Tehdit raporunda Türkiye detayı
- GİRİŞ17.03.2024 09:34
- GÜNCELLEME19.03.2024 07:55
ABD istihbaratının yıllık tehdit değerlendirme raporunun 2024 versiyonu geçtiğimiz günlerde yayımlandı.
Raporda; Çin'le rekabet, Orta Doğu'daki gelişmeler, siber alandaki mücadele ve terör meselesi gibi pek çok farklı konuda önemli değerlendirmeler yapılmış. Raporda, Türkiye'nin de adının geçtiği bir bölüm var.
Raporu sizler için inceledim ve birkaç başlıkta uzatmadan anlatmaya çalışacağım.
ÇİN FASLI
Tehdit raporunda en çok atıf yapılan konu, Çin'le her alanda yürütülen çekişme. Bildiğiniz üzere Amerika, yıllardır en büyük ve tek rakip olarak Pekin'i görüyor. Xi Jinping önderliğindeki Komünist Parti ve hükümeti, Washington için büyük bir tehdit. Çin'in özellikle de ekonomik hamleleri, ABD tarafından pek hoş karşılanmıyor.
Afrika, Orta Doğu, Avrupa, Güney Amerika ve Rusya'yla hem stratejik hem ekonomik hem de siyasi birliktelikler kuran Pekin'le en büyük sorunun Tayvan meselesi olduğundan bahsediliyor; Amerika'nın Çin'i sindirmek ve yükselişini baltalamak için Tayvan'ı kullandığı belirtiliyor raporda. Çin için, "Asya'da önde gelen bir güç ve dünya sahnesinde lider bir ülke" denilen raporda; Çin'in, ABD'nin Pekin'e yönelik stratejilerinin genelini "rekabetçi önlemler" olarak tanımladığı, bunların hepsinin Çin'in yükselişini kontrol altına almak, bölgesel ve küresel güç hedeflerine ulaşmasını engellemek için koordine edilen diplomatik, ekonomik, askeri ve teknolojik çabalar bütünü olarak gördüğü aktarılıyor.
Dediğim gibi Çin faslı çok uzun ve burada kesip diğer konulara da değinmek istiyorum.
İSRAİL VE HAMAS MESELESİ
Raporda önemli olduğunu düşündüğüm diğer bir konu ise, İsrail ve Hamas'la ilgili öngörüler. Raporda, Netanyahu'nun koalisyon hükümetinin ve liderliğinin tehlikede olduğu değerlendirilerek, Netanyahu'nun istifası ve erken seçim talebiyle geniş çaplı protestoların beklendiği belirtiliyor. Raporda, "Netanyahu'nun ülkeyi yönetme kabiliyetine yönelik güvensizlik, savaştan önce kamuoyunda zaten yüksek sesle dillendiriliyordu. Bu güvensizlik daha da derinleşti ve genişledi; Netanyahu'nun istifasını ve yeni seçimleri talep eden büyük protestolar bekleniyor." ifadeleri kullanılıyor.
İlerleyen dönemde, Gazze konusunda İsrail üzerindeki uluslararası kamuoyu baskısının daha da artacağına vurgu yapılarak, Hamas'ın İsrail'e karşı silahlı direnişinin muhtemelen yıllar boyu devam edeceği öngörülüyor.
İsrail'in "Hamas'ı yok etme" hedefini gerçekleştirme konusunda zorluk yaşayabileceği belirtilerek, "İsrail, muhtemelen gelecek yıllarda Hamas tarafından devam eden silahlı direniş ile karşı karşıya kalacak ve ordu, Hamas'ın yer altındaki altyapısını bertaraf etme konusunda zorluk çekecek; söz konusu altyapı isyancıların saklanmasına, güçlerini geri toplamasına ve İsrail güçlerini şaşırtmasına izin veriyor." deniliyor.
TÜRKİYE DETAYI
Gelelim Türkiye başlığına. Sizlerin de bildiği üzere, Türkiye son yıllarda sadece diplomatik olarak değil, birçok coğrafyada yani sahada da çok büyük adımlar attı; özellikle de SİHA diplomasisini kullanarak.
Suriye, Irak, Libya, Somali gibi ülkelerde askeri varlığını artırırken, Mısır, BAE, Suudi Arabistan'la da (kısmen Ermenistan) kötü ilişkilerini düzeltme yoluna gitti.
Raporda, özel ordu ve güvenlik şirketlerinin anlatıldığı bölümde, Türkiye'den de bahsediliyor.
Bu özel orduların ve güvenlik şirketlerinin, uluslararası alanda giderek daha da ağırlıklarını artırdığı belirtilerek, bu şirketlerin bir kısmının şiddeti körükleme ve kırılgan olan bölgelerde istikrarsızlığı tırmandırma potansiyelleri nedeniyle birçok ülke ve bölgede küresel güvenliği tehdit ettiği iddia ediliyor.
Bu ordu ve şirketlerin, modern askeri operasyonların önemli bir bileşeni haline geldiği ve bu vekil güçlerin hizmetlerine yönelik talebin dünyada da artacağı öngörülüyor.
Başta ABD olmak üzere, bazı ülkeler bu yapıları kullanıyor. Raporda buna atıf yapılarak; Çin, Rusya, Türkiye ve BAE'nin, bu vekil güçleri yurtdışındaki çıkarlarını ilerletmek ya da korumak için yanlarında değerli bir araç olarak gördüğü ifade ediliyor.
Bu özel ordu ve güvenlik şirketlerinin çok azının çatışmalara doğrudan müdahil olduğu ifade edilerek, kuvvet çarpanı oluşturmak için diğer ülkelerin de ilerleyen zamanlarda bu yeteneklerini geliştirmek için adımlar atabileceği değerlendiriliyor.
Sağlıcakla kalın.
Yorumlar16