Şirketlerin devletleri…

  • GİRİŞ13.01.2023 09:26
  • GÜNCELLEME14.01.2023 11:26

İngilizlerin ve Hollandalıların, Uzakdoğu işgallerinden sonra “şirket/devlet” ilişkisi nedir, nasıl olmalıdır konusu sonuca bağlandı.

Devlet, askeri güçlerini kullanacak, yol açacak, alan tutacak, arkadan gelen tüccarlar da ganimeti toplayacak, sömürge düzenini kuracak ve büyük kazancın önemli kısmını devlete aktaracak.

Neden aktaracak?

Çünkü o asker ayakta kalabilsin ki, yeni işgaller, yeni sömürgeler için hazırlık yapabilsin.

Tarihte “modern ticaret” sistemi böyle kuruldu ve halen devam ediyor.

Bir İngiliz şirketinin, bir Amerikan şirketinin nerede faaliyet gösterdiği önemli değil.

Önemli olan İngiliz devletine, Amerikan devletine karşı yükümlülüklerini yerine getirip getirmemesi.

Bizde durum farklı, çünkü böyle şirketlerimiz yok.

Gidip dünyanın dört bir köşesinde faaliyet gösteren, oralarda fabrikalar kurup kazancının önemli bir kısmını getirip devlete veren şirketlerimiz yok.

Onlar dışarıda üretip kazancı içeriye getirirken biz yapabildiğimiz kadarıyla burada üretip dışarıya satıyoruz.

Onun için Batı dünyasında, bizdekinin aksine, şirketler devletleri sübvanse eder, yargıdan eğitime, güvenlikten sağlığa kadar büyük harcamaların kaynağı şirketlerden temin edilir.

Ekonomi Bakanı Nurettin Necati, yeni destek paketini açıkladı.

Bu konuya itirazım yok, devleti sübvanse edecek kadar büyük şirketlerimizin olmadığını söyledim zaten, bizde devlet yardım ediyor

Etsin fakat şu iki konu da önemli.

Birincisi…

Devletin sağladığı kaynakların kaçta kaçı AR-GE çalışmalarına ayrılıyor, yani devletin şirketlere verdiği paranın ne kadarı yeni projeler için harcanıyor, yarının temelleri atılıyor?

İkincisi…

Yurt dışında faaliyet gösteren, orada kurulmuş Türk şirketlerinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne direk katkısı var mıdır, ekonomi yönetimi dışardaki Türk şirketleriyle derin ilişkiler geliştiriyor mu, bu şirketlerin ülkeye katkısı varsa nedir, nasıldır?

Kimsenin parasında pulunda gözümüz yok, yanlış anlaşılmasın.

Fakat…

Her fırsatta örnek verdiğiniz İsrail şirketleri, Kore şirketleri, İngiliz, Amerikan, Fransız şirketleri nerede olurlarsa olsun, ülkelerine düşen payı öderler.

Bunu ister kanuni, ister gönüllü olarak yaparlar.

Şimdi ben sizin içinizden geçeni biliyorum.

Bana diyorsunuz ki, yahu burada tam güven sağladık mı, içeride her şeyi rayına oturttuk mu, herkesten vergisini, ödemesi gereken parayı alabildik mi ki, sen dışardakileri soruyorsun?

Tam olarak bu geçiyor değil mi içinizden.

Olsun…

Birimiz de romantik olsun, hayal kursun, bu hakkı bana çok görmeyin.

Falanca ülkenin vatandaşı falanca ülkede para kazanıyormuş, kazancının önemli bir kısmını da getirip devletine veriyormuş, diyenlere karşı ben de kendi hayalimi anlatıyorum.

Gerçekten merak ediyorum, bu konuda durumumuz nedir, bilen var mı…

Yorumlar4

  • Bora Turan 1 yıl önce Şikayet Et
    Yurtdışında faaliyet gösteren şirketler bulundukları ülkelerin vergi kanunlarına tabidir. Orada vergi öderler. Kendi ülkelerine karlarını transfer edebilirler. Burada tekrar vergiye tabi tutulmazlar. Tabi ki istediğimiz şirketlerimiz kar etsinler ve ülkemize döviz kazandırsınlar. Bizim ülke olarak karımız budur.
    Cevapla
  • Kompataro 1 yıl önce Şikayet Et
    Öyle bi şey yok,olmaz zaten..
    Cevapla
  • Kompataro 1 yıl önce Şikayet Et
    Öyle bi şey yok,olmaz zaten..
    Cevapla
  • Mürteza UZUN 1 yıl önce Şikayet Et
    Vergi, kayıt üzerinden beyan edilen kazançtan alınır. Kayıt dışı tahsilat varsa adı başkadır. Senin bu güzel hayalin " kayıt dışı teşvik dışı kalırsa" gerçek olur ki torunum görür mü bilmem.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat