Türk müziğinin en önemli isimlerinden, son 40 yıla damgasını vurmuş, arabesk müziğin “baba”sı Ferdi Tayfur da dünya yolculuğunu tamamlayarak ahirete irtihal etti. Onu anlatmaya tarif etmeye ne kelimeler ne cümleler ne de yazılar yeter. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.

Dün, Fenerbahçe – Hatayspor maçında tribünleri dolduran on binlerce sarı-lacivertli taraftar bir yandan takımlarını desteklerken bir yandan da merhum Ferdi Tayfur’un unutulmaz şarkılarını hep bir ağızdan söylüyordu. Özellikle Tayfur’un “Bana Sor” şarkısı uzun süre koro halinde söylendi. Hani, “mutluluğu tanırsın, mutsuzluğu bana sor” sözleriyle bilinen o meşhur şarkı… Fenerbahçe taraftarının ruh halini yansıtması açısından bence çok anlamlı bir şarkıydı.

Maç boyunca tribünlerde yükselen “yönetim istifa” sesleri, zaman zaman yaşanan gerginlikler ve kavgalar, protesto edilen futbolcular vs. derken Fenerbahçe Hatayspor engelini 2-1’le geçti. Ancak ne tribünlerdeki on binler ne de ekranları başındaki taraftarlar mutluydu. Nasıl mutlu olabilirlerdi ki; son 7 sezonda, gelmeyen şampiyonluk, elde edilen bir Türkiye Kupası, 11 farklı teknik direktör ve yüzlerce farklı transfer…Üstelik ligin dibine demirlemiş sadece 1 galibiyeti bulunan, eksi 13 averajlı, 18. sıradaki ve Fenerbahçe karşısına as kadrosundan 8 eksikle çıkan Hatayspor karşısında ortaya konan kötü futbol! Halbuki Fenerbahçe maça istekli başlamış, son haftaların formda ise Youssef En-Nesyri ile henüz 17. dakikada öne geçmişti. Ancak oynanan futbol bir türlü taraftarı memnun etmeye yetmiyordu. Her ne kadar ilk yarıyı sarı-lacivertliler 2-1 önde kapatsa da, koca bir ikinci yarı yine aynı senaryo devam ediyordu. Oyuna girenleriyle, çıkanlarıyla tüm kadronun performansı 38 yaşındaki Bosna Hersekli yıldız Edin Dzeko’nun mücadelesinin yanından bir geçmiyordu. Hal böyle olunca tribünlerin protesto dozu da gittikçe artıyordu. Sonuç olarak 2-1 kazanılan bir maç ama mutlu olamayan milyonlar. Takımını her koşulda destekleyen, her maç tribünleri dolduran Fenerbahçe taraftarı hem yönetimden hem de teknik direktör Jose Mourinho’dan artık boş sözler değil icraat bekliyor. Yönetim, şikayet ettiği tüm konularda (yapı, mhk, tff vs..) Mourinho ise takımın oynadığı futbol konusunda artık sözün bittiği yerde. Bu nedenle sarı-lacivertli taraftarların da sabrı kalmamış görünüyor.

GALATASARAY ZOR DA OLSA KAZANDI

Lider Galatasaray yeni yıldaki ilk maçında sahasında Göztepe ile karşılaştı ama karşılaşma sarı-kırmızılı taraftarlar açısından korku filmi gibi geçti. Son zamanlarda Galatasaray’ın bu kadar çok baskı yediği başka bir karşılaşma hatırlamıyorum. 3’ü isabetli sadece 12 şutla maçı tamamlayan Galatasaray maçın son bölümlerini ise neredeyse tamamen kendi yarı sahasında tamamladı.

Ancak maçın orta hakemi Alper Akarasu gerek verdiği gerek vermediği kararlar ve kartlarla yine ne yazık ki maçın önüne geçti.

BEŞİKTAŞ, AYNI TAS AYNI HAMAM…

Beşiktaş’ta kısa süren Hasan Arat dönemi yapılan olağanüstü genel kurul ile sona erdi ve başkanlığa Serdal Adalı seçildi. Girdiği birçok seçimi kaybetmesine rağmen siyah-beyazlı camia ne zaman sıkışsa sorumluluk almaktan çekinmeyen Adalı, Beşiktaş’ın yeni başkanı olarak göreve başladı. Ancak bu değişiklik de Beşiktaş adına kötü giden sezonda bir umut olmadı. Rizespor ile deplasmanda 1-1 berabere kalan siyah-beyazlılar yeni yıla da buruk başladı. Üstelik Rizespor, sadece ilk yarıda en az 3 net gol fırsatından yararlanamadı, Beşiktaş kalecisi Mert Günok 5 net kurtartışla maça damgasını vurdu. Beşiktaş’ta gündem teknik direktör arayışları. Ancak Sergen Yalçın da gelse başka bir isim de olsa Beşiktaş’ın mevcut kadro yapısı ile işi kolay olmayacaktır.

RADİKAL DEĞİŞİKLİKLER ŞART

Artık şunun kabul edilmesi ve futbolu yönetenlerin de buna göre bir karar alması gerekiyor; Türk futbolunun mevcut düzen ve hakemlerle bu tartışmalardan arınması mümkün gözükmüyor. Bu nedenle artık TFF ve kulüplerin radikal kararlar alarak bu meseleyi çözmesi gerekiyor.

Artık hakemleri kulüpler mi atar, maçlara yabancı hakem mi getirilir, MHK’nın yapısı mı değiştirilir, VAR sistemi mi elden geçirilir…? Buna Türk futbolunu yönetenler karar verecekler. Ama ellerini çabuk tutmalılar yoksa bu tartışmalar daha da alevlenecek.