Ajanlıktan liderliğe: Putin'in kariyer yolculuğu

  • GİRİŞ18.03.2024 15:17
  • GÜNCELLEME20.03.2024 16:15

Rusya'da 2000 yılından bu yana iktidarda olan Vladimir Putin, Sovyet lider Joseph Stalin'den beri ülkesini en uzun süre yöneten isim oldu.

Son seçimi de kazanarak 5. dönem başkanlığına hazırlanan 71 yaşındaki Putin, eğer isterse 2036'ya kadar görevde kalmasının önünde çok az engel var.

Yine de Putin henüz az tanınmış bir KGB ajanıyken Kremlin için seçilmesi neredeyse bir tesadüftü. Selefi Boris Yeltsin'in yakın çevresinde olması sebebiyle aslında "doğru zamanda, doğru yerde olma" vakası gerçekleşmişti.

Putin, çocukken sokak dövüşçüsüydü, komünist Leningrad kentinde komün bir dairede kalıyordu.

Her ne kadar liberal, demokratik Rusya'yı benimsiyor gibi görünse de, daha sonra Sovyetler Birliği'nin kaotik çöküşünü "20. yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi" olarak tanımlayacaktı.

"KAVGA KAÇINILMAZSA İLK YUMRUĞU SEN ATMALISIN"

2000 yılında yayımlanan bir röportajında, çocukken kaldığı komün apartmanın merdiven boşluğunda büyük bir fareyi nasıl köşeye sıkıştırdığına dair bir anısını anlatmıştı.

Farenin kaçacak yeri yoktu. Putin, farenin hızla kaçmaya çalıştığını ve çaresizce kendisinin üzerine attığını şöyle anlatmıştı:

"Orada, sahanlıkta köşeye sıkışmak kelimesinin anlamına dair hızlı ve kalıcı bir ders aldım."

Genç Putin, genellikle kendisinden daha büyük ve daha güçlü olan oğlan çocuklarıyla kavga ediyordu. İlerleyen yıllarda o dönemi hatırladığında kendisini "holigan" olarak tanımlayacaktı.

Başkanlığı sırasında siyah kuşak olarak sürdürdüğü judo ve Rus savaş sanatı sambo ile ilgilendi. Çocukluk arkadaşları Arkady ve Boris Rotenberg ile yakın kaldı.

2015 yılında, bugünkü St Petersburg'un sokaklarında yaşadığı ilk çocukluk deneyimlerini şöyle aktarmıştı:

"50 yıl önce Leningrad Caddesi bana bir kural öğretti: Eğer bir kavga kaçınılmazsa, ilk yumruğu sen atmalısın."

Leningrad Devlet Üniversitesi'nde okuduktan sonra 1975'te doğrudan Sovyet istihbarat servisi KGB'ye girdi. Bir hukuk mezunu için bu beklenen bir adımdı ve Putin için mükemmel bir seçimdi.

Nazi Almanyası'ndaki gizli bir Rus casusunun cesaretini anlatan Kılıç ve Kalkan gibi Sovyet TV programlarını izleyerek yetişen genç bir adam için bu, rüya gibi bir işti.

Putin, "Ben Sovyet vatansever eğitiminin katıksız ve son derece başarılı bir ürünüydüm." demişti.

İyi Almanca konuşuyordu ve 1985 yılında Doğu Almanya'nın Dresden şehrine gönderildi. Orada komünist Almanya'nın 1989 yılındaki çöküşüne ilk elden tanıklık etti.

Yolun karşısındaki KGB Genel Merkezi'nden, kalabalıkların Doğu Alman gizli polisi Stasi'nin karargahına hücumunu izledi. Küçük bir grup, KGB binasına yaklaştığında onları uyardı.

Ancak Putin, Kızıl Ordu tank birliğini koruma için çağırdığında aldığı yanıtla, Rusya'nın duruma hiçbir katkısının olamayacağını fark etti:

"Moskova'nın emri olmadan hiçbir şey yapamayız. Ve Moskova sessiz."

