'Söz'de Milliyetçi
- GİRİŞ23.05.2023 09:10
- GÜNCELLEME23.05.2023 09:11
Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan koltuğunu yanına alıp, önündeki masaya vurarak “bur-da-yım” dedi…
Halbuki açıktan kendisine “Neredesin?” diye sorulduğunu da duymadık.
14 Mayıs sonrasında, parti içinde ‘koltuğu bırak’ deme potansiyeli taşıyanlara bir mesaj olarak yorumlandı.
Çünkü CHP’de genel başkanlık koltuğunda oturan birinin birinci amacı koltuğunu bırakmamaktır.
Kemal Kılıçdaroğlu, bu sıralar milliyetçi söylemin dibine vuruyor…
CHP, kampanyanın bu fazını şekillendirirken kurguyu sakat bir noktaya oturtmuş gibi duruyor.
İlk turdaki oylar ikinci turda da geçerli olacakmış gibi hareket ediyor…
Kampanyayı yönetenler, sadece Sinan Oğan’a oy verenlerin sandığa gideceğini sanıyor olabilirler…
Böyle düşünülmüyorsa; (ki öyle ümit ederim) ilk turda Güneydoğu’dan aldığı ciddi destek çantada keklik gibi görülüyor olabilir…
Benim en güçlü bulduğum ihtimal ise; Kemal Kılıçdaroğlu, seçimi kazanamayacağını biliyor ve buna göre hareket ediyor.
Amacı ise; ikinci turda ilk tura göre daha az fark yiyerek CHP genel başkanlık koltuğunu muhafaza etmek…
Hangi sebeple olursa olsun, yıllarca uyguladığı politikalarda ve seçim kampanyasının ilk turunda milletçiliğin ‘m’sini aklına getirmeyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun son birkaç günlük keskin değişimi seçmende karşılık bulur mu?
Asla bulmaz…
Çünkü seçmen, söylemden daha çok eyleme bakar.
Milliyetçiyim diyebilmek için:
“PYD terör örgütü değildir” demeyeceksiniz.
Özerklik vaadi vermeyeceksiniz…
“Selahattin Demirtaş‘ın serbest kalmasını istiyorsanız bize katılacaksınız” demeyeceksiniz.
Haklı davamız Mavi Vatan’ın aleyhine konuşmayacak, “Libya’da ne işimiz var efendim?” demeyecek, Libya tezkeresine de hayır oyu vermeyeceksiniz…
Suriye ve Irak tezkerelerine de ret oyu vermeyeceksiniz… Suriye'de terör örgütü olarak görmediğiniz PYD'nin terör devleti kurmasına destek vermiş gibi görünmeyeceksiniz…
Partinizde, Ermeni soykırımı vardır diyen, terörist cenazesine giden, Atatürk’e hakaret eden kişileri tutmayacaksınız. Milliyetçi bir dil ile yürütme iddiasında olduğunuz seçim kampanyanızın ikinci turunun başına Canan Kaftancıoğlu’nu getirmeyeceksiniz.
Partinizden Türk Bayrağı’nı kaldıran danışmanınız Nuşirevan Elçi’ye tepkisiz kalmayacaksınız, görevine devam ettirmeyeceksiniz…
The Economist, sizin için batının suyuna giden bir cumhurbaşkanı olacak yazdığında; koşa koşa BBC’ye röportaj verip, “Dış politikada batı eksenini benimseyeceğiz” demeyeceksiniz…
Türk Yolu adı altında proje açıklayıp, içinde Türk’ten başka herkesin olduğu yolu, Azerbaycan Zengezur koridoru yerine İran’dan geçirmeyeceksiniz…
Karabağ'ın 30 yıllık esaretinden kurtulması esnasında Türkiye’nin verdiği destek sonrası danışmanınız Ünal Çeviköz, “Türkiye Karabağ’a cihatçıları gönderiyor” iftirası atmayacak, velev ki attı; zaman kaybetmeden “Sen ne yapıyorsun, derhal görevini bırak” diyeceksiniz.
Yine Ünal Çeviköz, “İktidara gelirsek, Kıbrıs’tan Türk askerini çekeceğiz” açıklaması yaptığında, sessiz kalmayacak “Kıbrıs bizim millî davamızdır asla vazgeçemeyiz” diyeceksiniz…
Millî teknoloji hamlesinin vücut bulmuş hali olan Teknofest’in yapıldığı esnada, “Atatürk Havalimanı’nı CIA ile çalışan şirkete vereceğim” demeyeceksiniz…
Millî savunma sanayiine karşı çıkmayacaksınız. Vekilleriniz iftira ve hakaret etmeyecek. “Baykar’a dokunacağız” diyenlerle omuz omuza yürümeyeceksiniz…
Yerli otomobilimizle, yıllar sonra keşfetttiğimiz doğal gazla ve petrolle alay etmeyeceksiniz…
HDP ile pazarlık yapmayacaksınız…
HDP eş genel başkanı Mithat Sancar, CHP ile hedeflerimiz örtüşüyor dediğinde; “Orada bir dakika durun, böyle bir şey o-la-maz” diyeceksiniz.
Türkiye’yi uluslararası platformda zor duruma sokacak, “Devlet, uyuşturucu ticareti yapıyor” iftirası atmayacaksınız…
Eşiniz Selvi Kılıçdaroğlu DHKPC’li teröristin cenazesine gittiğinde, İstanbul belediye başkanınızın eşi Van’da terör örgütünün işaretini yaptığında sessiz kalmayacaksınız, tepki göstereceksiniz…
15 Temmuz’a kontrollü darbe demeyecek, 253 şehidimizin ailesinin acısına saygısızlık yapmayacak ve 30 kurşun yiyen Ömer Halisdemir’in kemiklerini sızlatmayacaksınız…
Koltuğunuzu tehlikede görünce değil, İzmir’de partinizin belediyesi tarafından organize edilen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde Mustafa Kemal Atatürk mandacılıkla itham edildiğinde masaya vuracaksınız…
Kemal Kılıçdaroğlu, bu saydıklarımı yapmış olsaydı; kimse kendisinin milliyetçiliğini sorgulamaz, “Benim milliyetçiliğimi sorgulayacak adam, daha anasının karnından doğmadı” demesine de gerek kalmazdı…
Milliyetçilik söylemle değil, eylemle olur. Yani; sözde değil, özde olur…
SEÇMENE NOT: Pazar günü gerçekleşecek seçimlerde Cumhur İttifakı seçmeninin en büyük rakibi rehavettir. Cumhur İttifakı seçmeni seçimlere mutlaka firesiz katılmalıdır. CHP seçmeni de uzun yıllar Kemal Kılıçdaroğlu ile devam etmek istemiyorsa; Cumhur İttifakı’na destek vermeli, farkın yüksek olmasını sağlamalıdır. Çünkü, Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu bırakmaya pek de niyeti yok…
Yorumlar42