Türkiye dış politikada tarih yazıyor
- GİRİŞ11.07.2023 08:46
- GÜNCELLEME12.07.2023 08:58
Malum gündem dış politika, uzun zamandır aklımdaydı, yazmak istiyordum…
Benim için de bir fırsat oldu…
Erdoğan, dış politikada yaptığı hamlelerle adeta tarih yazıyor.
Her masada güçlü bir Türkiye’nin ayak izlerini memnuniyetle izliyoruz.
Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu pozisyonda dünyaya nefes olmayı başardı.
Erdoğan sayesinde tesis edilen tahıl koridoru, Avrupa’dan Afrika’ya, Asya’dan Güney Amerika’ya kadar olan hatta dünyayı açlık tehdidinden kurtardı…
Keza gübre koridoru da öyle…
Türk Devletleri Teşkilatı ile yıllardır konuşulan 300 milyonun üzerindeki Türk varlığı, ekonomik ve siyasi güç noktalarından biri oldu…
Şangay İşbirliği Örgütü’nde de gündem belirleyen bir Türkiye’yi geçen yılın ikinci yarısında konuşmuştuk.
Türkiye dış politikası bu hamleler ile her geçen gün önemi daha da artan Asya kıtasıyla güçlü bir bağ kurmuş oldu...
Azerbaycan’ın 30 yılı aşkın süredir devam eden Karabağ ile mücadelesinde; Türkiye’nin SİHA ve kurmay askeri destekleri ile Şuşa’nın yeniden Türk toprağı olmasında önemli bir etkendi…
Türkmen Gazının ‘Türk Koridoru’ ile taşınması yani Türkmenistan-Azerbaycan-Türkiye Hattı’nın açılacak olması belki de yeteri kadar önemini konuşamadığımız konular arasında yerini aldı.
Kuzey Kıbrıs konusunda atılan adımlar da tarihi bir öneme sahip.
Kuzey Kıbrıs’ın Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye olması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağının seçimden hemen sonra Ercan’dan Bakü’ye direkt olarak gerçekleştirdiği uçuş da pek çok yere mesaj niteliğinde idi…
Bana göre son dönemdeki Türk dış politikasının ‘Türkiye ekseni’ olduğunu en güzel özetleyen iki olay; Ukrayna’ya SİHA satarken aynı anda Rusya ile gaz merkezi anlaşmasına imza atılmasıdır…
Rusya- Ukrayna konusuna tekrar dönmüşken muhalefetin yaklaşımını anımsatmadan geçmek istemiyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener, “Rusya’ya ambargo uygulayalım, Ukrayna’nın yanında olalım” ifadelerini kullanmıştı. Yani batının yanında olalım denmişti.
Atatürk’ün de dış politikada hassasiyetle uyguladığı denge politikasının dışında bir tutum sergilediler…
Erdoğan’ın ve AK Parti’nin oylarının en düşük olduğu dönemde; dış politikada uygulanan Türkiye ekseni, oylarda önemli sayılabilecek ölçüde olumlu bir hareketliliği de beraberinde getirmişti. Seçimin kaderini belirleyen etkenlerden biri oldu.
Türkiye Yüzyılı mottosunun boşuna söylenmediği, altının doldurulduğu politikaları yakın geçmişte görmeye başladık, izlemeye devam ediyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seçim zaferi sonrasında tebrik etmeye gelen devlet başkanlarının fazlalığı, toplantının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nu andırması da önemli bir göstergeydi…
İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, el yükseltti ve üçlü mutabakatın uygulanmasının yanı sıra 50 yıldır kapısında bekletildiğimiz Avrupa Birliği konusunda da stratejik bir adım attı.
İsveç’ten ve NATO’dan ilk destekleri aldı.
Yabancı basın kuruluşları da şaşkınlıklarını gizleyemedi.
Türkiye Yüzyılı; Avrupa Birliği, NATO ülkeleri ve uluslararası medya için de resmen başlamış oldu…
Yorumlar45