Ertesi yıl serbest düşüşteki siyasi yapıya geri döndü. Kendisine yarbay rütbesi verildi ama KGB'de yeterince başarılı olamamıştı. Üstlerinden biri Nikolay Leonov onu "vasat bir ajan" olarak görüyordu.

KETUM BİR LİDER

Putin'in bugüne kadar en yakın sırdaşları Leningradlı az sayıda KGB meslektaşı olageldi. Uzun süredir müttefiki olan Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev bunlardan biri.

Eski judo antrenörü Anatoly Rakhlin anılarından bahsederken Putin'in yakın çevresindekileri "güzel gözlerinin hatırına" değil, "kendilerini kanıtlamış insanlara güvendiği için" işe aldığını söylemişti.

Putin, güvendiği kişilerin zenginleşmesini de sağladı. Çocukluk arkadaşı Arkady Rotenberg'e, Rusya'nın işgali altındaki Kırım'da bir köprü inşa etmesi için 3,5 milyar dolarlık bir ihale vermişti.

Kişisel hayatını son derece gizli tutan Putin, 30 yıllık evliliğin ardından 2013 yılında eşi Lyudmila'dan boşandı. Bu evlilikten iki kızları olmuştu. Bunlar, akademisyen ve iş kadını Maria Vorontsova ile bir araştırma vakfının başkanı Katerina Tikhonova olarak tanınıyorlar.

HIZLI BİR YÜKSELİŞ: "BAŞKANLIK İÇİN MÜKEMMEL ADAY"

Putin, 1991'den itibaren Leningrad'ın o dönemki yeni belediye başkanı Anatoly Sobçak'ın yardımcısı ve çok değer verdiği danışmanı oldu. Sobçak oylamayı kaybettikten sonra, yardımcısı olarak Moskova'daki başkanlık idaresinde çalışmak üzere aday gösterilmişti.

Boris Yeltsin yönetiminin son yıllarıydı ve Putin çok hızlı yükseldi.

9 Ağustos 1999'da, hasta Yeltsin başbakanını görevden aldı ve onun yerine 2000 yılındaki başkanlık seçimleri öncesinde reformları gerçekleştirecek, az tanınan 46 yaşındaki bir kişiyi getirdi.

Yeltsin'in artık bir halefe ihtiyacı vardı.

Yeltsin'e Putin'in "mükemmel bir aday" olacağını söyleyen Valentin Yumaşev, onunla ilgili "piyasa reformlarını sürdürmek isteyen bir liberal ve demokrat olduğunu gösterdi." dedi.

BAŞKANLIĞIN İLK YILLARI KANLI GEÇTİ: ÇEÇENLERİ KATLEDEREK İŞE KOYULDU

Yeltsin'in başkanlığı sona ererken, Moskova bir dizi ölümcül ama sebebi açıklanamayan bombalama olayıyla sarsıldı. Putin bu olaylara, çoğunluğu Müslüman olan Rus Çeçen Cumhuriyeti'ni ayrılıkçı isyancılardan geri almak için geniş çaplı bir kara saldırısıyla karşılık verdi.

Popülerliği hızla arttı. 31 Aralık 1999'da başkan yardımcısı olarak atandı ve 3 ay sonra ilk başkanlık dönemini kazandı.

Çeçenistan'a saldırılarda on binlerce sivil öldü. Başkent Grozni harap oldu; Rusya'nın yeni lideri zaferini ilan etti.

İç siyasette karşılaştığı ilk zorluk, 2000 yılında nükleer denizaltı Kursk'un Barents Denizi'nde bir kazada batması sonucunda 118 kişilik mürettebatın tamamının kayatını kaybettiği olaydı.

Putin bu sırada tatiline devam etti ve uluslararası yardım tekliflerini başlangıçta reddetti. Mürettebatın çoğu kurtarılmayı beklerken öldü.

TV'de acı çeken kadınlar çığlıklarla başkanlarından yardım istiyordu.

