Cübbeli Ahmet Hoca’dan hangi duayı istemiştim?

  • GİRİŞ09.08.2009 16:25
  • GÜNCELLEME09.08.2009 16:25

Henüz kimsenin Cübbeli Ahmet’i tanımadığı, İstanbul’da bir grup cemaatin bildiği günlerdi.

Beykoz’daki Fetih mescidinin inşaatı sürüyor, hoca Anadolu ve Avrupa yakasında belirli günlerde vaazlar veriyordu. Hocayla tanışıklığım 1993’ün Berat kandilinde oldu.

İçerenköy’den bir grup genç üniversiteli arkadaşımız “Bugün kandil, akşama program yapma seni bir yere götüreceğiz” dediler. Kandil akşamı nereye gidilir? Elbette camiye, Üsküdar Ünalan’dayız. Camiye yaklaştıkça kalabalığın arttığı, cami etrafında satıcıların belirdiği bir yerdeyiz.

Ciddi bir cemaat var, ama “Bugün kandil, herkes namaza geliyor” diye düşünüyoruz. Ancak sokaktaki satıcılar arasında dikkat çeken 1993’ün şartlarında oldukça dikkat çeken video ve kaset satıcılarıydı.

Cübbeli Ahmet’in vaaz kasetleri, Video kasetleriydi bunlar. Yanında kitaplar, Kur’anı Kerim var. İşte benim Cübbeli Ahmet ismiyle ilk tanıştığım yer 1993’ün Üsküdarıdır. Yatsı namazı için camiye geçiyoruz, camide adeta yer bulmak zor. Yukarıda bir yer bulup namazımızı eda ediyoruz, namazdan sonra da sohbet olacağı için bekliyoruz. Ahmet Ünlü Hoca nihayet kürsüye çıkıyor ve hamdeleden sonra sohbetine başlıyor.

Ancak garip bir şey var ki, Ahmet Hoca vaazını videoya çektiriyor, ses kaydını aldırıyor. Yani kendi cemaati için oldukça yadsınacak bir durum var ortada. Nitekim sonradan öğreniyoruz, Hoca’nın bu tutumunun cemaatte eleştiriye tabi tutulduğunu. Ama hoca ısrarla bu eleştirilere kulak tıkıyormuş ve bu kayıtları yaptırıp insanlara ulaştırıyormuş.

***

Peki, başında sarığı, üzerinde cübbesi ve uzun sakalıyla sohbet eden bu hocadan o gece ne istenir? Sohbet bitimi herkes sorular soruyor, cevabını alıyordu. Soruların tümü dini hayata aitti.

Orada bizim gibi ÖSS sınavına hazırlanan kaç talebe vardı bilmiyorum, çünkü genç yaşta gördüğüm ne kadar insan varsa hemen hepsinin başında sarık, üstünde cübbe ve seyrek de olsa sakalı vardı. Belli ki bunlarda cemaatin medresesinde eğitim alıyorlardı. O halde bizim kalkıp da “devlet okulunu kazanmak için dua istememiz” nasıl karşılanırdı?

Bu duygumu yadırgamayın, daha bir hafta önce Üniversite sınavına hazırlanırken okul çıkışında yanıma cübbeli, sakallı bir adam yanaşmış, “Bırakın bu dünyanın okullarını, gelin bizim medreseye” diye davete bulunmuştu.
Şaşırmamıştım ama, “sağol, ben üniversite okuyacağım” diye cevap vermiştim…

İşte bir hafta sonra, beni “medreseye” davet eden o insanın hocasının önündeyiz, acaba o nasıl bir davette bulunacak diye merak ediyorum.

Kim ne derse desin, Ahmet Hoca’nın modernist tavrı, olgun tavrı beni etkilemişti. Ondan aldığımız cesaretle cebimden bir kağıt çıkartıp, “Hocam, haftaya ÖSS sınavına gireceğiz, bize de dua edermisiniz?” diye bir talepte bulundum. Kağıt elden ele gidiyordu, onu görüyordum, en sonunda kürsünün yanındaki yardımcısına geldi kağıdımız, ondanda Ahmet Hoca’nın önüne.  Merakla bekliyoruz, acaba “devlet okulunu kazanmamız için bize dua edecek mi?”  Hoca nihayet bizim kağıdımız aldı, önce sessizce okudu sonra da, “Aramızda Üniversite sınavına girecek öğrenci arkadaşlarımız varmış, onlarda hayır dua istiyorlar, onlara da dualarımızı eksik etmiyoruz, Allah başarı nasip etsin” demez mi?

O gün, Ahmet Hoca ile ilgili kanaatim şekillenmişti.

