Fransa Sosyal Medyayı nasıl susturuyor?
- GİRİŞ28.09.2020 14:20
- GÜNCELLEME30.09.2020 08:19
Bütün dünya medyasına bakarsanız Türkiye’de tüm medya hükümetin elinde ve Sosyal Medyada en ufak eleştiri yazan tutuklanıyor. Ancak gerçek öyle mi? Fransa’dan örnek alsak, Sosyal Medya nasıl susturulur öğreniriz.
İlk önce şunu görmek gerekiyor. Sanırım Türkiye kadar yabancı medyanın olduğu başka hiçbir ülke yok. Ne kadar yabancı basın varsa Türkçe yayın yapıyor. Fransa’da Rus Sputnik, RT, Katarlı AJ+ dışında başka hiçbir muhalif basın yok. Zaten Macron da RT muhabirini artık Elysee sarayına almıyor.
Öte yandan sosyal medyaya için de mayıs ayında çıkartılan bir yasa tüm sorumluluğu sosyal medya platformlarına verdi. Her ne kadar yasanın bir bölümü Anayasa Mahkemesinden dönse de sonuçta hükümetin yürürlüğe sokmak istediği ağır yasalar var.
Hatta yasanın geri dönmesinden sonra Macron çare olarak bu yeni kuralların Avrupa Birliği nezdinde yürürlüğe girmesini istiyor. Bunun nedeni ise AB’nin yasaları Fransız yasalarından üstün olması. Böylece Anayasa mahkemesi iptal edemeyecek.
Bu yasa neyi öngörüyor
Yasanın içeriğine fazla girmeyeceğim. Sadece şunu söyleyebilirim. Şu anda yürürlükte olan yasada “Nefret, özel hayatı delen ve tehdit” gibi paylaşımlar, sosyal medya kullanıcıları tarafından bildirildiğinde 24 saat içinde kaldırılmasını öngörüyor. En azından platformlar tarafından incelenmesi gerek. Asıl işin püf noktası burada başlıyor. Platformlar 24 saat içinde incelemez ve cevap vermez ise ağır yaptırımlar var. Ancak o kadar kısa zamanda yüzbinlerce bildirimleri incelemek imkânsız. Haliyle sosyal medya platformları incelemeden kaldırıyor. Bu da sansürü getiriyor.
Bunun bir ötesi ise “terörle mücadele ve terörü öven hesapların” 4 saat içinde kaldırılması. Bu paylaşımlar mahkeme kararı olmadan güvenlik güçleri tarafından bildirilmesi durumunda kaldırılmak zorunda. Anayasa mahkemesi de hakimlerin kararı olmadan kaldıramaz diyor. Macron ise bu yasayı AB’de ortak bir şekilde çıkarmak istiyor.
Yani anlayacağınız onlara gelince teröristleri övmek suç biz de serbest olmalı. Yanlış anlaşılmasın terörist derken PKK dan bahsetmiyoruz çünkü onlar için PKK Fransa’ya saldırmadıkça terörist değil.
Müslümanlara hakaretler serbest ve devlet korumasında
Biliyorsunuz birkaç yıl önce Fransa’da terör eylemleri oldu. Biz de yaşananlar kadar olmasa da insanlar hayatını kaybetti. Buna rağmen bizden daha ağır yasalar çıkardılar.
En önemli saldırı Charlie Hebdo’ya olmuştu. O gazetede çalışan Arap asıllı Zineb El Rhazaoui o günden sonra devlet korumasına alındı. Fransız medyasının en önemli uzmanı haline geldi. Nasıl biri olduğunu anlamak için şu yazdıklarına bakmak yeterli: “Yaşasın Fransa, İslam’a ölüm, Allah yok!”.
Sabah akşam bu tür cümleler kuruyor. Bir ara Fransızlar biz Müslümanlara, İslam’a karşı değiliz, aşırı dincilere, teröristlere, islamistlere, siyasal İslamcılara karşıyız” diyerek kin kusuyordu. Ancak bu kadın gibiler doğrudan İslam’ı ve Müslümanları hedef alıyor.
Haliyle bildiğiniz yöntem devreye giriyor: tehdit edildim, mahvoldum, hakarete uğradım. Hatta söz de hakaret edenlere dava açmak için yardım kampanyası başlattı. Burası çok önemli, not alın. Sözde kendine hakaret edenlere dava açmak için halktan para istedi ve bayağı para topladı.
Zamanla bu kadının yüzü de değişti. İşi magazine vurmak istemiyorum ancak olayı anlamak için önemli. Yani bildiğiniz estetik ameliyat oldu.
Bu kadını bir yere bırakalım diğerine geçelim. Diğer kadının adı da Zohra Bitan. Aynı şekilde hiçbir kültürel ya da entelektüel birikimi olmamasına rağmen medyanın gözdesi oldu. Zineb gibi Müslümanlara ağır hakaretler etti.
İkisinin de ortak noktası Müslümanları terörist, başörtülü kadınları köle, erkeğe boyun eğen zavallılar olarak görmeleri. Türkiye düşmanlığı, İslam’ın yasaklanması gibi konular ile popülerliğini devam ettiriyorlar.
Devran dönüyor
Ancak şu anda Fransa’da öyle bir şey oldu ki yer yerinden oynuyor. Brezilya dizisi gibi insanlar şimdi bu olayı izliyor. Baraka City adlı insani yardım kuruluş derneği kurucusu İdriss Sihamedi önce Zohra sonra Zineb hakkında inanılmaz belgeler yayınladı.
Örneğin Zohra her televizyona çıktığında Müslümanlara ayaktakımı, pislik olarak tanımlıyor ve Fransız banliyölerinde olan her olayı İslam’a bağlıyordu. Bundan da anne ve babaların sorumlu olduğunu iddia ediyordu. Ancak Sİhamedi, Müge Anlı’nın programında yaşanmayacak heyecanı Fransızlara yaşatmaya başladı. Zohra’nin Omar ve Maxime adında iki oğlunun sabıkalı olduğu ortaya çıktı. Öte yandan ailenin lüks bir evi olmasına rağmen Sosyal yardımlı evde kaldıkları tespit edildi.
Daha birçok konu var ancak o günden beri sosyal medyada yazmıyor ve televizyona çıkmaz oldu.
Faizsiz bankanın başında İslam düşmanı
Şimdi gelelim asıl meseleye. Yukarıda bahsettiğim gibi Zineb param yok diye halktan para toplamış idi. Ancak kocasının Arabistan’da Rothschildlere ait faizsiz bankada çalıştığı ortaya çıktı. Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri’nde oturdukları ve Fas’da 400 bin Euro değerinde villaları olması bomba etkisi yarattı.
Türkiye’den bakınca ne var bunda gibi düşünülebilir ama siz param yok, pulum yok deyip 45 000 Euro yardım toplayıp aslında zengin olduğun ortaya çıkarsa bu bir skandaldır.
Sen sabah akşam İslam’ın ne kadar kötü olduğunu anlatırken İslam’ın faizsiz bankacılıktan zengin olursanız bu kabul edilemezdir.
İslam ülkelerinin ne kadar kötü olduğunu ballandıra ballandıra anlatırken oralardan villalar almak ikiyüzlülüktür.
Bakan devreye giriyor
İşte böyle bir ortanda İdriss’in yayınladığı belgeler Twitteri sallarken, Fransa içişleri bakanı “Tüm desteğimi sosyal medyada hedef gösterilen ve aşırı şiddet ile tehdit edilen @ZinebElRhazoui ve ailesine iletmek istiyorum” diye yazdı.
Ardından Twitter, İdriss’in yazdığı Twittleri silerek Fransa yasalarına aykırı olduğunu belirtti. Halbuki hiçbir şey yasalara aykırı değildi.
Olay şimdi mahkemeye gidecek.
Bu arada ek bilgi olarak vereyim. Twitterde @yeftale adlı Türk kullanıcı, Fransızca Uygurlara yapılan zulmü gösteren bir video yayınladı. Ancak aynı şekilde Twitterden gelen bir mail ile şoka uğradı. O mailde paylaştığı videonun Fransa yasalarına aykırı olduğu yazıyordu. Halbuki konu Fransa bile değildi.
https://twitter.com/yeftale/status/1289517908578537473?s=20
Demem o ki Fransa şeffaflıktan falan söz ediyor ama hiçbir zaman içişleri bakanı çıkıp “sosyal medyada provokasyon yapan şu kadar kişiyi tutukladık falan” demez. Sadece gerekeni yapar kimsenin ruhu duymaz.
Biz de ise “rapor verir gibi” ne var ne yok açıklıyoruz. Sonra da diktatör ülke oluyoruz.
Yorumlar2