Etiket terörü
- GİRİŞ07.01.2025 08:59
- GÜNCELLEME10.01.2025 10:13
Son dönemdeki hayat pahalılığı konusundaki sıkıntılar dışında hükümetin yaptığı birçok çalışma Türkiye’ye büyük avantajlar, kazanımlar ve fırsatlar sunuyor.
Türkiye altyapı sorunlarını bitirdi.
Güvenlik konusunda atılan adımlar hayal edilenlerin de ötesinde…
Millî savunma sanayiini anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz…
Millî enerji, belki 2020’lerin Türkiye’si için bir kızıl elma idi gerçek oldu ve artık vatandaş tarafından kanıksanmaya bile başladı…
Hastaneler, üniversiteler, havalimanları, otoyollar, millî teknoloji hamleleri ve sanayi alanındaki önemli yatırımlar Türkiye’ye çağ atlattı…
2018’de yaşatılan döviz darbesi, sonrasında yaşadığımız küresel salgın ve Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası dünyadaki ekonomik göstergeler seyrinden şaştı…
Tüm bu sorunlarla beraber onbir ilimizi doğrudan etkileyen ve Türkiye’ye ekonomik maliyeti 200 milyar doların üzerinde yansıyan asrın felaketi deprem de ekonomideki hesapları bozdu.
Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen depremden sonra 105 milyar doların üzerinde maliyeti bulunan deprem konutları rekor sürede sahiplerine ulaştırılıyor.
Ancak geçen hafta kaleme aldığım ‘Enflasyonla mücadelede demir yumruk şart’ başlıklı yazım sonrası adeta mesaj yağmuruna tabi tutuldum.
Türkiye’nin dört bir tarafından ihbarlar, öneriler ve şikayetler birbirini kovaladı.
Türkiye, terörle mücadelede terörü kaynağında bitirme noktasına geldi.
Önümüzdeki birkaç ay içerisinde tamamen bitirecek…
Terörün kelime anlamı içerisinde “korku salma ve yıldırma” yer alır.
Bu kadar önemli ve köklü sorunları halletmiş, Suriye’de 13 yılın ardından 13 günde devrimin gerçekleşmesinde büyük pay sahibi Türkiye’nin iç cephesini ‘gıda’ ya da ‘etiket’ terörü ile karıştırmak isteyenlerin olduğunu düşünmeye başladım.
Üç harfli marketler olarak bilinen zincir marketler başta olmak üzere, yaygın zincir marketler piyasada hemen her ürünün fiyatını rahatlıkla belirleyebiliyor.
Maliyetlerimiz çok diyerek tarladan ya da fabrikadan tüm süreçleri yine kendi şirketleri aracılığı ile gerçekleştirip kârlarına kâr katmaya devam ediyorlar.
Üreticiden tüketiciye sıkı bir takip şart…
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın elindeki ürünlerin zaman içerisindeki birim fiyatlarının kaç liraya fatura edildiğine dair bilgi mevcut.
Bu bilgilerin Ticaret ve Tarım bakanlıklarıyla paylaşılmasının sağlanması ve sıkı takibatın bu yolla yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Yapay zekâ yardımı ile ürünün fabrikaya giriş ve çıkış fiyatları; son tüketiciye ulaşana kadar yaşadığı fiyat değişimlerindeki anormalliklerde verilecek ‘alarmlar’ sayesinde yeniden kurgulanacak yasal düzenlemeler ile ağır cezai yaptırımların uygulandığı bir sistem kurulabilirse kontrol altına alınabilir.
Ticaret Bakanlığı, asgari ücretin açıklanması sonrasında yaptığı denetimlerle 20 milyon liranın üzerinde ceza kesmiş.
Ancak kesilen cezalar, milyarlarca lira ciro elde eden kartel haline gelen marketlerin ya da üreticilerin uyguladıkları politika nedeniyle kazandıklarının yanında devede kulak kalıyor.
Ürün maliyetlerine ceza maliyetlerini de ilave ediyorlar.
Yani onların cezalardan etkilenme yüzdesi ile vatandaşın etiket teröründen etkilenme yüzdesi arasında dağlar kadar fark oluşuyor.
Yapılabilecek çok fazla uygulama var.
Ürünlerin üzerinde azami satış fiyatının yer alması bir seçenek…
Tarım Kredi Marketleri’nin sayılarının üç harflilerin bir tanesi kadar şubeye (10.000 ve üzeri) ulaşması ve temel ürünlerde fiyatları regüle etmesi bizi daha kesin sonuçlar ile karşı karşıya bırakabilir.
Tarım Kredi Marketleri’nin sayısal bakımdan mevcut marketlerle rekabet etme gücü son derece düşük…
Dolayısıyla mevcut marketlerindeki fiyatlar da fiyatları düzenleyebilme kapasitesinden yoksun durumda…
Yerel zincir marketlerin içerisinde açılabilecek raflara devlet tarafından konacak en az 40 ya da 50 temel üründe sabit fiyatlarla da büyük zincir marketleri dizginlemek mümkün olabilir.
Geçtiğimiz yıl yerel perakendeciler ile yaptığım görüşmelerde buna hazır olduklarını ifade etmişlerdi.
Tarım ürünlerinin fiyatları düşmesin diye yola dökenlere de ciddi cezalar verilmesi gerekiyor.
Uzun süredir rafta bekleyen hal yasasının da artık çıkarılması gerekiyor.
Türkiye’de üretilen tarım ve gıda ürünlerinin yurtdışında daha ucuza satıldığını görüyoruz.
Zaten bu yazdığım son cümle dahi Türkiye’de oynanan oyunu gözler önüne seriyor.
Serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı birçok ülkede fahiş fiyatla mücadele için sert ve etkin tedbirler uygulanıyor.
Avustralya’da konu ile ilgili alınan tedbirlerin incelenmesinde büyük fayda var.
Fiyat artışlarının sıkı takibi, ağır cezai yaptırımlar ve diğer önerilerin kombine bir biçimde uygulanması fahiş fiyat terörü ya da etiket terörünü ortadan kaldıracaktır.
Yani bu sıraladığım uygulamaların hepsi aynı anda da hayata geçirilebilir…
Terörle mücadelede kimsenin atamadığı adımları cesaret ve kararlılıkla atan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığını yaptığı hükümetin 2025’in mottosu ‘Terörsüz Türkiye’de bu sorunu da çözeceğine yürekten inanıyorum.
Milletin her alanda nefes alması için gecesini gündüzüne katan, günün hemen her saati canla başla çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gayretlerinin heba olmaması adına bu sorumlulukları üstlenenlerin en az onun kadar çaba ve gayret sarfetmesinde büyük fayda var.
Teröristlere verilen cezalar neyse, ülkede korku ve yılgınlık oluşturan etiket teröristlerine de benzer bir yaklaşımda bulunmak bizi sonuca daha hızlı götürebilir.
Aksi halde terör; kelime anlamının içerisinde geçen korku, ümitsizlik ve yılgınlığı toplumda tesis edebilir…
Yorumlar45