***

Geçtiğimiz gün Fatih Altaylı, Ahmet Hoca’yı konuk alıp, gündemi sarsınca “Artık ne Zekeriya Beyaz, ne Yaşar Nuri, ne şu ne bu millete keyif verir, Ahmet Hoca sempatiktir bilgisi ve ilmiyle herkesin ilgisini üzerine toplar” demiştim.

Gece 3’lere kadar süren program beni yanıltmadı. İnternete düşen yorumların çoğunu okudum, bir kaçı dışında hemen hepsi “Ahmet Hoca hakkında yanıltılmışız, bu nasıl bir ilimdir” diyordu. Zihinlerdeki “ham softa, yobaz, cahil, hayattan kopuk” din adamı profilini yıktı geçti resmen. Altaylı bile, “Sizi tanımadan önce ben de çekiniyordum sizden. Ama tanıdıkça gördümki sizde bizim gibisiniz, şakalaşıyor, rahat davranıyorsunuz” dedi.

Şimdi bu millet, ne İsmail Nacar’ı dinler, ne Yaşar Nuri'yi, ne Zekeriya Beyaz'ı…

Kafasındaki “tutucu” imajını da yıktığı için Cübbeli Ahmet’in sohbetine gidenlerin sayısında artış olacaktır…

Ama Hoca için bu sorun değil, bakın www.cübbeliahmethoca.tv  diye site kurmuş, fotoğraflarını yayınlamış, vaaz ve sohbetlerini video olarak bile izleyebiliyorsunuz. Haftalık sohbetlerini internet tvsinden canlı bile izleme şansınız var. Buyurun, modern hayatın en cafcaflı ortamında bile Ahmet Hoca’nın yeri var.

Ayet, hadis kültürü, İslam tarihi, dünya tarihi bilgisi, dinler tarihi, mezhepler tarihi, siyasi tarih şaşırtıcı… Peki Ahmet Hoca’nın tahsili nedir? Hangi ilahiyatı bitirmiş? Ünvanı var mı? Gördüğüm kadarıyla ilahiyat mezunu değil, tek ünvanı var, “cübbeli”… Onu’da çocukken alıyor, iki Ahmet olunca birbiriyle karıştırılmasın diye buna “Cübbeli Ahmet” diyor hocası. Öyle kalıyor bu sıfat…

Bizim ilahiyat mezunu hocalar nerde?

***

O gün ekranda “hayatı haramlar zincirine sokan” bir Hoca değil, “Haramın hudutlarını” anlatan bir hoca görmek sevindiriciydi. Hayata dair bilgi ve kültürünün olmasıysa ne ala…

O halde Ahmet Hoca’yı sadece magazin malzemesi görmek biraz haksızlık olmuyor mu?


Fatih BAYHAN / Haber 7
bayhanfatih@mynet.com

Yorumlar54

  • burak öztürk 15 yıl önce Şikayet Et
    !. 1.000.000 hadis ezberleyen bi kere sahabi değildir. hanbeli mezhebinin imamı ahmed bin hanbeldir!!!.......
    Cevapla
  • burak öztürk 15 yıl önce Şikayet Et
    !. cübbeli hoca kadar ilmin varsa konuşun yoksa susun....
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Yusuf Osmanoğlu 15 yıl önce Şikayet Et
    Cübbeli Hoca Hadis inkar etmiyor. Cübbeli Hocayı dikkatli takip edin.Anlattığı konuların hepsi ilmi ...kafadan konuşmaz cübbeli hoca.Allah kendisinden razı olsun.
    Cevapla
  • gokturk genc 15 yıl önce Şikayet Et
    Cübbeli neden inkar ediyor.. Çok açık hadisler var kabul etmiyor. bende cübbelinin neden peygamberimizin hadiselerini kabul etmediğini anlayamıyorum.
    Cevapla
  • aysen kaya 15 yıl önce Şikayet Et
    miladi 1980li yıllar. Ali Haydar Efendi Hazretleri, bir sözünde Mehdi'nin zuhur tarihi olarak Hicri 1400 yani miladi 1980'li yıllara işaret etmiştir. Merhum Hasan Burkay Hocaefendi'den nakledilen: "Ali Haydar Efendi Hz.lerinin Mehdi as.'a selamını ve biatının iletilmesini istediğine dair muhtelif rivayetler vakidir. Dervişanından duyduk. Yine Efendi Baba k.s.'dan okuyan büyük alimlerden merhum Hasan Burkay Hocaefendi'nin bir vekili Efendi Baba'nın Mehdi'nin zuhur tarihi olarak 80'li yılların başlarını işaret ettiğini nakletti.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat