Halep’e düşmanın attığı oku takip et
- GİRİŞ06.12.2024 09:30
- GÜNCELLEME07.12.2024 10:22
Suriye’de şiddetlenen çatışmalarda 7 günde yeni bir harita şekillendi. Esed rejimini ayakta tutan unsurların zayıflaması, Şam’ı dayanaksız bıraktı. 27 Kasım’da başlayan karşı hücumda silahlı muhalif gruplar Halep’i kontrol altına aldı. İdlib’in tamamı kurtarıldı. Hama’nın kapısına dayanıldı. Suriye PKK’sının işgalindeki Tel Rıfat ilçesi temizlendi.
Türkiye’den uzatılan eli havada bırakan Esed rejiminin içine düştüğü durum ibretlik. Oysa Suriye 2011 yılından bu yana karışık. Daha önce yine süratle haritanın değiştiği süreçte DEAŞ sahne almış fakat sonrasında DEAŞ bahanesiyle oluşturulan milletlerarası koalisyon ile Suriye topraklarının altı üstüne getirilerek PKK/YPG’ye alan açılmıştı. Halihazırda Suriye PKK’sı ülkenin üçte birini işgal ediyor. Suriye’nin enerji alt yapılarının büyük çoğunluğu ABD himayesindeki PKK’nın kontrolünde.
Peki şu an Suriye’nin batı sektöründe yaşanan ve kuzey-güney ekseninde Hama’ya kadar uzanan hattaki son gelişmelerle birlikte bir kez daha PKK’ya alan açılır mı?
Bu süratli hadiselerin arkasında bir bit yeniği mi aramalıyız?
Geçmişteki hadiseler özellikle Suriye’de yaşananlara temkinli yaklaşılması gerektiğini çok iyi öğretti bizlere.
İmam Şafii’ye atfedilen meşhur söz, Halep özelinde son yaşanan gelişmelerde iyi bir kılavuzluk mahiyetinde:
“Fitne zamanı hakkı tutanları anlamak için düşman okunu takip edin, o sizi hak ehline götürür.”
Son bir haftada yaşananları bu hikmetli söz perspektifinde değerlendirirsek ortaya şöyle bir tablo karşımıza çıkmış olacak…
İSRAİL’E KALKAN MI YOKSA ÜZERİNE DÜŞECEK GÖLGE Mİ OLACAK
Muhaliflerin ilerleyişinin İsrail’e yarayacağı iddiası… Daha çok İran tandanslı mahfillerin savunduğu bir yaklaşım bu. Gerçekten de Esed rejiminden kurtarılan topraklar İsrail’in işine mi gelir yoksa aleyhine mi olur?
1- Gazze Şeridi’nden İsrail içlerine yönelik 7 Ekim’deki Aksa Tufanı operasyonu sonrası Tel Aviv’in saldırgan tutumuna karşı Şam rejiminin hiçbir renk vermediği hakikat. Filistin’e karşı Şam rejiminden giden bir destek bulunmuyor. Yavan birkaç sözlü açıklama dışında fiili olarak ırkdaşlarına hiçbir yardım eli uzatmadılar.
2- Suriye’nin en zengin su yataklarının bulunduğu Golan Tepeleri’ni İsrail yıllardır işgal ediyor. Şam rejimi Golan Tepeleri için İsrail’e taş dahi atmıyor. İsrail’in zaman zaman Suriye topraklarına yönelik hava saldırılarına Şam rejimi mütekabiliyet esaslarına dayanarak hiçbir karşılık vermiyor.
3- İsrailli kurmaylar Esed rejiminin İsrail için bulunmaz nimet olduğunu söylüyor.
Emekli İsrail subaylarından Yisrael Ziv, Esed rejiminin düşme ihtimalinin İsrail için büyük risk oluşturacağını söyledi. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) eski Gazze Tümeni Komutanı emekli Tümgeneral Yisrael Ziv, Halep’in düşmesinin ardından İsrailli N12 medya kuruluşunda yayınlanan makalesinde şu ifadeleri kullandı: “Esad'ın çöküşü İsrail'in güvenliği için kötü haber. Esad rejiminin düşme ihtimali tüm bölgenin istikrarı açısından oldukça sorunlu. İsrail için büyük bir risk oluşturacaktır. Esad, cani bir diktatör olmasına ve halkına karşı korkunç olmasına rağmen, İsrail’in güvenlik çıkarları açısından çok daha iyi bir kontrol yeteneğine sahip.
