Dizilerdeki başörtülüler: Meğer reytingi varmış!
- GİRİŞ01.01.2024 08:45
- GÜNCELLEME01.01.2024 08:45
İlk tartışmayı 2011 yılında Hürriyet'te Tuna Kiremitçi başlatmış "Söyleyina dostlar: Kadınlarımızın yarısı başörtülüyse niye dizilerde hiç başörtülü esas kız yok?" diye bir yazı yazmıştı.
Başörtülü yazarlardan Esra Elönü "Reytingimiz yok be abi!" şikâyetinde bulununca çarşı karışmış, sağlı sollu birçok yazar mevzuya dalmıştı.
Ertuğrul Özkök, "Dizilerde kocasını aldatan türbanlı kadın da seyretmeye hazır mısınız? Dizilerde kötü, cinayet işleyen, hırsızlık yapan, arkadaşına kazık atan, gelinini arkadan bıçaklayan türbanlı kadın da seyretmeye hazır mısınız?" diye yazmış, bu yüzden tepki çekmişti. Mahallenin ağır abileri yazıyı "pişkince" bulmuş, "Önce kendinize bakın. Hürriyet’te niçin türbanlı bir yazar yok?" diye atarlanmıştı.
Sonrasında dizilerde büyük bir "başörtülü açılımı" başladı. O güne kadar ekranın kıyısından köşesinden geçmeyen başörtülüler, dizi ve filmlerde başrol oyuncusu olarak arz-ı endam etti.
"Huzur Sokağı" ile başlayan açılım, furyaya dönüştü. Sayamayacağım kadar çok yapımda başörtülüler bir şekilde gösterildi.
Kızılcık Şerbeti, Kızıl Goncalar, Ömer, Baba, Bir Başkadır, Türkan Hanım'ın Konağı, Bizim Hikâye, Diğer Yarım, Yılbaşı Gecesi, Kırmızı Oda...
Bazı sahneleri tartışmaya yol açtı. Bilhassa da "kızıl" olanlar büyük gürültü kopardı. RTÜK, ağır cezalar kesti.
Fox'ta yeni başlayan "Kızıl Goncalar" için 30 binin üzerinde şikâyet gitti. Kanala, yüzde 3 idari para 2 kez de program durdurma cezası verildi. Esasında ceza, dizide eleştirilen/anlatılan birtakım şeylerin de gerçek hayattaki dışa vurumu gibi oldu.
Hikâyede 'ne alaka' dedirten abukluklar, tarikat-cemaat diyaloglarını yansıtmada fazlaca "acemilikler" var. Ama yine de dizi, şikâyet yağmuruna tutulacak evsafta mıydı? Bence değil.
Ceza, bir cemaat mensubunun tereyağı sahtekârlığı sahnesinden dolayı kesiliyor. Oysa "hilekârlık" yapan kişi, oyunu ifşa olunca ilerleyen sahnelerde sakalı kesilip uzaklaştırılarak "cezalandırılıyor".
28 Şubatçı bir babanın yetiştirdiği esas oğlan, hastası olarak muayenehanesine getirilen şeyhin oğluyla konuşurken kendi gerçekleriyle, sevgisizliğiyle yüzleyip "dumur"a uğruyor. Yani yapımcı sağlı sollu vuruyor. Her kesime hoşa gidecek veya gitmeyecek mesaj veriliyor. Mesela 'katı kuralları bulunan cemaatten' kaçıp imam hatiple özgürleşen öğretmen tiplemesiyle iktidara selektör yapıyor.
Hasılı... Kimi çevrelerden "başörtüsü sizin oyuncağınız değil" itirazları gelse de görünen o ki yapımcılar, muhafazakâr-seküler, dindar-laikçi çatışmasından iyi reyting devşirileceğini keşfetti. Esra Elönü'nün yıllar önce serzenişte bulunduğu gibi, reytingi yok değilmiş yani!
Tabii dizilerde başörtülüye yüklenen imaj tartışılır. "Huzur Sokağı"nın çıktığı "Kızılcık Şerbeti Caddesi!.." Başörtülü yazarlar, "Böyle yansıtılacağına hiç olmasa daha iyiydi" diyor mudur bilmiyorum.
Ama toplum da dönüştü, diziler de... Ve dönüşüm doktora tezlerine konu olacak cinsten.
2023 üzerine...
Felaket bir yıldı. Deprem, sel, seçim ve savaşlarla boğuştuk. Çok üzüldük, tartıştık, gerildik.
Her sene medya almanağı hazırlıyordum. Bu sene es geçiyorum. Ama...
-En çok gazeteci öldürülen yıl olmasını,
-Malum medyanın, seçimde CHP'nin kurşun askerine dönüşmesini...
-Partili gazetecilerin Meral Akşener'i hakaretlerle masaya oturtmasını...
-Depremde ülkenin yedide biri yıkılmışken yapılanları, yazılanları, yalanları...
Unutmayacağız...
Süper manşet
Riyad'daki 'süper kupa' rezaleti Türk spor tarihine kara bir leke olarak geçti. Skandala sebep olanlar şimdilik suskun. Herkes meseleyi meşrebine göre değerlendirse de kimisi Atatürk istismarıyla "birlik ruhu" safsatasıyla üste çıkmaya çalışsa da ortada bir gerçek var: Koca bir millet aldatıldı! Skandalı en iyi nasıl kim anlatacak diye bekliyordum. Süper manşet Akşam'dan geldi. Gazetenin manşeti, ağa-kahya hikâyesini bilenler için acayip anlamlıydı: "Biz bu krizi niye yedik!"
Türkiye gazetesi
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol