İstanbul’da Boğaz’a nazır alanda İBB’nin kısmi ruhsatıyla orman içindeki villada gerçekleştirilen imar faaliyetleriyle ilgili tartışmalar sürerken, ülkemizi ‘derinden’ etkileyen bir diğer ağaç gündemi ise sınırlarımızın ötesinde yaşanıyor.

*

Avrupa Birliği’nin çatı ülkesi Almanya’nın Türkiye’ye yönelik siyasi ve sosyolojik dizayn girişimleri öteden beri bilinir. Sivil toplum kuruluşu görünümlü etki ajanlarının Türkiye’deki faaliyetleri birçok defa deşifre edildi. Suikastle öldürülen Necip Hablemitoğlu’nun “Türkiye’deki Alman Vakıfları Raporu” bunların en bilinenidir.

Kirli fonlarla anılan Alman kuruluşlardan Heinrich Böll Vakfı, Friedrich Ebert Vakfı, Konrad Adennauer Derneği, Friedrich Naumann Vakfı akla ilk gelen isimlerden.

*

Sivil toplum ile birlikte Almanya’nın diğer “mikser” gücü medya.

Alman Die Welt gazetesinin Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in ‘terör örgütü propagandası’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçlamalarıyla tutuklu kaldığını, ajanlık ithamları altında 1 yıl sonra tahliye olur olmaz Almanya’ya “uçtuğunu” hatırlayalım.

Soğuk Savaş yıllarında Almanya’nın “medya silahı” olarak kullanılan Deutsche Welle ise 1960’lı yıllarda beri Türkiye’de faaliyette

Vakıf-dernek üzerinden Türkiye’nin iç kamuoyunu dizayn girişiminin medya şubesi gibi yayın yapan DW, 2019’dan itibaren dijital sahada Türkçe haber ve görüntülerle provokatif yayınlarını hızlandırdı. Gezi kalkışması gibi AK Parti hükümetini devirme projelerine destek verdi. DW’nin internet sitesi ve Youtube sayfalarında Gezi Parkı ile ilgili onlarca içerik mevcut.

Alman DW’nin doğa/tabiat “hassasiyeti” sadece Gezi ile sınırlı kalmadı. Türkiye’de yer altı zenginliklerin yer üstüne çıkarılması için başlatılan projeleri yaptırmamak üzere girişilen her provokatif eylemde DW de kaotik ortamda belirdi.

Akbelen’deki eylemlerde “Ağaçlar kimin için kesildi” diye soran da DW;

Sözde çevre örgütlerinin “Türkiye emisyonlarını azaltmaya başlamalı” tavsiyesini manşetlerine taşıyan da..

Benzer birçok içeriğe sayfalarına yer veren DW, şu sıralar gerçek çevre katliamı karşısında akıl almaz bir suskunluğa bürünmüş durumda.

Almanya’ya yatırım yapan Elon Musk’ın elektrikli otomobil firması Tesla, ormanlık alanda ağaç kesilerek kurduğu fabrikası çevre katliamıyla büyüttü. Tesla’nın fabrika sahasında genişlemeye gidebilmek için yaklaşık 500 bin ağaç kesildi. Uydu görüntüsü analizine göre Almanya’daki fabrikanın inşası sırasında 329 hektar ormanlık alan yok edildi. Yani 460 futbol sahası büyüklüğündeki arazi..

Mayıs ayından bu yana Tesla’nın Almanya’daki fabrikası ile ilgili haklı mı haklı protesto gösterileri düzenleniyor..

Tesla fabrikasının alan büyütme planını Çevre Bakanlığı’nın onaylanmasının ardından protestolar genişleyerek devam ediyor..

Almanya’ya ekonomik güç sağlayan Tesla fabrikasındaki ağaç canavarlığıyla ilgili Alman medya kuruluşları ciddi oranda sessiz kalıyor..

Tesisin elektrik direğini ateşe vererek fabrikanın üretimini günlerce durduracak kadar ileri giden eylemcilerin tepkisi yok sayılıyor.

Diğer Batılı medya kuruluşları gibi “bizim” DW de üç maymunu oynuyor.

Sadece 15 ağacın köküne zarar verilmeksizin sökülüp farklı yere taşınacağı Gezi Parkı’nda çıkarılan olaylarda çevreci maskesi takınan..

Türkiye’ye ciddi kazanımlar sağlayacak madenleri hep ağaç-doğa-tabiat hassasiyeti üzerinden eleştiren DW..

Söz konusu kendi ülkesinin mâli çıkarı olunca anında çark edip “testereci” kesiliyor.

Geçmiş yıllarda küçük çaplı birkaç haberle geçiştirilen Tesla'nın ağaç katliamıyla ilgili mevcut süreçte hiçbir haber, video, belgesel çalışması yapılmıyor.

DW’de geçtiğimiz aylarda “Gezi’nin sanatçısı” denilerek parlatılmaya çalışılan firari Memet Ali Alabora’nın Gezi kalkışması sürecinde sarf ettiği o söz bir kez daha anlam kazanıyor:

Mesele Gezi değil.. Ağaç değil.. Tabiat değil..

Mesele çıkar..

Mesele menfaat..

Mesele para..

Mesele Türkiye’nin parçalanması.

Faruk Arslan / Haber7