Skandala bak: İmamdan insan hakları dersi!
- GİRİŞ25.12.2023 09:14
- GÜNCELLEME25.12.2023 09:14
Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı bu yılbaşında bir proje başlatıyor.
İsmi kısaca ÇEDES. Yani "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum".
Proje CHP medyasının bir süredir hedefinde.
Cumhuriyet gazetesi hemen her gün bir "haber" yayınlıyor.
Geçen gün şöyle bir başlık kullandılar: İmamdan insan hakları dersi!
Vay canına! Skandala bak! Üstelik bazı imamlar, sunum yaparken takke de takıyorlarmış! Vay vay vay. Cürete bak!
Malum koro projeye hücum edince, neymiş bu ÇEDES, ne yapmışlar diye şöyle bir baktım; şaştım kaldım.
Öğretmenler, değerler eğitimi adıyla yardımseverlik, merhamet, edep, saygı, nezaket, sorumluluk dersi vermiş. Yetmemiş çocuklarla çevre temizliği yapmışlar, tarihî alanları ve müzeleri ziyaret etmişler, depremzedeler için yardım toplamışlar, kitap bağışlamışlar, sosyal market kurmuşlar, sokak hayvanlarına yem vermişler, Çanakkale Şehitliğine gitmişler, huzurevi ziyareti yapıp yaşlıların elini öpmüşler, fidan dikmişler, tekerlekli sandalye almışlar, atık projesi yapmışlar, Ahiliğin kurallarını çerçeveletip esnafa dağıtmışlar...
Sayamayacağım böyle birçok acayip "suçlara" karışmışlar! Bazı derslere de devletin din görevlileri katılmış "suça(!)" ortak olmuşlar. Ne desem bilemedim...
Öğrencilerin faaliyetlere katılımında gönüllülük ve veli muvafakati esasmış. Neyse ki "bilinçli aileler"e kaçış kapısı bırakılmış!
Neyse... Bu kadar taşlama yeter. O haberleri yapanlara iki çift lafım var: Yukarıdakilerden rahatsızlık boyutuna geldiyseniz bir hekime görünün!
NTV o haberi niye yaptı?
KKTC'deki gizli siyonist yayılmacılığına dikkat çektiğimiz manşetlerimiz Ada üzerinde planlar yapanları, projeler kuranları panikletti.
NTV'nin KKTC temsilcisi Selim Sayarı, İskele bölgesinde büyük inşaatlarıyla bilinen Yahudi müteahhit Şimon Aykut'a mikrofon uzattı.
Haber tam beş buçuk dakika uzunluğundaydı. Bu, bir televizyon haberi için uzun bir süre.
Müteahhit Aykut haberde 'üzüntüsünü' dile getiriyor, "Türklük ve Atatürkçülük" sosuyla kendini savunuyordu.
NTV'nin yayınlarında -büyük ölçüde- tarafsız olduğunu biliriz. Ne var ki burada aynı şeyi sergilediğini söyleyemeyeceğim. Aksi olsaydı kanal ülke yönetimine, iddiaları soru önergesiyle Meclis gündemine taşıyan Kıbrıs Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Yasemin Öztürk'e, muhtarlara, köylülere de yer verirdi. Ama yapmadı. Öyleyse NTV o haberi neden yaptı? Niye avukatlığa soyundu?..
Aboneden başka çıkış yok
Dünyanın en uzun soluklu dergilerinden National Geographic, 135 yıl sonra bu ay raflara veda ediyor.
Bir zamanlar 12 milyon aboneye ulaşan ünlü doğa, bilim ve fotoğraf dergisi, artık satış noktalarında dağıtılmayacak. Sadece abonelere basılıp gönderilecek. Böylece basım ve dağıtım masraflarından kurtulacak. Hâlen 1,7 milyon civarında abonesi bulunan dergi, telifli çalışanlar ve konuk yazarlarla gemiyi yürütecek.
Baskı çok masraflı bir iş. İçeriği, kâğıdı, basımı, boyası... Bir de dağıtımı cabası. Abonelik ise bir çıkış kapısı.
National Geographic'in kararı, yazılı basının mecburi istikameti. Sadece basın değil yayınevleri de bir yol arıyor. Geçen bir yayıncı arkadaştan dinledim. Yeni bir model bulmuşlar, yayınevleri dağıtımcı şirkete kitapların dijital hâlini veriyormuş, şirket siparişe göre şipşak baskı yapıp gönderiyormuş.
Profesyonel yandaş
Seçim yenilgisinden sonra CHP ve medyası birbirine girmişti.
CHP, Halktv ile sözleşmelerinin feshedildiğini duyurmuştu. Kanalın sahibi Cafer Mahiroğlu, kararın altında imzası bulunan devrin CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem'e "Karanlık, nereden geldiği belli olmayan, çocukluk evresini geçirememiş ergen" diye yüklenmişti. Halktv de anlaşmanın "grup toplantılarının, grup başkan vekillerinin, parti sözcüsünün konuşmasının canlı yayınlanması"nı içerdiğini duyurmuştu.
Eren Erdem geçen gün "Halktv'nin aylık 2 milyon liralık ödeneğini kestim ve partimi 5 ayda 10 milyon lira kâra geçirdim. Hepsi defterlerde kayıtlı" diye açıklama yaptı.
CHP, Halktv'ye ayda 2 milyon lira 'ateşliyormuş'... Yani çalışanın maaşını bir nevi parti ödüyormuş. Ama sorsan kendileri bağımsızlık ve tarafsızlık abidesi... Profesyonel yandaşlık böyle bir şey!
Fatih Selek / Türkiye Gazetesi
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol