Suriye'de asıl mücadele şimdi başlıyor

  • GİRİŞ09.12.2024 08:06
  • GÜNCELLEME09.12.2024 08:06

Suriye'de "Esadlar" devri bitti. Ülkede 61 yıl sonra yeni bir sayfa açılıyor. Fi tarihinde bir dergide eski bir bürokratla röportajı okumuştum. Sonra aradım taradım o yayını bulamadım.

Hafızamda şöyle kaldı: Baba Hafız Esad 1970'te darbe ile iktidarı ele alınca, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'e istihbarat notu gelir. Notta Esad için "Bize yakın" denilir. Ama esasında hiç de öyle değildir.

Nüfusun yüzde 10'unu temsil edip, yüzde 90'ına kök söktüren Hafız Esad, arkasında kanlı bir geçmiş bıraktı. Yerine gelen oğlu, onu aratmadı. İktidarda kalma uğruna ülkeyi kan gölüne çevirdiler. Kendi vatandaşlarını kimyasal silahlarla katlettiler. Türkiye'nin baş düşmanı PKK'yı Bekaa Vadisi’nde besleyip hamilik yaptılar. Demirel, 'bizden' denilen Esad'a 1993'te yaptığı Şam ziyaretinde rest çekti. Öcalan'ı barındırmayın dedi. Baba Esad inkâr edince de çıkarıp terör elebaşının telefon numarası ve adresi yazan not kâğıdını uzattı. İstihbaratımız adım adım takip ediyor, her şeyi biliyoruz mesajı verdi. (Eski Devlet Bakanı Cavit Çağlar'ın tarihî ziyaretin detaylarını da anlattığı yakın dönemde çıkan kitabını öneririm.)

Sonra Demirel'in, baba Esad'a o ziyarette darbe yapmaya çalıştığı ama eski savunma bakanı Mustafa Tlas'ın buna yanaşmadığı ortaya çıktı. Bunu da Fehmi Koru 2012'de "Taha Kıvanç" mahlasıyla Star gazetesinde yazdı. İddiayı birincil kaynaktan aktardı.

Esad'a yakın en yakın Sünni ailelerden birine mensup olan Tlas'ın itiraz gerekçesi şuydu: Türkiye devletinin bazı birimlerinin iş birliği yaptığı örgütlerden Tlas’ın hoşlanmaması! Yani bizimkiler yanlış yapmasaydı Esad'ın fişi çekilecekti.

2011 sonrası yaşananlar ise malum. Oğul Esad, demokratik düzleme çekilmek istendiyse de ikna olmadı. Ahmet Davutoğlu "10 yılda 62 kez Suriye'yi ziyaret ettiğini" söyledi. Düşünün ısrarı...

İç savaş başladı. 14 günde çöker diye bakılan rejim, 14 yıl dayandı. İran ve Rusya, katliam ortaklığı yaparak kanlı rejimi ayakta tuttu. ABD madik attı. DEAŞ diye bir melanet palazlandırıldı. Fransızların bu örgüte tüneller inşa ettiği belirlendi.

Hasılı kabak başımıza patladı. Milyonlar ülkemize doldu. Türkiye bu süreçte içte ve dışta çok büyük ihanetler gördü. Tampon bölge projesi müttefiklerden kabul edilmeyen Türkiye, kendi göbeğini kendi kesti.

Bugün muhaliflerin 11 günde Şam'ı almaları, Türkiye'nin güçlenmesinin, konjonktürel fırsatları değerlendirmesinin ve elbette bir sabrın sonucu.

Geçiş süreci nasıl sağlanacak, sistem nasıl kurulacak, asayiş ve huzur nasıl temin edilecek, Suriyelilerin evine dönüşü salimen nasıl gerçekleşecek ve en önemlisi YPG meselesi nasıl halledilecek? Cevapsız birçok soru var.

Asıl mücadele şimdi başlıyor. Esad'ın gitmesi önemliydi. Huzuru sağlamak, bunu kalıcı hâle getirmek ve 'kontrolü elde tutmak' daha hayati. Ki 'bizden saydığımız' göbeği başka yere bağlı insanlar, çıkıp yine başımıza bela olmasın!

Kim bu muhalifler?
 

Esad'ı deviren muhalifler kimlerden oluşuyordu? Bizim kamuoyunda "Hey'etü Tahriri Şam (HTŞ)"  ve "Suriye Milli Ordusu"ndan başkası bilinmiyordu. Bu yüzden bütün tartışma HTŞ üzerinden yürüdü. Bu grup, El-Kaide'nin devamı niteliğindeydi. Yeni Şafak'ta bu minvalde muhalifleri tanıtan önemli bir yazı çıktı. Gördük ki Esad'ı deviren muhalifler birçok gruptan oluşuyordu. Hey'etü Tahriri Şam, Suriye Millî Ordusu, Ahrar'uş-Şam Hareketi, Halk Tugayı, Ehl-i Sünnet Cephesi, Türkistan İslami Partisi, Suriye Kurtuluş Cephesi, İdlib Özgür Ordusu... Bir sürü grup... İşte Suriyeliler... Ama anlatılamadı.
 

Bunlar kimin medyası?

Batı medyasında Şam'a yürüyen muhalifler için 'Türkiye destekli gruplar', 'isyancılar', 'İslamcılar', 'cihatçı milisler', 'muhalif savaşçılar' gibi tanımlamalar kullanıldı. Türkiye'deki İrancı ve Rusçu yayın organları ile CHP medyası ise muhaliflerin yürüyüşünü HTŞ üzerinden değersizleştirmeye çalıştı. Yabancı medya muhaliflerin gücünü Türkiye'den aldığını yazarken ve tabiatıyla propagandamızı yaparken, bunlar "Arkalarında ABD ve İsrail var" diyerek kulp taktı. The Washington Post analistleri HTŞ için "Ne El-Kaide ne de demokratik bir örgüt" diyerek ortadan verdi. CNN International'ın HTŞ lideriyle yaptığı röportaj için Cumhuriyet gazetesi "Teröristbaşını CNN'e çıkardılar" yazdı. Aynı gazete PYD liderinin "HTŞ hakkında iyimserim. Uzlaşmacılar" açıklamasını "Salih Müslim'den cihatçı örgüte güzellemeler" diye verdi. Dünyada gerçeklerden bu kadar kopmuş, sözde demokrat, aydın ama hakikatte mezhepçi ve ideolojik taassupla örülmüş başka bir medya yok!

Salyangoz basını!

Suriye'de devrim olmuş. Dünya yıkılıyor. Ciddi yayın organlarının hepsinin manşetinde Suriye var. Sözcü ise İmamoğlu'nu çekmiş. Suriye'yi ise bit gibi vermişler. Salyangoz gibiler. Kıyamet kopsa kendi küçük dünyalarından çıkamıyorlar.
 

Bağımlı bağımsız

Panama belgeleri 2016'da dünyayı sarsmıştı. 50 ülkeden 140 politikacının adı geçen belgeler, 107 farklı medya kuruluşundan 400 gazetecinin ortak çalışmasıyla deşifre edilmişti. Bağımsız gazetecilik platformunun ABD devletince fonlandığı ortaya çıktı. Fıkra bu kadar!

Türkiye gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat