Türk futbolunda “Anadolu Devrimi” şart
- GİRİŞ14.01.2025 09:38
- GÜNCELLEME15.01.2025 09:19
Maalesef Türkiye’deki birçok futbolsever artık Süper Lig maçları yerine farklı ligleri, televizyondan ya da internet üzerinden takip ediyor. Son yıllarda stadyumlarda maç izleme oranlarımızın yerlerde olduğunu hatırlatmama gerek bile yok. Bunların nedenlerini uzun uzadıya tartışabiliriz, çözüm önerilerini sıralayabiliriz ancak ben çok muzdarip olduğum bir hususu dile getirmek istiyorum. Çünkü inanıyorum ki ülkemizdeki milyonlarca futbolsever de benim gibi düşünüyor.
Türk futbolunu merak eden ve birkaç hafta Türk basınını takip eden birisi Türkiye’deki sadece iki takımın olduğunu ve her hafta sanki bu takımların yabancı takımlarla maç yaptığını zannedecektir. Çünkü öyle bir hale geldik ki, Türkiye’de sanki başka hiçbir takımın maçı yokmuşçasına tüm gündemimiz bu iki takımın üzerine kurulu. Bir de bunlara; hakem hataları, yöneticilerin hafta boyunca verdikleri demeçler, futbolcuların sosyal medya paylaşımları vs. eklenince spor gündemimiz tamamen bu takımlara dönüyor.
Zaten uzun yıllardır Türkiye’de 3 büyükler olarak bilinen Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray ekseninde gelişen bir futbol iklimi vardı. Muhakkak ki bu kulüplerimiz yüzyılları aşan varlıkları ve elde ettikleri başarılarla milletimizin yüz akı olmuşlardır. 1975-76 sezonunda Trabzonspor’un şampiyonluğu büyük bir Anadolu Devriminin fitilini ateşlemiş, bordo mavililer üst üste elde ettiği şampiyonluklarla 3 büyüklerin hakimiyetine son vermiştir. Günümüzde de de 3 büyüklerin kamuoyu gücüne en fazla yaklaşan kulüp Trabzonspor’dur. Ancak son yıllarda yaşadığımız krizler, Türk futbolunun yapısal sorunları ve bir türlü çözülemeyen kavga ortamı artık bir şeylerin değişmesi gerektiği gerçeğini yüzümüze vurmaktadır. Son 20 yılda Türk futbolundaki sorunları çözmek için bulunan yöntem, futbolun patronu konumundaki TFF’nin ve kurullarının değiştirilmesiydi. Bunun için de birçok isim geldi, gitti. Ancak bulunduğumuz noktada bunun hiçbir faydasının olmadığını ne yazık ki yine test etmiş oluyoruz. Çünkü kişiler değişiyor ancak futbol iklimimiz hep aynı yerde kalıyor. Bu yüzden de Türk futbolu iki ileri bir geri (çoğu zaman da iki geri bir ileri) gitmekten, istediğimiz arzuladığımız o uluslararası büyük başarıları bir türlü yakalayamıyor.
ANADOLU KULÜPLERİ ARTIK DAHA FAZLA SÖZ SAHİBİ OLMALI
Bu girdaptan kurtulmak için önerim; Türk futbolunda Anadolu devriminin gerçekleştirilmesi yönünde olacaktır. Türk futbolu sadece 2, 3 ya da 4 kulüpten ibaret değil. Özellikle üst liglerde mücadele eden köklü Anadolu kulüpleri artık daha fazla söz sahibi olmalı ve gündemi birkaç kulübün belirlemesine müsaade etmemeli. Bunu nasıl yaparlar, buna imkan ve cesaretleri var mı, bunun sonuçları nasıl olur, v.s…? Bunları kestirmek zor. Ama eğer bir şeylerden şikayet ediyorsak bunu değiştirmek için çaba göstermemiz gerekiyor.
FENERBAHÇE’DEN KRİTİK GALİBİYET
Galatasaray’ın Başakşehir gibi zorlu bir karşılaşmayı deplasmanda kazanması Fenerbahçe’nin Konyaspor maçını daha dikkat çekici bir hale getirmişti. Maçın hemen başında yenilen erken golle geriye düşmesine rağmen sarı-lacivertliler Konyaspor’u 3-2 yenerek kritik bir deplasman galibiyetine imza attı.
Süper Lig’de geride kalan her hafta artık şampiyonluk yarışında belirleyici hale gelmeye başladı. Haftalar ilerledikçe bu heyecan giderek artacaktır. Haftayı Konya deplasmanında kapatan Fenerbahçe için bu karşılaşma 3 puandan daha fazlası demekti çünkü şampiyonluk yarışındaki Galatasaray bir gün önce Başakşehir’i rakip sahada 2-1 yenerek yoluna kayıpsız devam ediyordu. Kaybedilecek her puan hem mental hem de fiziki anlamda büyük bir kayıp olacaktı. Ancak Jose Mourinho’nun öğrencileri Mert Müldür, Çağlar Söyüncü ve Dusan Tadic’in golleriyle rakibini mağlup etmeyi başardı ve puan farkının açılmasına müsaade etmedi. Özellikle karşılaşmanın ilk yarısında oynanan futbol nedeniyle hem Konyaspor hem de Fenerbahçe’yi kutlamak gerek. İki takım da seyir zevki yüksek mücadeleci ve 4 golün atıldığı bir 45 dakika izleterek futbol adına izleyenleri mutlu etmeyi başardılar. Konyaspor’da Pedrinho’nun henüz 1. Dakikada attığı gol Fenerbahçe’nin lig tarihinde yediği en erken gol olarak kayıtlara geçerken sarı-lacivertlilerin iki savunma oyuncusu Mert ve Çağlar ile iki korner organizasyonundan gol bulması da karşılaşmanın ilginç detaylarından oldu.
Mourinho’nun Amrabat’ın yokluğunda hücumda 3’lü savunma oynatması ve Fred’in yanında ilk 11’de Syzmanski’yi sahaya sürmesi taktik anlamda meyvesini verdi. Fenerbahçe özellikle ilk yarıda hücum zenginliği yüksek bir oyun ortaya koyarken son haftaların formda ismi En Nesyri ve Syzmanski ile net fırsatlardan yararlanamadı.
Edin Dzeko gerek savunmaya yaptığı yardımlar gerek orta sahadan hücuma yaptığı katkılarla gerekse de En Nesyri’ye açtığı alanlarla Fenerbahçe adına maçın etkili isimlerindendi.
Sonuçta Fenerbahçe çok kritik bir deplasmanda 3 puanla dönerek şampiyonluk yolunda iddiasını sürdürdü.
GALATASARAY’A 3 PUANI BARIŞ ALPER YILMAZ GETİRDİ
Lider Galatasaray, 3 gün önce Türkiye Kupası’nda karşılaştığı ve 2-2 berabere kaldığı Başakşehir’le bu kez ligde karşı karşıya geldi. Sarı kırmızılılarda takımın gollerine imza atan Barış Alper Yılmaz, gerek performansı gerekse attığı gollerle galibiyetin mimarı olurken, sarı-kırmızılılar Fenerbahçe ile olan puan farkını koruyarak şampiyonluk yolunda kritik bir galibiyet daha elde etti. Başakşehir savunma arkasına atılan toplarla Galatasaray’ı zorlarken, Okan Buruk ve öğrencileri hücum zenginliği açısından önceki maçlara nazaran çok aktif olmasa da yine de kazanma arzusu ve iştahıyla 3 puanı hanesine yazdırdı.
FIRTINA, ANTALYASPOR’A PATLADI
Sezon başından beri istikrarsız bir görüntü çizen Trabzonspor son haftalardaki güzel oyununu en sonunda farklı bir galibiyetle süslemeyi başardı. Sahasında Antalyaspor’u konuk eden bordo-mavililer rakibini 5-0 gibi farklı bir skorla mağlup ederek sezonun en çarpıcı sonuçlarından birine imza attı. Maçın başından sonuna kadar etkili bir oyun ortaya koyan Şenol Güneş’in öğrencileri puanını 22’ye yükseltirken önümüzdeki haftalar için de taraftarlarına umut verdi. Daha önceki yazılarımda da vurgulamıştım; Trabzonspor birkaç nokta transferle ligde mutlaka üst sıraları zorlayacaktır. Çünkü kadrosu çok iyi ve Şenol Güneş tecrübesiyle bu farkı ortaya koyacaktır.
Antalyaspor karşısında 3 gol atan Malheiro ve 3 asist yapan Edin Visca performanslarıyla haftaya damgasını vuran isimlerden oldular.
MİLLİ TAKIMIMIZIN KALESİ EMİN ELLERDE…
Bu hafta Süper Lig maçlarında performansıyla öne çıkan bir başka isimde Beşiktaş kalecisi Mert Günok’tu. Siyah-beyazlıların sahasında Bodrum FK’yi 2-1 yendiği maçta yine kritik kurtartışlara imza atan Mert Günok, son haftalardaki istikrarını sürdürdü. Mert’ten bahsetmişken milli takımımızın diğer file bekçileri Uğurcan Çakır ve Altay Bayındır’ı da unutmamamız lazım. Özellikle Altay Bayındır, takımı Manchester United’ın Arsenal’i Federasyon Kupası 3. Turunda penaltılarla 5-3 yendiği maçta kurtardığı penaltılarla “maçın adamı” seçildi. Birisi normal sürede diğeri de penaltı atışlarında olmak üzere iki penaltı atışında gole izin vermeyen Altay Bayındır maç boyunca gösterdiği performansla da İngiltere’de haftaya damgasını vuran isimlerden biri oldu.
Geçtiğimiz haftalarda genç kalecilerimizin performansını övdüğüm bir yazı yazmıştım. Mert, Uğurcan ve Altay’ın başarılarından sonra şunu gururla söyleyebilirim ki, milli takımımızın kalesi emin ellerde…
Yorumlar9