Mescid-i Aksa'nın statükosu tehlikede: İbrahim Cami'nin kaderini yaşayabilir
- GİRİŞ02.09.2024 09:06
- GÜNCELLEME03.09.2024 11:04
Ne bizde ne de uluslararası basında konuşulmuyor ama dikkatinizi çekmek istediğim bir konu var. Mescid-i Aksa'nın statükosu ne yazık ki bana göre tehlike altında. Bu kanıya nasıl vardım, sizlere kısaca anlatmaya çalışayım.
7 EKİM'DEN SONRA İHLALLER DÜZENLİ HALE GELDİ, STATÜKO TEHLİKEDE
İsrail'de medya, Mescid-i Aksa'da Yahudi ibadetinin artık "rutin" hale geldiğini ve İsrail polisinin her gün bu ibadete izin verdiğini yazıyor; bu haberlerle halkın zihin altyapısına "Mescid-i Aksa Yahudilerin ibadet mekanı" hissi, fikri yerleştiriyor. Sadece geçen hafta birden fazla baskın yaptı Yahudiler Mescid-i Aksa'ya. Halbuki baskınlar ayda-yılda bir olurdu önceden ancak bu durum şu anda düzenli bir hale dönmüş durumda. Müslümanların gözlerinin içine baka baka, İsrail polisinin kortejinde sabah ve öğleden sonra Mescid-i Aksa'yı basıyor, avlularda ayinler düzenleyip dualar ediyorlar.
Yahudilerin saldırıları, kendilerinin bu alanda ayin yapmalarına izin verilmemesini içeren ve uzun süredir devam eden uluslararası anlaşmayı ihlal ediyor. 7 Ekim'den bu yana baskınların artması ve daha kötüsü düzenli bir hal alması, bölgedeki statükonun değişmesi tehlikesini de beraberinde getiriyor.
FİLİSTİNLİLER KISITLANIYOR, SİNAGOG FİKRİ TARTIŞILIYOR
İsrail güçleri, işgalci Yahudilerin ihlallerini engellemeyip göz yumarken, bölgedeki Filistinlilerin ibadetlerini ise kısıtlıyor. İsrail polisi, 13 Ağustos'tan bu yana da sesli şekilde ayin yapan Yahudileri engellemeyi tamamen bıraktı. Dini ayinler sırasında Yahudi hahamlar vaazlar verirken, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir de bölgeye bir sinagog inşa etme fikrini savunuyor.
MESCİD-İ AKSA, "İSRAİL'İN KIŞLASI" HALİNE DÖNEN İBRAHİM CAMİ'NİN KADERİNİ YAŞABİLİR
Bu söz konusu ihlaller, El Halil'deki İbrahim Cami'nin 1990'larda bölünmesine benzer şekilde, Mescid-i Aksa'nın da Müslümanlar ve Yahudiler arasında bölünmesine zemin hazırlama sürecinin bir parçası olabilir.
Müslümanların ve Yahudilerin dini bayramlarının (Ramazan ve Purim) çakıştığı 24 Şubat 1994 günü, İbrahim Cami vahşi bir katliama sahne olmuştu. "Baruch Goldstein" isimli bir işgalci, namaz sırasında camiyi otomatik silahla taramış 29 Filistinliyi katletmişti. Goldstein, katliamın ardından öfkeli kalabalık tarafından linç edilmiş, daha sonra düzenlenen gösterilerde çıkan olaylarda da 26 Filistinli ve 9 İsrailli ölmüştü.
1994'ten bu yana İsrail güçleri, İbrahim Cami'ne giren herkesi kontrolden geçiriyor. İsrail tarihi camiyi, ziyaretçilerine kısıtlamalar getirilen, kimlikleri kontrol edilen ve her köşesine güvenlik kameraları yerleştirilen bir "askeri kışla" haline getirdi.
VAR OLAN ANLAŞMAYA GÜVENMEMEK LAZIM
İsrail'in yine benzer ya da başka bir olayı bahane ederek Mescid-i Aksa'nın statükosunu değiştirmeyeceğine dair bir garanti yok. Şu an yapılan eylemler sarf edilen sözler de bu işin alt yapısının hazırlanma çabası kanaatimce. Mescid-i Aksa'ya dair mevcut bir uluslararası anlaşma olması da güvence değil. Bebekleri dahi gözünü kırpmadan katleden, uluslararası anlaşmaları çağrıları hiçe sayan İsrail'in, zamanı geldiğinde bu mutabakatı umursamayacağı da aşikardır. Zaten var olan anlaşma uygulanıyor olsa, Mescid-i Aksa'yı bugün Ürdün askerleri koruyor olurdu!
Kısaca; üzerine iyi düşünülmesi ve gerekli adımların şimdiden atılması lazım gelen bir mesele Mescid-i Aksa. Bu işin şakası olmaz; ben önden uyarmış ve tarihe not düşmüş olayım şimdiden.
Sağlıcakla kalın.
Yorumlar7