Yalan haftası
- GİRİŞ28.09.2024 09:21
- GÜNCELLEME30.09.2024 08:59
İnanması zor fakat aşağıda silsile olarak sıralanan olayların tamamı bir hafta içerisinde yaşandı:
18 Eylül’de, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bazı emeklilerin banka hesaplarına inceleme başlattığı iddiası gündeme getirildi. Fakat emeklilerin banka hesaplarına yönelik herhangi bir inceleme başlatılmadığı açıklandı.
19 Eylül’de, İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, sosyal medya hesabından toprağa gömülen buğday çuvallarını göstererek ithal buğdayın silolara konulduğunu, yerli üretimlerin ise toprak altında saklandığını iddia etti. Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO) iddianın asılsız ve maksatlı olduğunu dile getirdi. TMO stokunun yüzde 93’ünün Türk çiftçinin ürünü olduğu, 2024’te TMO’ya gelen hiçbir ürünün geri çevrilmediğini ve hassas şekilde muhafaza edildiğini duyurdu.
20 Eylül’de, CHP tarafından Türkiye’nin İsrail’le ticareti 3’üncü ülkeler üzerinden sürdürdüğü iddiası dillendirildi. Ticaret Bakanlığı, 2 Mayıs itibariyle İsrail ile hiçbir şekilde ihracat ve ithalat yapılmadığını vurgulayarak CHP’yi yalanladı.
20 Eylül’de, Kadıköy’ün Kalamış semtinde onlarca kedi, köpek, karga, martı ve kirpinin zehirlenerek öldürüldüğü yalanı servis edildi. Laboratuvar sonuçları, telef olan hayvanların zehirlenmediğini ortaya koydu.
23 Eylül’de, polis Şeyda Yılmaz’ı şehit eden saldırganın Emniyet’ten adliyeye çöp torbası içinde götürülme şekliyle ilgili soruşturma açıldığına dair iddialar ortaya atıldı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, böyle bir soruşturmanın olmadığını açıkladı.
Yine 23 Eylül’de gazeteci Fatih Altaylı, Kültür Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu’nun Fransa’nın Monaco kentinde Monaco Yat Kulübünde eğlendiğini öne sürdü. Mumcu, bayram günü Erzincan’da babasının köyünde olduğunu söyledi. Altaylı’nın “pasaportuna bakalım” dediği Mumcu, yurt dışı giriş-çıkış belgesini yayınlayarak iddiayı bütünüyle çürüttü.
24 Eylül’de, yazar Mine Kırıkkanat, bir camide ezanın kötü şekilde okunduğunu iddia ederek video paylaştı. Videonun “Oğuzsasi” isimli Youtuber’a ait olduğu, hiçbir camide bu şekilde ezan okunmadığı açıklandı.
24 Eylül’de, yalanı ağzına pelesenk yapan gazeteci Fatih Altaylı, “Türklerin okulları çok kötü durumdayken MEB’in Suriyeli öğrencilerin okuduğu okullar için 30 bin temizlik görevlisi alacağını” öne sürdü. İşin aslı ise farklı çıktı. MEB’e bağlı okullarda temizlik hizmetinin daha başarılı bir şekilde yürütülmesi amacıyla alım olacağının, yabancı öğrencilerin okuduğu okullar için böyle bir girişimin olmadığı açıklandı.
Yine 24 Eylül’de Fatih Altaylı ile Sabahattin Önkibar ikilisi, Baykar’ın Ukrayna’ya yaptığı SİHA satışları karşılığında buğday alındığını iddia etti. Baykar, ne Ukrayna’da ne de başka bir ülkede bu tarz asılsız anlaşmaların parçası olmadıklarını duyurdu. Ticaret Bakanlığı da iddianın yalan olduğunu ilan etti.
26 Eylül’de ise bir kez daha Türkiye’nin İsrail ile ticaretini devam ettirdiği iddia edildi.
Ticaret Bakanlığı net şekilde iddiaların yalan olduğunu, İsrail ile hiçbir ticari girişimin bulunmadığını duyurdu.
***
Yalanın böylesine ucuzu hiçbir ülkede bu kadar seri şekilde sıralanamaz.
Ayda bir kez anca görülebilecek yalanlar, ülkemizde hemen her gün ve defalarca kez milletin üzerine boca ediliyor.
Sosyal medya, haber siteleri bu yalanlarla çalkalanıyor.
Ortaya attıkları neredeyse bütün iddialar yalanlansa da, hafızalarda yer edinen, yalancıların bühtanları oluyor.
Ve görünen o ki “Dezenformasyon Kanunu”, yalanı sakız gibi çiğneyip, taramalı tüfek gibi kamuoyunun üzerine gerçek dışı bilgi yağdıranlara karşı yeterli olmuyor.
Bir yalanı yalanlayana kadar yenisini çoktan üretmiş oluyorlar çünkü.
Yalan üzerine inşa ettikleri sosyal, dijital ve geleneksel medya sistemiyle bunu kitlelere kuvvetli şekilde zerk ediyorlar..
Yalanlamak çözüm olmuyor.
Eskiden “tekzip” yiyen medya kuruluşları için bu bir utanç vesilesiydi.
Tekzip raporları yayınlanır, kimin ne kadar tekzip yediği afişe edilirdi.
Şimdi o da kalmadı.
Ne yalanlandıkları için hicap duyuyorlar, ne layıkıyla afişe edilebiliyorlar, ne de bunun cezasını çekiyorlar.
Acaba bu yalanları bir “amaç” ve bir “plan” uğruna mı yayıyorlar?
İşte meselenin can alıcı noktası ve açığa çıkarılması gereken kısmı da budur.
Böylesine taklalı yalanlar, “organize yalan çetesine” işaret ediyor.
Yalancının mumunu söndürmek, yalan mumlarından sıradağlar yapanları bağlantılarıyla birlikte açığa çıkarmak için yetkililerden “Gereği Yapıldı” bildirimi bekleniliyor...
Faruk ARSLAN / Haber7
Yorumlar57