, işbirliği teklifleri sundu. Ama bunlar hep Washington tarafından reddedildi. Onlar teröristlerle iş tutmayı tercih etti. Türkiye, SDG'yi vurunca da ses çıkardılar. Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), örgüt ayrımı yapmadan hem yurt içinde hem de yurt dışında nasıl etkili ve caydırıcı bir güç ortaya koyduğu da açık.
Sinan Ciddi yazısında, İsveç'in henüz onaylanmayan NATO üyeliğine de değiniyor. "Türkiye, Rusya'nın oluşturduğu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken asgari çabayı göstermiyor." suçlamasını yöneltiyor. Yine olaylara tek pencereden bakıyor ve Türkiye'nin güvenlik kaygılarını gözardı ederek, İsveç'in nasıl bir PKK yuvası olduğuna değinmiyor.
Türkiye'nin, Rusya'ya karşı Ukrayna savaşı dolayısıyla sert tavır almadığından dem vuruyor; Türkiye'nin Rus oligarkların yuvası olduğunu söylüyor ve Ankara’nın Rus yaptırımlarına katılmamasını eleştiriyor. Ama yazısında, aslında Türkiye'nin her iki ülkeyle bağını devam ettirerek barış görüşmelerine ev sahipliği yapmasına, Tahıl Koridoru Anlaşması'na öncülük etmesine, Erdoğan'ın hem Zelenskiy'le hem de Putin'le yüz yüze görüşebilme yeteneğine değinmiyor. Türkiye'nin yürüttüğü politikanın, barışa gidecek yol olduğunu maalesef ki göremiyor.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki politikasını eleştiriyor; Yunanistan'ı ve Kıbrıs adasının Rum tarafını işgal edeceğini söyleyecek kadar ileri gidiyor. Ama Doğu Akdeniz'de hakları gasp edilmeye çalışılan Türkiye'nin haklılığından bahsetmiyor.
Sinan Ciddi, ne yazık ki bu "ciddiyetsiz" yazısını, NATO'dan bir ülkenin atılmasının imkansızlığına değinerek, "...en azından NATO üyeleri birlik içinde kalarak, Rusya'nın kollektif savunmayı zayıflatabilecek yeteneklerini sürdürdüğü sürece, Ankara'ya savaş uçakları gibi savunma yetenekleri satmama konusunda anlaşmaya varmalı." şeklinde, Türkiye'yi tehdit ederek bitiriyor.
"TÜRKİYE, NATO'DUR"
Türkiye'yi hala, NATO'nun "öznesi" olarak değil de "nesnesi" olarak görüyor bazıları. Özellikle de Amerikan yönetiminin ve elitlerinin zorlarına giden mesele aslında net bana göre; Türkiye artık kendisini, Amerika'nın önceliklerine göre ayarlamıyor. Kendi yoluna bakıyor, kendi paktlarını oluşturuyor. Biraz da Amerika bizim önceliklerimize ayak uydursa mesela, olmaz mı?
Her hafta Batı medyasında bu tarz makaleler, yazılar çıkar. Artık bir klasik oldu. Bu bir enformasyon savaşı aslında. Yoksa, Türkiye'yi 71 yıldır üyesi olduğu NATO'dan atacak güçleri olsa da atamazlar, bakmayın öyle asıp kestiklerine.
İstanbul Aydın Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Tarık Oğuzlu, konuyu çok güzel özetliyor aslında; "Türkiye ve NATO diye bir şey yoktur. Türkiye, NATO'dur."
Yorumlar1