Dokunulsun artık
- GİRİŞ27.08.2024 09:00
- GÜNCELLEME29.08.2024 09:08
Yasama dokunulmazlığı; Anayasa’nın 83’üncü maddesi ikinci fıkrasında yer alan, “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14’üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.” hükmüyle, kapsamı dışında kalan haller ile birlikte belirtilmiş.
Başka bir ifadeyle; yasama sorumsuzluğu aslında milletvekillerinin yasama faaliyetini yerine getirirken kullandıkları oy, dile getirdikleri söz ve düşüncelerinden dolayı sorumlu tutulamamaları anlamına geliyor ve bu gerekçe nedeniyle “kürsü dokunulmazlığı” olarak ifade edilmektedir.
İçerisinde ‘sorumsuzluk ifadesi geçtiğinden midir?’bilinmez, bu hak milletvekillerinin sorumsuzca hareket etmelerinin yolunu açıyor.
Siyasi sorumluluk şurda dursun, insani sorumlulukların kabul edemeyeceği sözleri işitmek, paylaşımları okumak veya görüntüleri izlemek zorunda kalıyoruz.
Biz gazeteciler de bu konular ile ilgili yorum yapmak zorunda kalıyoruz.
İşin özeti; Meclis izin vermediği takdirde, Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak sayılan eylemleri işleyen kişi ‘milletvekili’ ise kimsecikler dokunamıyor.
Öyle olunca da kimileri için şiraze kayabiliyor.
Örneğin; Cemal Enginyurt, geçtiğimiz yıllarda gazeteci Latif Şimşek’e fiziki saldırı yaptığı yetmezmiş gibi geçen hafta cuma günü dezenformasyon yayarak ülke gündemini zehirledi, alenen suç işledi.
Mecliste ettiği ağza alınmayacak küfürleri, gazetecilere yaptığı hakaret ve iftiraları yazmıyorum bile…
Sonrasında Tuncay Özkan, ülkenin cumhurbaşkanına hakaret etti…
Her ikisi de milletvekili olduğu süre boyunca muhtemelen ceza almayacak.
Ben onların bu yaptıklarına karşılık her iki milletvekiline; “Hadi ordan müptezeller” desem ceza alacağım.
Bu böyle devam etmemeli!
Milletin aslı ile vekili arasında bu kadar uçurum olmamalı…
Bu ayrıcalığın yan etkileri olarak bazı milletvekillerinde pervasızlık, özgüven patlaması durumları görülebiliyor.
Bazısı ise bunu siyasi strateji olarak da kullanabiliyor.
İçinde yaşadığımız güncel gündeme bakınca bu yan etkilerin hepsinin gerçekleştiğini tahmin ediyoruz.
CHP, Vaniköy’deki kaçak villanın sıkıntısını yaşarken ‘gündemi nasıl değiştirebilirim’ diye düşünmüş ve Tuncay Özkan aracılığıyla ülkenin cumhurbaşkanına hakaret ettirerek dikkatleri başka yöne çekmeye çalışmış olabilir.
Dezenformasyon lobisi de halka henüz indirgenemeyen ancak makro verilerle halka olumlu yansıma potansiyeli taşıyan ekonomik tabloları tersine çevirmek ve ekonomi yönetiminin gardını düşürmek için Cemal Enginyurt’a bu paylaşımı yaptırmış olabilir.
Gerçi bu ülkede milletin refahı yerine kendi refahını düşünenler herhangi bir lobiden işaret beklemeden üç adım öne atlatabilir ayrı mesele…
Ahmet Şık gibi terörü ve teröristi övücü bazı milletvekilleri de Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın meclis kürsüsünden tüm dünyaya verdiği Gazze mesajını gölgelemek için bu hak nedeniyle rahatlıkla provokasyon yapabilir.
Bazı vekiller de provokasyona alet olarak sinirlerine hakim olamayıp onlara fiziki şiddet uygulayarak onların tuzağına düşebilir bunu da söylemek lazım.
Velhasıl kelam; milletvekili dokunulmazlığı yeniden ele alınmalı.