Eski İsrail Birim 8200 İstihbarat üyesi Eliyahu Yosian’ın son hadiselere yorumu şu: “Esad’ı desteklemeliyiz. Onu iktidarda tutmak İsrail’in çıkarlarına uygundur. Esad çıkarlarımıza hizmet eden zayıf bir adamdır. Esad’ın varlığını desteklemeliyiz.”
TERÖRİSTAN HAYALİ SUDA
Dünyanın en kanlı terör örgütü PKK bu gelişmelere nasıl bakıyor?
Terör örgütü PKK elebaşı Bese Hozat, “ABD, İngiltere, İsrail Türkiye’yi kendi planlarına dahil ederek bir bütünen ortak bir plan mı Türkiye ile birlikte çıkardılar? Ve şu anda Suriye halklarına bu müdahaleyi Türkiye öncülüğünde ortak mı yapıyorlar?” diyerek Türkiye’ye İsrail iftirası attı. Dediği gibi olsa, Türkiye’nin ABD ve İsrail’le birlikte hareket etmesi durumunda en çok PKK’nın sevineceği aşikar.
Tam bu noktada Partiya Kurdistani (PAKURD) Kurucusu İbrahim Halil Baran’ın İsrail’e seslenişi önem arz ediyor. PAKURD’çu Baran, İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar’a hitap ederek şunları söyledi: “Kürtler ve İsrail'in doğal müttefikler olduğunu söylediniz. Bu büyüklükteki bir krizde, biz Kürtler sizden sözlerinizin ciddiyetini gösterecek somut bir adım bekliyoruz. Beklediğimiz şey bu. Kürtler adına sizi selamlıyorum.”
Hiçbir milli meselede Türkiye’nin yanında konuşlanmayan DEM Parti olaya nasıl yaklaştı? DEM Parti Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Halep kimin toprağı, Halep kimin şehri? Türkiye Halep'i işgal mi etmek istiyor? Türkiye Suriye’yi işgal mi etmek istiyor?” dedi. Oysa İsrail’in işine gelecek bir durumda DEM’in koşa koşa destek beyanında bulunması gerekirdi. Yoksa Gülistan Koçyiğit de iyi biliyor Halep’in gerçek sahiplerinin tarih boyunca o topraklar için can verenler olduğunu...
Peki malum koro hangi pozisyonda?
Bir örnek:
Daha önce milli SİHA’lara “oyuncak” benzetmesi yapan, TCG Anadolu gemimiz aleyhinde konuşan, PKK elebaşı Öcalan için “Filozof” diyen gazeteci Merdan Yanardağ, “Halep Kalesi'ne Türk bayrağı çekilmiş. Hangi hukuka göre çekiliyor? Halep 12 bin kişilik bir cihatçı çete tarafından ele geçirilmiş durumda. Suriye ordusu bir karşı saldırı hazırlığı yapıyor. Emin olun çok kısa sürede oralardan söküp atacaklar. Yeniden İdlib'de sıkışacaklar, eğer teslim olmazlarsa İran ve Rusya’nın desteğiyle imha edilecekler” dedi.
Bunların hepsi ayrı bir referans.
Ayrıca burada savaştan kaçana “niye savaşmadın” deyip, savaşana “teröristsin” demek tutarsızlık.
Türkiye’deki Suriyeli muhacirlere kan kusup, haklarında her türlü iftirayı atıp, onların ana vatanına dönecekleri gelişmelere burun kıvırmak ayrı bir yanlış.
*
Bütün şer şebekelerinin karalar bağladığı son gelişmeler karşısında milletin genel hissiyatı sevinç ise, kurtarılan bölgelerdeki halkların genel tutumu coşku ise bu hissiyatın en azından binde birini bizler de paylaşamıyorsak fikrimizde bir maraza var demektir.
Hakkı hak bilip hakka tabi olabilmek, batılı batıl bilip batıldan sakınabilmek duasıyla..
Faruk Arslan / Haber 7
Yorumlar20