Bundan 4 yıl sonra Çeçen isyancılar, Kuzey Osetya'nın Beslan kentindeki bir okulda çoğu çocuk 1000 kişiyi rehin aldı. Rus özel kuvvetleri binaya baskın yaptığında 330 kişi hayatını kaybetti. Rusya'nın daha sonra saldırı planına dair istihbarata sahip olduğu ancak harekete geçmediği ortaya çıktı.

EKONOMİYİ AYAKTA TUTMAYI BAŞARDI

Putin'in başkanlığının ilk yılları hem kanlı hem de çalkantılı geçti ancak yüksek petrol fiyatlarının da etkisiyle Rus ekonomisi iyi gidiyordu.

Putin, 1990'larda Rusya'yı kasıp kavuran milyarder oligarklarla mücadele ederek halkın desteğini kazandı. Oligarkları Kremlin'e çağırarak, siyasetin dışında kaldıkları ve kendisine destek verdikleri sürece zenginliklerini ellerinde tutabileceklerini söyledi.

Silah zoruyla tutuklanan ve Sibirya'da hapse atılan Rusya'nın o zamanki en zengin iş insanı Mikhail Khodorkovsky gibi kendisini dinlemeyenlere karşı hızlı davrandı.

ZAMANLA BATI'YLA KOPMALAR BAŞLADI

Putin'in Batı'yla, balayına benzer bir dönemi de olmuştu. Kendisi, 11 Eylül'de El Kaide'nin ABD'ye yönelik saldırılarından sonra Başkan George W. Bush'u arayan ilk yabancı liderlerden biriydi.

Hatta ABD'nin Afganistan savaşını başlatmasına bile yardım etmişti.

Dönemin ABD Başkan Bush, Putin için, "Gözlerinin içine baktım. Çok açık sözlü ve güvenilir olduğunu gördüm." demişti.

Ancak Putin'in ABD ve müttefikleriyle arası hızla bozuldu. Eski bir KGB ajanı ve Kremlin karşıtı Alexander Litvinenko'nun Londra'da radyoaktif polonyum-210 kullanılarak öldürülmesinin ardından İngiltere ile ilişkileri bozuldu.

Daha sonra İngiltere'de yapılan bir soruşturma, Rus liderin KGB saldırısını "büyük olasılıkla onayladığını" ortaya çıkardı.

Putin, 2007 yılında Münih Güvenlik Konferansı'na yaptığı ziyarette ABD'ye yönelik duygularını açıkça ortaya koymuştu.

Putin, "Bir devlet, Amerika Birleşik Devletleri, ulusal sınırlarını her bakımdan aştı." diyerek şikayetini dile getirdi.

Bu, Soğuk Savaş'ın buz gibi bir hatırlatıcısıydı. Aynı zamanda Rusya'nın, ABD'nin Orta Avrupa'daki füze savunma sistemi planına duyduğu öfkenin bir ifadesiydi.

Putin, "Berlin Duvarı'nın taşları uzun süredir hediyelik eşya olarak dağıtılıyor... ve şimdi üzerimize yeni bölücü çizgiler ve duvarlar dayatmaya çalışıyorlar." dedi.

PUTİN'IN ASKERİ GÜÇ GÖSTERİLERİ

Putin'in bir zamanlar Sovyetler Birliği'nin parçası olan ülkelerin Batı yanlısı liderlerini zayıflatmak için askeri güç kullanması uzun sürmedi.

2008'de Rus kuvvetleri, Gürcü ordusunu bozguna uğrattı ve Gürcistan'dan ayrılan iki bölgeyi (Abhazya ve Güney Osetya) ele geçirdi. Bu, Gürcistan'ın o dönemki NATO yanlısı Başkanı Mihail Saakaşvili ile kişisel bir çatışmaydı.

TÜM GÜCÜ YASALARI DEĞİŞTİREREK ELE ALDI

Vladimir Putin, Rus anayasasının üç dönem başkanlık sınırlaması nedeniyle artık başbakandı ancak halen tüm gücü elinde tutuyordu. Bugün artık böyle bir sorun yok. Putin, 2021'de mevcut sınırlamaları kaldıran bir yasayı geçirdi; bu da doğrudan beşinci, hatta altıncı döneme girebileceği anlamına geliyor. 2024'teki Rusya, eskisine göre oldukça farklı bir ülke.