Ya sınırı daraltılmalı, çerçevesi belirlenmeli…
Ya da toptan kaldırılmalı…
Yani bu pervasızlıklara artık dokunulmalı.
Aksi halde onlar bu millete en hassas yerinden dokunacak eylemleri yapmaya devam edecekler.
Benden söylemesi…
BİR TÜRLÜ İNANAMADILAR
Dezenformasyon lobisi, günlerdir “Mehmet Şimşek istifa edecek”, “Mehmet Şimşek istifa etti” yazıyor çiziyor…
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun açıkladı yetmedi…
Bakanın kendisi, “İstifa etmedim. Görevimin başındayım” dedi. Yine yetmedi.
‘İnanmıyorlar’ diyeceğim ama öyle bir gayeleri olmadığını çok iyi biliyorum.
Bu açıklamalardan sonra ise İsmail Saymaz şu paylaşımı yaptı: “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in istifaya niyetlendiği ancak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından vazgeçirildiği iddia ediliyor.”
“İddia ediliyor” ne güzel bir ifade…
Gazetecilikte kulis bilgisi paylaşılırken kullanabilecek bir ifadedir bu lakin şimdilerde alenen yalan söylemenin adı maalesef ‘iddia ediliyor’ oldu.
Birinci ağızdan çok net açıklama yapıldıysa hala bunun üzerine başka iddialar yazıyorsanız siz gazetecilikten başka bir iş yapıyorsunuz demektir.
Bakan istifa etmedim diyor, bu dezenformasyonu kesmeniz için ne yapması lazım daha…
HÜDAPAR’I TERÖRİZE ETME ÇABASI
Muhaliflerde HDP/DEM’e hatta PKK elebaşlarına gösterilen hoşgörünün onda biri Hüdapar’a gösterilmiyor.
Nedeni belli…
Cumhur Ittifakı’na destek verdiği için…
Fikirlerini beğenirsiniz, beğenmezsiniz…
Hüdapar Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, defalarca “Hizbullah’ın uzantısı değiliz” açıklamasını yapmasına rağmen ölü taklidi yapıldı.
Ahlat’ta verilen görüntü üzerinden Hüdapar’ı terörize etmek için yarışa girildi.
Bayrak ile ülkenin bölünmez bütünlüğü ile problemi olmadığını defalarca dile getiren bir partiye uygulanan mobbing ve suçlamaları, PKK’nın siyasi uzantısı olduğunu üstüne basa basa vurgulayanlara uygulamazsanız ya da uygulayamazsanız sözünüzün kifayeti yoktur.
İşin komik ve ilginç tarafı da: bu kumpanyayı parti binasından Türk bayrağı çıkaranlara destek verenlerin ya da bizatihi çıkaran partinin gerçekleştirmesi…
Bu eleştirilere en güzel cevabı MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir vermiş: “2023 seçimlerinden önce Hüda Par’ın desteğini alabilmek için özel programlar tertipleyip, HüdaPar’a alkış tufanı koparanlar, seçimde Cumhur İttifakı çatısı altında birleşince güya aslan kesildiler. Sizi desteklese acaba tutumunuz nasıl olacaktı? Ortağınız DEM parti Türk Bayrağı’na saygılı mı? İstiklal Marşı’na hürmet gösteriyor mu? Onu da geçin, CHP genel merkezinden Türk Bayrağını kaldıran siz değil misiniz? Anadolu’yu vatan eylediğimiz bir tarihte hep birlikte Türk Bayrağı altında “bin yıldır buradayız, sonsuza kadar da burada olmaya devam edeceğiz” iradesinde bulunanlardan neden rahatsızsınız? DEM’lenen CHP, PKK terör örgütü ile Irak ve Suriye’de kahramanca mücadele eden TSK’ya neden destek ve onay vermedi? Boş laflarla, yalanla, ihanetle aldığınız yolun sonu sizin için yine hüsran, yine hicran…”
Altına imza atılır.
Bu topraklardaki ‘bismillahımız’ olan Malazgirt Zaferi’nin 953’üncü yıl dönümü kutlu olsun!
Yorumlar68