Sednaya Cezaevi’nden Boraltan Köprüsü’ne çıkan kanlı yol
- GİRİŞ12.12.2024 08:45
- GÜNCELLEME15.12.2024 10:35
Eylül ayında ajanslara düşen “Esed asker kaçaklarına ve basit suçlulara af çıkardı” şeklindeki uyduruk bilgiye en çok Türkiye’de itibar edildi.
“Savaş bitti artık gitsinler” argümanına yenisi eklenmişti.
CHP ve türevleri şu propagandayı yapıyordu: “Suriye’de af çıktı, mülteciler artık gitsin...”
CHP lideri Özgür Özel, Şam rejiminin düşmesinden bir gün önce –muhtemelen Esed’in kaçtığı saatlerde- dahi Suriye’de çıkarılan sözde aftan bahsediyordu..
Kendisi de bir göçmen çocuğu olan Özel, “Bir an önce Esad ile gerekli temaslar sağlanmalı. Esad’ın ilan ettiği genel aftan -Türkiye’dekiler zaten yararlanıyor- onlar bilgi sahibi yapılmalı. Çatışma ortamı durdurulmalı.” diyordu..
Ne affıydı bu?
Kimi kapsayacaktı?
Affa kimler dahildi, kimler değildi?
Af kararına uyulmayıp cezaevine atılsalar kim seslerini duyacak, kim seslerini duyuracaktı?
Vicdanın ve gerçeğin haykırışıydı bu sorular.
Cevap ise sessizlik kadar soğuk bir “yalan”dı..
“Hiç”ti..
Esed rejiminin “af çıkardığı” iddiasının nasıl koca bir yalan olduğu, 27 Kasım’da başlayıp 8 Aralık’ta rejimin devrilmesiyle neticelenen kıyam ile ortaya çıktı.
Muhalifler Halep, Hama, Humus, Dera gibi şehirleri ele geçirdikten sonra ilk iş cezaevlerinin kapılarını açmak oluyordu. Kadınlar, çocuklar sevinçle zindanlardan çıkıyordu..
Neredeydi bu af?
Yoktu.
Yalandı..
Şam’a girilince vehametin boyutu daha da korkunçlaştı.
Sednaya Cezaevi ile ilgili hakikatler gözler önüne serildi..
Cezaevi içlerine girildikçe buranın “mezbaha” mantığıyla işletildiği görüldü..
Zindan duvarlarına kazınmış tırnak izleri, orada yaşananların sadece bir başlangıcıydı. Balık istifi hücrelerin havasında ölümün acı kokusu asılıydı.. İşkence bölümleri.. Vahşice öldürülenlerin cesetleri.. Cezaevi güvenliğinin odasında kameralarda görülen fakat odaları bulunamayacak kadar saklı yerlerde tutulan mahkumların bulunduğu lanet bir ortam..
Her gün yeni bir vahşet ortaya çıkıyor ve belli ki daha çıkacak da..
E, hani af vardı?
Yoktu.
Yalandı..
*
Ya CHP ve türevlerine uyup Türkiye de Suriyeli muhacirleri Esed rejimine teslim etseydi ne olacaktı?
O mazlumların ahı idarecilerin yanına kâr kalır mıydı?
Kalmazdı.
Ama CHP’nin içi rahat ederdi.
Türkiye’ye sığınan mazlumları zalim eline teslim etmek onlarda genetiktir çünkü.
Dikkatli bakılırsa, her CHP’li kurmayın alnında yapışık bulunan “Boraltan” yazılı kara lekeyi herkes görecektir..
Yıl, 1945.
Stalin Rusya’sının zulmünden kaçan 146 Azerbaycan münevveri, hürriyet umuduyla Türkiye’ye iltica etti.
Sovyet yetkililer, Aras Nehri’ndeki hudud karakolunda tutulan Azerbaycan Türkleri’nin kendilerine teslim edilmesi gerektiği yönünde Ankara’ya baskı uyguladı.
Halk, 146 soydaşını bağrına basıp iade edilmemelerini istedi.
Fakat nafile..
Halktan kopuk tek partili rejim vatandaşını duymadı.
Dönemin Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün talimatıyla 146 soydaşımız Kızılordu’ya teslim edildi.
Aras Nehri’nin suları o gün, insanlığın en karanlık utançlarından birini tarihe kaydetti.
Azerbaycan Türkleri, Boraltan Köprüsü’nden sınırın öte yakasına geçtikleri anda Türkiye askerlerinin gözleri önünde kurşuna dizilerek şehit edildi.
O dönem askerlik görevini yapan çavuş Bekir Doğan’ın anlatımıyla, “Hepsini sıraya dizdiler makineli tüfekle taradılar. Mısır sapı gibi hepsi yere yığıldı...”
*
Türkiye’ye sığınan Azerbaycan Türkü kardeşlerimizi Boraltan Köprüsü’nde zalim Sovyet’e teslim edip kurşunlanmasına sebep olanlar..
Türkiye’ye sığınan Suriyeli kardeşlerimizi zalim Esed’e teslim edip yem edilmesini sağlayamadılar.
Tarihin acımasız tekrarı yaşanmadı..
Başkan Erdoğan’ın dirayetli duruşu ile kardeşlerimiz hem mezalimden korundu hem de topraklarının özgürleşmesine şahit oldu.
Suriye’nin bütün devrim şehitlerinin ruhları şad olsun.. Boraltan ihanetinde şehit düşen Azerbaycanlı münevverlerin mekanları cennet olsun.. Suriye’deki sevincin bir benzeri tez vakitte ‘Güney Azerbaycan’daki kardeşlerimize de nasip olsun.
Faruk Arslan / Haber 7
Yorumlar23