RUSYA'DAKİ MUHALEFETİN BİTİŞİ VE SİYASİLERİN ÖLÜMÜ

2011 yılındaki parlamento seçimlerinde usülsüzlük yapıldığını savunan binlerce kişi, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana ülkedeki en büyük kitlesel protestoları gerçekleştirdi.

Protesto liderleri arasında 1990'lı yıllarda başbakan yardımcısı olan liberal Boris Nemtsov da vardı. Yükselen bir diğer isim ise, Putin'in Birleşik Rusya Parti'sini "dolandırıcıların ve hırsızların partisi" olarak nitelendiren ve yolsuzlukla mücadele konusunda blog yazıları yazan Aleksey Navalny idi.

Şimdiyse gerçek muhalefet tamamen ortadan kalkmış durumda.

Nemtsov, 2015 yılında Kremlin'i gören bir köprüde vurularak öldürüldü. Navalny, 2020'de sinir gazı zehirlenmesinden kurtuldu; Ocak 2021'de hapse atıldı ve 3 yıl sonra öldü.

Putin, Ortodoks Kilisesi'nin desteğini aldı ve doğrudan kendisine bağlı Ulusal Muhafızlar'ı (Rosgvardiya) kurdu.

Orduyu itibarsızlaştıran ve sahte haberler yayan kişileri hedef alan suçlar oluşturuldu ve muhalifleri susturmak için yaygın bir şekilde kullanıldı. Artık kamuoyunda muhalif eylemler çok nadiren görülüyor.

Rus basını büyük ölçüde yanlı ve Kremlin tarafından kontrol ediliyor.

Putin, Haziran 2023'te, paralı asker grubu Wagner'in eski lideri Yevgeni Prigojin’in kuvvetlerini Moskova'ya doğru göndermesiyle kısa süreli, silahlı bir isyanla karşı karşıya kaldı. Ancak isyan kısa sürede bastırıldı ve Prigojin daha sonra gizemli bir uçak kazasında öldü.

UKRAYNA'DAKİ SAVAŞ: "RUSYA'YA FAŞİZM GELDİ"

Başkan Putin, Rus ekonomisinin büyük bir bölümünü savaşa odakladı. 2024 yılında bütçe harcamalarının yaklaşık yüzde 40'ı savunma ve güvenliğe ayrıldı.

Putin'in Ukrayna'daki savaşı Şubat 2022'de değil, 2014'te Ukrayna'nın Kırım Yarımadası'nın ele geçirilmesiyle başladı.

Ukrayna'nın Moskova yanlısı liderinin Kiev'deki şiddetli protestolardan kaçtığı ve fiilen görevden alındığı gün, Putin gece boyu süren bir toplantının katılımcılarına, "Kırım'ı Rusya'ya geri getirme" zamanının geldiğini söylemişti.

Rusya yanlısı ayrılıkçılar, Ukrayna'nın Donbass bölgesini ele geçirdi ve doğuda çatışmalar 8 yıl boyunca devam etti. Putin 2022 yılında Ukrayna'nın seçilmiş hükümetini devirmek ve Kiev'i ele geçirmek amacıyla kuzeyden, güneyden ve doğudan ülkeyi istila etmeye karar verene kadar.

Ülkede onlarca yıldır Sovyet baskısının kurbanlarını anmak için çalışan sivil haklar grubu Memorial da yasaklandı. Grubun kıdemli eş başkanı Oleg Orlov, Putin dönemine ilişkin şu sözleri nedeniyle hapse atıldı. "Faşizm istediler ve başardılar." dedi.

Putin'in hayatına dair başlıca bilgileri sizleri aktarmaya çalıştım. Yazıyı kaleme alırken BBC'den Paul Kirby'den istifade ettim. Sağlıcakla kalın.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat