Yemin etsen çarpılmazsın ‘dayıoğlu’
- GİRİŞ22.01.2025 09:01
- GÜNCELLEME22.01.2025 09:22
Bolu tarihinin en büyük facialarından biri yaşandı. Yarıyıl tatilini kış turizmiyle değerlendiren 238 kişinin konakladığı Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Grand Kartal Otel, gece karanlığını yırtan alevlere teslim oldu. Can pazarının yaşandığı otelde ilk olarak 10 kişinin öldüğü saptandı. Daha sonra can kaybı sayısı 66’ya ve sonra 76’ya yükseldi.
Bu korkunç hadiseyle 76 ailenin yüreğine kor düştü. Kar tatili için gidilen yerde yanarak can vermek… Bu zor ve ağır imtihanda vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar temenni ediyoruz.. Onların matemi bütün Türkiye’nin matemi olmuştur.
Böylesi felaketlerde suçlu elbette kim olursa olsun üzerine gidilmelidir. İster bakanlık, ister belediye bürokratı, kimin ihmali, kusuru, kastı varsa burnundan fitil fitil getirilmeldir. İnsanın canının yandığı ve toprak olduğu yerde hesap muhakkak ağır ve süratli şekilde sorulmalıdır.
*
Bu tür vakalarda suçluya ilk olarak “yalan izi” takip edilerek ulaşılır.
Cayır cayır yanan otelden alevler hala yükselirken ilk yalan ne yazık ki Bolu Belediye Başkanı Tajnu Özcan’dan geldi.
Göğe yükselen dumanlara yalan da karıştı.
Tanju Özcan, tesiste yangın merdiveninin olup olmadığına dair soruya özetle şu tuhaf cevabı verdi:
“Yangın merdiveni var mı yok mu bilemiyorum. Ruhsatını biz vermediğimiz için bilgimiz yok. 1997 yılında Turizm Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış. Bölge Milli Parklar’a ait. Bizim yetki sınırımızın dışında…”
Bu sözler basit şekilde yalan. Fakat CHP’li Özcan yemin etse çarpılmaz.
1997 yılında verilen belgeyle turistik işletme devreye girmiş girmesine de..
Yaşanan hadise otelin turizm dışında kullanımı, mesela orada konaklama yerine hıyar satışı işlemi yapılmış olmasından değil ki.
Bir turizm işletmesinde korkunç bir yangın vakası yaşanmış.
Yangında gözler ilk nereye çevrilir?
Yangın yönetmeliğine.. Orayı denetleyen mekanizmaya..
Yani tamamen Bolu Belediyesi’ne.
İşte belediyeler bunun için vardır. Belediye başkanları da muhacir avcılığı, konser eğlenceleri veya mikrofon ebeliği için değil, bu tür şehrin hayati meselelerini suhuletle, ehillikle gidermek için seçilir.
Peki Bolu Belediyesi ne yapmış?
Hem 2021’de, hem 2024’te bu yanan oteli denetlemiş.
Sonra “yangın yeterlilik belgesi” düzenlemiş..
Bolu Belediyesi’ne göre Grand Kartal Oteli’nin yangın yönünden her şeyi tastamammış.
Bolu Belediyesi’nin son faaliyet raporunda da bu övünerek işlenmiş. Bolu Belediyesi’nin 2023 Faaliyet Raporu’nun 116’ıncı sayfasında şunlar yazılı:
“İlimiz dahilindeki konaklama tesisleri yangın güvenliği tarafından denetlemeler yapılmış olup, raporlar tanzim edilmiştir.”
Yani Turizm Bakanlığı yangın yeterlilik belgesi falan vermez. Bu işler belediyenin işidir.
Ama Tanju Özcan ne yapıyor? Yangın yeterlilik belgesi üzerinden değil, taa 30 yıl önce verilmiş “turizm ruhsatı” üzerinden Bakanlığı suçlamaya kalkıyor..
*
Özcan’ın tuhaflığı ve tutarsızlığı bununla sınırlı değil.
Alakasız bir konu üzerinden yangın faciasının mesuliyetini “yalan” ve “panikle” Bakanlığa yıkmaya kalkan Tanju Özcan’ın yönettiği Bolu Belediyesi’nin “yangın güvenliği açısından tesislerde denetleme yapan” birimi hangisi?
Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü.
Bu birim kime bağlı?
Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener’e.
Sedat Gülener kim?
Tanju Özcan’dan dinleyelim kim olduğunu:
“Sedat Gülener, benim dayımın oğlu.
Bu doğru.
Bunu bütün Bolu biliyor…”
Tanju Özcan’ın ifadesiyle öz dayısının oğlu olan Sedat Gülener..
Tanju Özcan belediye başkanı olduktan sonra oturduğu Belediye Başkan Yardımcılığı koltuğunda..
İtfaiye Müdürlüğü’nden sorumlu isim olarak yetkilendiriliyor..
Yani o “dayıoğlu”, o tesiste yapılan yangın yeterlilik denetiminin tam tepesinde yer alıyor…
Yani o “dayıoğlu”, küle dönüp 76 kişiye mezar olan Grand Kartal Otel’e “yangına karşı yeterli” raporu veren ekibin başında bulunuyor…
*
76 canın birkaç dakika içerisinde feci şekilde can verdiği bir ortamda böyle basit siyasi tartışmalar kesinlikle abes ve yersizdir.
Fakat o acıyı yaşayanlara, o acıyı yaşatanların kim olduğunun tespiti noktasında hakikat namına bu yalanlar kesinlikle çürütülmeli ve “paniğin” ve “yalanın” ana maksadı ortaya çıkarılmalıdır..
“Dayıoğlu” Tanju Özcan bu yangın faciasında sebepsiz yere siyasi gerilim çıkaracak “belediye-bakanlık” tartışmasının fitilini ateşlememiştir herhalde?
Kendisi avukat..
Kaotik durumlarda neyin suçluya yarayacağını iyi bilir.
Kısır kavgalar, suçlular lehine hedef şaşırtmaya yarar…
Buradaki yalan belki Tanju Özcan’ı çarpmaz..
Fakat suçu olan, ehil olmayan yetkilileri de kurtarmaz..
Canın yitirildiği yerde lafın ve kuru kavgaların hükmü olmaz.
Şeyh Edebali’nin öğüdü her kamu görevlisinin kulağına küpedir:
İnsan yaşamazsa..
İnsan canının değeri beş paralık olursa..
Devlet yaşamaz.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, belediye yaşasın; dayıoğlu.
Faruk Arslan / Haber 7
Yorumlar14