Kıymetli haber7.com okurları, spor gündemine dair yazılarımla bundan böyle birlikteyiz. Maçları ve yankılarını değerlendirip zaman zaman da futbol hikayeleriyle keyifli yolculuklar yapacağız.

Bugün, dost sohbetlerindeki ilk konu şüphesiz Bizim Çocuklar. Futbola ilgi duyan herkes, Arda'nın golünü, Samet'in çizgiden çıkardığı topu, Kerem'in boş kaleye doğru topla koşuşunu konuşuyor. Bugün, gururluyuz ve cümlelerimizi gülümseyerek kuruyoruz.

EURO 2024'e öyle bir giriş yaptık ki, ilk maçlar sonunda turnuvanın yine ve yeniden rengi olduk. Almanya'da Dortmund'un sarı duvarını kırmızıya boyamak tam da bize yakışırdı zaten. Almanya'da yaşayan, Avrupa'nın çeşitli kentlerinden ve ülkemizden maça giden vatandaşlarımız stadyumdan unutulmaz anılarla ayrıldı.

Maç günü 50.yaşına giren Montella, mücadele önce Arda Güler için, "Öngörülemez oluşundan faydalanmak istiyoruz" demişti. Genç yıldızın muhteşem golü, Ronaldo'nun rekorunu da tarihe gömdü. Avrupa Şampiyonası tarihinde, ilk maçında gol atan en genç oyuncu 2004'teki başarısıyla Cristiano Ronaldo'ydu. Arda Güler, Gürcistan maçındaki golüyle adını unutulmazlar arasına şimdiden yazdırdı.

Turnuvalarda açılış maçlarındaki şanssızlığımızı da kırdık. İlk kez turnuvaya galibiyet ile başladık. Montella çok doğru bir kadro tercihiyle takımı sahaya sürdü. Orta sahada Hakan Çalhanoğlu'nun Kaan Ayhan ve Orkun Kökçü ile uyumu, topun kazanımı ve oyuna sokulması konusunda değerliydi. Savunmada bazı duruş hatalarımız oldu. Hücumda da Barış Alper ve Kenan Yıldız'ın Portekiz maçında daha geniş alan bulup etkili olmasını bekliyorum. Zaman zaman 5'li  savunmayla derinde bekleyen Gürcistan'a karşı yeterli zamanı bulamadılar.

Maçın ilk yarısında oyun gücümüz ve kalitemiz ile fark yarattık ancak savunmada bir anlık hatamız ile soyunma odasına 1-1 ile girdik. İkinci yarı Bizim Çocuklar yine tutkulu, yine baskın ve yine yüksek tempodaydı. Savunmada beklenenden daha çok pozisyon verdik ancak ilk maçı 3-1 kazanmak bizi liderliğe taşıdı.

Kerem Aktürkoğlu, hayatı boyunca unutamayacağı bir gol attı. Rakip kalecinin kalemizde gol aradığı son saniyelerde topu metrelerce sürdü ve milyonları sevince boğdu.

Coşkumuzu yaşamak için kısa bir süremiz var. Şimdi sevinip, eksiklerimizi analiz edip Portrkiz maçına odaklanmalıyız. Güçlü bir rakibe karşı, başka bir 90 dakikada başka bir hikaye yazmalıyız. Montella'nın her maçı ayrı yöntemlerle değerlendirdiğini ve rakibin zaaflarını bizim avantajımıza çevirme konusunda mahir oluşunu unutmamalıyız.

Portekiz ile daha önce EURO 2000 çeyrek finali ve EURO 2008 grup maçında karşılaşmıştık. Sonuçlar her ne kadar istediğimiz gibi olmasa da önümüzde çok kritil bir maç var ve bu karşılaşmadan mağlup olmadan ayrılmak turnuvadaki geleceğimizi belrleyecek.

Tebrikler ve gönülden başarılar Bizim Çocuklar!