Sağlık Bakanlığı, muayenehanelerle ve özel hastanelerle ilgili yönetmeliği değiştirdi.

Yeni yönetmeliğe göre…

Muayenehanesi olan doktorların özel hastanelerde ameliyat yapması zorlaştırıldı, hatta imkansız hale getirildi.

Şöyle ki…

Diyelim muayenehanesi olan bir kadın doğum uzmanısınız.

Bir hastanızı 5 aydır takip ediyorsunuz, 4 ay sonra doğum var, siz hastanızın seçtiği herhangi bir hastanede doğum yaptıramıyorsunuz.

Diyelim muayenehanesi olan bir ortopedi uzmanısınız.

Skolyoz ameliyatı olması gereken bir hastanız var, hastanızın seçtiği bir hastanede o ameliyatı yapamıyorsunuz.

Diyelim muayenehanesi olan bir plastik cerrahi uzmanısınız.

Rinoplasti ameliyatı olmak isteyen bir hastanız var, hastanızın seçtiği bir hastanede bu ameliyatı yapamıyorsunuz.

Dört faklı branştan dört doktorla görüştüm.

Yönetmelik elimizi kolumuzu bağlıyor, bu şartlar altında çalışmamız mümkün değil, dediler.

Dernek başkanlarına sordum.

Birkaç büyük grubun talebi doğrultusunda yönetmeliğin değiştiğini düşünüyoruz, dediler.

Bu şartlar altında…

Orta ve küçük hastanelerin birçoğu ameliyathanelerini muayenehane doktorlarına açamayacakları için kan kaybedecekler.

Özel hastaneleri bir kenara bırakalım…

Devlet hastanelerini, şehir hastanelerini açsanıza, buralarda muayenehanesi olan doktorlar neden ameliyat yapamıyor?

Özel hastanenin aldığı ücreti devlet alsın, verginin üzerine ameliyathane bedeli olarak daha ciddi kazançlar elde etsin, neyi kimden saklıyorsunuz, doktorlar bu ülkedeki hastanelerin ameliyathanelerini kullanmayacak da kim kullanacak.

Sağlık Bakanlığı yönetmeliği değiştirirken ne düşündü, kamu için nasıl bir fayda gözetti, bilemiyorum.

Bu ülkede 7 binin üzerinde muayenehane var.

Ve yaklaşık olarak 60 bin insan çalışıyor.

Devlete kuruşu kuruşuna vergisini ödeyen, çalışanlarının sigorta primini yatıran, ayrıca sağlık turizmi ile ülkeye döviz sokan doktorlar Sağlık Bakanlığı’ndan bir açıklama bekliyor.

Eğer mesele sadece sağlık turizmi ise…

Buradan elde edilecek gelirin bazı hastane gruplarında toplanması ise çok ama çok yanlış bir yola girdiklerini söylemeliyim.

Bu insanlar kendi emekleriyle, kendi yetenekleriyle çalışıyorlar.

Daha 25 sene önce Türkiye, plastik cerrahi alanında dünyada bilinmeyen bir ülkeydi.

Hekimler dünyanın dört bir tarafına gittiler, sunumlar yaptılar, konferanslar verdiler, büyük çaba harcadılar.

Ve Türkiye’yi plastik cerrahi merkezi haline getirdiler.

Şimdi…

Bu insanların emeklerini, ortaya koydukları büyük başarıyı birkaç grubun himayesine veremezsiniz, haklarını çiğnetemezsiniz.

Bu adaletsizliktir, hukuksuzluktur, hak gaspıdır.

Bitirirken şunu da söyleyeyim…

Doktorlar hukuk mücadelesi verirken, hastanın doktor ve hastane seçme hakkı kısıtlanırken…

Bu işlerle uğraşması gereken Türk Tabipler Birliği’nin genel başkanının Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında yaptığı densiz ve ahlaksız açıklamayı lanetlediğimi…

Türkiye’de meslek örgütlerinin esas işlerinin ne olduğunu bu vesileyle hatırlamaları gerektiğini de ifade etmeliyim.

Olayın tarafıyım, hem de gazeteciyim, her iki açıdan da izliyorum.

Hukuk sürecini de yakından takip edeceğim.

Hukuk bir gün herkese lazımsa, tıp her gün herkese lazım.

Umarım yanlıştan dönülür…