Tarihe tanıklık ediyor olabiliriz

  • GİRİŞ29.11.2024 07:54
  • GÜNCELLEME30.11.2024 08:57

Sınırlarımızın güneyi binbir parçalık bir yapboz gibi…

Ve çok boyutlu bir satranç oynanıyor.

Türkiye de bu gerçeği görüp yapbozun parçalarını teker teker yerleştiriyor.

Sadece güneyi değil, doğu sınırları başta olmak üzere ülkenin dört bir yanını güvenli hale getirmeye çalışıyor.

Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın “Türkiye ile ilişkileri geliştirmeliyiz” açıklamasından da bunu rahatlıkla anlayabiliyoruz.

Hasılı Türkiye, dört bir yanını ileri safhada güvenli hale getirmek için diplomasinin her türünü kullanıyor.

Her türünün içerisinde ne olduğunu bu hafta somut biçimde yazmayalım, gelişmelere göre daha açık bir biçimde yazarız inşallah…

Halep’e yönelik muhalif grupların attığı adımın sonuçlarını dikkatle izliyoruz.

Zamanlaması özellikle seçilmiş gibi duruyor.

Lübnan’daki ateşkesin hemen sonrasında yapılması bende bu kanaati oluşturuyor.

Birazdan okuyacaklarınızı belki ‘erken bir kanaat’ olarak değerlendirebilirsiniz.

Eğer Halep’te durum değişirse; yani Suriye Milli Ordusu’nun eline geçerse Türkiye’deki yüz binlerce geçici koruma altındaki sığınmacıların oraya dönüşü konusunu konuşmaya başlayabileceğimizi düşünüyorum.

Sonrasındaki süreçte ise; Halep ile ilişkimizin çok diri ve canlı olacağına inanıyorum.

Öyle de olmalı…

Çünkü o bölge ticari ve lojistik olarak bizimle bağı kesemez.

Suriye Milli Ordusu’nun süreci yakından takip ettiğini dikkate alarak Halep’te elde edilecek başarı son günlerde pek de olumlu haber duymadığımız Ortadoğu’nun kaderinin terse dönme ihtimali de söz konusu olabilir.

İşte bu nedenle iç cephe çok önemli…

Uzun süredir bu çağrıların yapılmasının arkasında yatan gerçeklerden biri de bu günlerde yaşadığımız gelişmeler…

Uzun süredir yapılan iç cephenin diri tutulması çağrılarından sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çıkışından bu yana; muhalefetimizin gelişmelere at gözlüğü ile bakması nedeniyle; “kreş, konser, kayyum” gündemleriyle meşgul olmaya devam ediyoruz.

Ancak Cumhur İttifakı’nın liderleri, Kürtlere yönelik turnusol dönemini başlatırken PKK ve DEM’in dertlerinin Kürt meselesi olmadığını ‘küreselcilerin hizmetçiliğini’ görmesi gereken herkese gösteriyor.

Bugün iç ve dış siyasette yaşadığımız gelişmelerin tamamı ‘güvenlik’ politikasıdır.

Uluslararası ilişkilerde okutulan iki önemli hususu paylaşmak istiyorum.

Birincisi; “Komşunuzda bir iç savaş varsa bu size sıçrar.”

İkincisi ise; “Güç, boşluk kabul etmez.”

Türkiye iç ve dış siyasetini tam da buna göre kurguluyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son 3 aydaki ziyaret trafiğine göz atarsanız, Türkiye’nin nasıl bir kurgu yaptığını da okumanız mümkün olabilir.

Suriye’nin kuzeyinde Kuzey Irak’la beraber terör örgütü hak iddia ederken, Türkiye’nin bu karışıklığı görerek önlemlerini aldığını rahatlıkla söyleyebilmek mümkün.

Bu önlem de Kürtlerin iç savaşının engellenmesi…

Önlemler alındı ve engellendi…

Amerika ve Rusya’nın bölgeden çekilme sinyalleri verdiği bu dönemde güç boşluğu oluşmasının da önüne geçilebilecek bir süreçteyiz.

Yazmak istediğim çok fazla husus olsa da heyecanımı frenleyip burada keselim…

Satrançtan bahsetmiştik; bu oyunu iyi oynuyoruz.

Tarihe tanıklık ediyor olabiliriz.

Tarihi olaylar genellikle yaşarken hissedilmez, sonrasında ortaya çıkar…

Umarım ülkemiz için hayırlısı olur…

RUSYA’NIN TUTUM DEĞİŞTİRMESİ ŞART

Rusya, Amerika ile hemen hemen tüm meselelerde zıt tutum alıyor.

Ancak bir istisna dışında…

Hatta Rusya, Amerika ve İran’ın dünya üzerinde buluşabildiği tek noktayı söyleyeyim; YPG…

Sıcak denizlere inme stratejisini neredeyse ilkokul yıllarından bildiğimiz Rusya’nın belki de bu hedefini sürdürülebilir kılmasında Suriye’nin Türkiye’nin uzattığı eli tutmasına engel olmaması gerek…

Batı cephesinin kendisini sıkıştırdığı birçok konuda Rusya’ya NATO müttefiki olmasına rağmen nefes aldıran Türkiye’ye karşı Suriye’deki tutumunu değiştirmesi büyük önem arz ediyor.

Amerika’ya gerçek bir darbe vurulmasının önüne set olmaması gerek.

Tabi gerçekten bunu istiyorsa…

Yorumlar24

  • Habil 3 hafta önce Şikayet Et
    Ben de tarihe not düşüyorum. Abd pkkyi satar, Rusya korumaya devam eder. Çünkü Rusyada çok fazla Türk ve Müslüman var, Rusya Ermenistan, İran ve Esed gibi Türk düşmanlarının 1 numaralı müttefiği. Güçlü Türkiye işine gelmez. Ayrıca sade tel rifat ve mümbiç değil, Halepin kuzeyini de pkkya verdiler, ortak devriye atıyorlar, yarın pkk ile bir olup muhaliflere de saldırırlarılar...
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Bülent duman 3 hafta önce Şikayet Et
    İçimizdeki hainlerin gözü Cumhurbaşkanı gitsin, ülke batsın derdine
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • Rutruso 3 hafta önce Şikayet Et
    Tam tersi
  • Kompataro 3 hafta önce Şikayet Et
    Aynen katılıyorum Koskoca Ülker'in kurumları oturmuş Bir ülkenin batışını nasıl sinsiye çökertildiğini izliyoruz
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • set 3 hafta önce Şikayet Et
    "Rusya, Amerika ve İran’ın dünya üzerinde buluşabildiği tek noktayı söyleyeyim; YPG" hepsinin hedefinin Türkiye oldugunu gösteren çok açık bir ittifak. Galip olan yalnız Allah'tır.
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • Mizah 3 hafta önce Şikayet Et
    Musul Kerkük Halep alınmadan en azından bizi tanıyan birilerinin eline geçmeden bir şey yapmış sayılmayız. Oyunu iyi oynamıyoruz. Kobani yaygarası koptuğunda Ayn-El-Araba kurtarıcı olarak oraya biz girmeliydik. Onlarca şeyi ıskaladık. İyi oynamıyoruz. Tel Rıfat Münbiç hala sürümcemede. Baskı yapmasaydık Afrin'e bile girilmeyecekti.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat