Verilmiş sadakamız varmış
- GİRİŞ03.12.2024 08:42
- GÜNCELLEME04.12.2024 09:12
Halep’in muhalifler tarafından Esed Rejimi’nden geri alınması sonrası Türkiye’nin Suriye’deki pozisyonunu ‘akıl almaz’ şekilde yorumlayan bazı emekli ve eski askerlerin yaklaşımlarına baktığımda başlıkta belirttiğim yorumu yapmak durumunda kalıyorum.
Kimin elinin kimin cebinde olduğunun pek de belli olmadığı Suriye sahasında Türkiye, stratejisini ilmek ilmek ve sabırla hayata geçiren bir politika izliyor.
Ancak bunu okuyamayan ve sıcağı sıcağına emperyalizmin bölgeyi işgal ettiğini iddia eden bazı askeri uzmanlar, ‘Davut Koridoru’ olarak adlandırılan ancak benim ‘terör koridoru’ olarak ifade etmeyi tercih ettiğim hattı oluşturma stratejisinin bir parçası olduğuna vurgu yapıyor.
Keşke bu yorumları yaparken haritaya da baksalar…
Savaşlar başladığında dezenformasyon savaşları da başlar.
Cuma akşamı katıldığım bir canlı yayında; “Suriye rejim askerlerinin telsizlerinin patlatıldığı” haberlerinin gazeteciler tarafından paylaşıldığına da şahit olduk.
Dayanak noktaları ise ‘bir koltuğun üzerinde duran patlamış telsiz fotoğrafları’ idi…
Zaten kısa sürede ‘yalan haber’ olduğunu da o yayında ifade etmek durumunda kaldım.
Şimdi bu güruh; Suriye halkının yıllar önce yerlerinden edildiği şehre geri dönmelerini İsrail’in faydasına bir durum gibi sunmak için çabalayıp duruyor.
Hatta İsrail’i satır aralarında ‘muktedir’ ilan ediyorlar.
Silahlı Kuvvetleri’mizde ‘Tuğgeneral’ rütbesine yükselmiş emekli bir asker muhalefet medyasının bir televizyon kanalında Suriye’deki muhalif grupların ABD ve İsrail güdümünde olduğunu, PYD’nin olduğu yerlere hiç müdahale etmediklerini, aldıkları yerlerin PYD’ye kalacağını ve özerklik ilan edeceklerini söyledi.
Bir nevi PKK güzellemesi yaptı…
“Sınırlarımızın ötesinde İslami yapılar olacağına PKK/YPG olsun” diyen eski bir amiral ile ilgili de hiç yorum yapmadan geçelim…
Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin verilmiş sadakası varmış.
Böyle isimler şu an komuta kademesinde de olabilirdi.
Bir zamanlar askerlerin kurmay zekâsı, kritik analitik düşünme yetisi gibi özelliklere dikkat etmek yerine, annesinin baş örtüsünün çenesinin altından ne şekilde bağlandığına, eşinin açık ya da kapalı olduğuna veya namaz kılıp kılmaması kriterlerine bakılarak asker olup olamayacağının belirlenmiş olmasının sonuçları olarak yorumlamak lazım…
Terörle mücadelemizin 40 yıl gibi uzun bir süre sürmesinin nedeni belki de bu tipler…
Bu tiplere tavsiyem; öncelikle öve öve bitiremedikleri emperyalistlerin son yıllarda girip de başarıyla çıktıkları bir yer olup olmadığını araştırmalarıdır.
Tabii, iyi niyetliyseler araştırırlar…
Ama iç cephenin dış mihrakı olunca araştırmaya gerek duymazlar.
SURİYE’DEKİ GELİŞMELER TÜRKİYE’NİN LEHİNEDİR
Tel Rıfat’ın terör örgütünden temizlenmesi çok kritik bir öneme sahip.
Tel Rıfat; Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı harekât bölgeleri ile İdlib ve Halep’in tam odak noktasında yer alıyor.
Buradan sonra Münbiç’in de terörden temizlenmesi Fırat’ın batısının terörsüzleştirilmesi anlamına da geliyor.
Ayrıca Tel Rıfat Halep’in can damarı…
Tel Rıfat’ı kontrol eden Halep’i de kontrol eder.
Muhaliflerin Halep’e doğru ilerlemesini fırsat bilen PKK/YPG’nin bu adımını fark eden SMO grupları, ‘Özgürlük Şafağı Operasyonu’nu başlattı ve hızla sahaya girdi.
Rakka-Halep arasındaki yolu keserek PKK/YPG’nin Tel Rıfat ile Suriye’nin kuzeydoğusu arasında bir terör koridoru oluşturmasına engel oldu.
Görüldüğü gibi Ankara süreci yakından takip ediyor, müdahale edilmesi gereken noktada hamlesini yapıyor.
Sahada Türkiye adına sorun olabilecek hususlar hiç yok mu?
Bunun için şimdilik kesin bir şekilde ‘hayır’ demesek de şu ana kadar yaşanan gelişmeler “Türkiye’nin aleyhine değildir.”
Başka bir deyişle; “Türkiye’nin lehinedir.”
Türkiye’nin bundan sonra yaşanma potansiyeli taşıyan gelişmelere karşı da alternatifli yol haritalarının önünde olduğu kanaatindeyim.
TÜRKİYE’NİN MASADA ELİ DAHA GÜÇLÜ
Suriye’de saha konuşur.
Sahadaki güç muhakkak masaya yansır.
Halep’in muhalif güçler tarafından geri alınması sonrası Kilis’teki Suriyeliler dönmeye başladı.
Resmî rakamlara göre sayıları 2 Milyon 935 Bin 742’ye düşen geçici koruma altındaki sığınmacıların neredeyse yarısı Halep ve İdlib’ten gelenlerden oluşuyor.
Orada güvenlik ve siyasi zemin tesis edilirse dönüşler hızlanacaktır.
Suriye’nin toprak bütünlüğü Türkiye için önemli ancak Suriye Rejimi’nin de bunun farkında olarak Türkiye ile masaya oturmasından başka çaresi yok.
Türkiye, masada düne göre elini daha da güçlendirdi.
Bu sese daha önce karşılık verseydi, kendisi ve ülkesinin toprak bütünlüğü açısından daha olumlu olurdu.
Bundan sonra Suriye rejimi ya ülkesini ya da koltuğunu düşünerek hareket edecek.
Son bir ihtimal de küçük bir alanda Şam ve çevresinde mezhep kimliği öne çıkan bir yapının başında kalmak isteyecek.
Bugüne kadar tavrına baktığımızda koltuğunu düşünme ihtimali toprak bütünlüğün düşünmesinden daha güçlü bir ihtimal gibi duruyor.
Ancak koltuğunu düşünerek hareket ettiğinde dahi çok da uzun bir ömrü olamayacağını görmesi gerek…
AK PARTİ’DEN YENİ VURGU: “SÖZÜMÜZ VAR”
AK Parti, 8. olağan il kongreleri sürecini Kurtuluş Savaşı’nda ilk kurşunun atıldığı şehir olan Kahramanmaraş’ta başlattı.
Ben de AK Parti Teşkilat Başkanlığı’nın davetiyle ilk il kongresini izlemek için cumartesi günü Kahramanmaraş’taydım.
AK Parti teşkilatlarında yerel seçimlerden sonraki moral bozukluğunun yerini coşkuya bıraktığını gözlemledim.
Ayrıca her il kongresinde farklı temalar ön plana çıkacak diye düşünüyorum.
Kahramanmaraş’ta deprem ve deprem sonrası toparlanan şehirler vurgusu öne çıktı.
Sanırım kongre süreci sonunda AK Parti’de coşku ve motivasyon değişimlerle üst seviyeye çıkacak.
Bu kongre sürecini diğerlerinden ayıran ayrı bir gözlemimi daha aktarmak istiyorum.
AK Parti genellikle kongrelerde icraatlarını, rakamlar üzerinden yaptıklarını anlatırdı hep…
Yine anlatıldı lakin bu sefer teşkilatların ‘sözümüz var’ vurgusu ön plana çıkarılmış.
Yani somut verilere teşkilatın duygusu eklenmiş.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir’in koordinasyonunda hayata geçirilen 8’inci olağan kongre süreci teşkilat ruhunu da tekrar ayağa kaldıran bir mahiyette planlanmış.
Şahsımı yakından takip eden ve tanışmak için yanıma gelen Kahramanmaraşlılara kongreyi, salonu ve heyacanı nasıl bulduklarını sorduğumda; aldığım ‘heyecan verici’ ve ‘eski günleri anımsadık’ yanıtları da sanırım planlanan stratejinin başarılı olacağını işaret ediyor.
Salonun önünde ve içerisinde bizi yakından takip edenlerin ilgisi, sevgisi ve davetleri için kendilerine şükranlarımı sunuyorum.
Bu hafta 6 ilde daha kongre maratonu devam edecek…
Mümkün mertebe takip etmeye gayret edeceğim…
Yorumlar33