Hayat pahalılığına ‘sahte’ çözümler

  • GİRİŞ10.01.2025 10:11
  • GÜNCELLEME10.01.2025 10:11

Yakın dönemde hayat pahalılığının yani enflasyonun yıkıcı etkilerinin yol açabileceği sorunların mevcut iktidarın muhalefetten daha büyük bir rakibi olduğunu ifade etmeye gayret ediyorum. 

İktidarın atması gereken adımları dilimiz döndüğünce ifade etmeye çalışıyoruz. 

Bugün konuya çok başka bir açıdan bakarak muhalefetin hayat pahalılığı ve enflasyon ile mücadele konusunda samimiyetsiz olduğunu rakamlarla ve bilgilerle ele almaya çalışacağım. 

31 Mart Yerel Seçimleri’nde vatandaş iktidara uyarısını yaptı.

Kimisi sandığa gitmeyerek, kimi farklı partileri tercih ederek kimisi de bu sefer CHP’li adaylara oy vererek demokratik tepkisini ortaya koydu. 

CHP ise sandıktaki bu başarıyı farklı algıladı ve mevcut sorunların çözümüne ortak olmak yerine popülist yaklaşımlarına devam etti. 

“Yerel seçimlerdeki başarı genel seçimlerde de nasıl olsa gelir” dedi sanırım…

Ama durumun öyle olmadığını, bugün taraflı tarafsız bütün kamuoyu araştırmalarında CHP’nin yeniden ikinci sıraya düştüğünü görerek anlamak gerekiyor. 

Rasyonel dış politika konusunda bu kadar acemi, realpolitikten uzak açıklama ve tutumları yakın dönemde bir kez daha görmüş olduk. 

Geçmiş dönemdeki isabetsizliğe tam gaz devam ediliyor.  

İktidar olmak isteyen partinin bu konularda sahici, millî, inandırıcı ve samimi adımlar atması beklenir.

Bu konularda siyaset kurumunun tamamına verilen mesajları algılamadığı anlaşılan CHP’nin ekonomi bahsinde de verilen mesajları algılamadığını yaptığı uygulamalardan rahatlıkla görebilmek mümkün. 

Türkiye’nin en büyük beş şehrinin büyükşehir belediyeleri CHP tarafından yönetiliyor. 

Bu beş şehrin toplam nüfusu 29 milyon 535 bin 502…

Türkiye nüfusunun yüzde 34’ü… 

Devam edelim…

30 büyükşehir içerisinde sahip olduğu büyükşehir belediyeleri ile hizmet götürebileceği toplam nüfus 41 milyon 481 bin 421…

Bu rakam da Türkiye nüfusunun yüzde 48,5’ini yani neredeyse yarısını oluşturuyor. 

Ayrıca büyükşehirlerdeki ekonomik sıkıntıların daha küçük şehirlere göre daha yoğun yaşandığı da herkesçe malum…

Peki CHP belediyeleri ne yapıyor?

Kent lokantaları açıyor. 

Kent lokantaları enflasyonu aşağı çekme konusunda yardımcı olabilir mi? 

Daha da ötesinde insanların ekonomik sorunlarına yardımcı olabilir mi? 

Olmaz. 

Olmadığı da zaten çevremize baktığımızda rahatlıkla görülebilir. 

Önceki dönemde aşevlerinden ihtiyaç sahiplerine ücretsiz olarak dağıtılan yemekleri iptal edip parayla vatandaşa satmak vatandaşın rahatına genel manada fayda sağlamaz. 

Örneğin İstanbul’da 15 milyon 655 bin 924 kişi yaşıyor. 

Ülke nüfusunun yüzde 18,33'ünün ikamet ettiği İstanbul, kilometrekareye düşen 3 bin 13 kişi ile nüfus yoğunluğunda da Türkiye’de ilk sırada yer alıyor. 

Şimdi böyle bir şehirde içerisinde 3-5 masa bulunan ve kapasitesi zaten belli olan kent lokantaları aracılığı ile İBB’nin kendi verilerine göre günde 4412 İstanbulluya hizmet verebiliyorsunuz. 

Bu da toplam nüfusun ancak yüzde 0,00028’ine denk geliyor. 
Yani yüz binde 28… 

Ya da başka bir deyişle bin kişiden 3 kişi dahi yararlanamıyor.

Diğer şehirlerde açılan kent lokantalarında da benzer bir durum var.

Kent lokantaları içerisinde çok kapasite olmamasına özellikle dikkat edilmesinin nedeni;

önünde oluşturulan sıralarla algılara, hizmet yapmıyor diyenlere de ahanda size hizmet diye söylemlerde kullanabilme elverişliliğine hizmet ediyor. 

Yani hayat pahalılığı ve enflasyonla mücadeleye asla hizmet etmiyor. 

Düşük bütçe ile yüksek algı satılması amaçlanıyor. 

İsmine kreş dedikleri lakin esasen gündüz bakım evi olarak hizmet veren yerlerde de durum çok benzer…

Yine İBB’den örnek verelim; İBB’nin İstanbul Planlama Ajansı’nın verilerine göre İstanbul’da yaşayan 0-4 yaş arası çocuk sayısı 1 milyon 150 bin civarında…

İBB’nin kreş adı altında faaliyet gösteren gündüz bakım evlerinde de toplam 7000 çocuğa hizmet veriliyor. 

Burada da verilen hizmetin mevcut çocuk sayısına oranı yüzde 0,006…

Yani bin çocuktan sadece altı tanesi ayda 2 bin 500 lira ödemek koşuluyla hizmet alabiliyor. 

Bu tablo diğer şehirlerde de bakıldığında benzer şekilde tezahür ediyor. 

Hatta Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde AK Parti döneminde ücretsiz olarak hizmet veren kreşlerden şimdi aidat alınmaya başlanmış. 

Hayat pahalılığına okyanusta damla olarak dahi katkı sağlayamayacak işler olduğu verilerle de ortaya konuyor. 

Ancak büyükşehirlerde yaşayan milyonlarca insanın hizmet almak zorunda olduğu su tarifeleri el yakıyor. 

Sadece İstanbul’da su abone sayısı 6 milyon 973 bin 96…

İstanbul’da yaşayanların tamamını kapsayan bir hizmet. 

20 Kasım itibari ile su faturalarına son 5 yılda yüzde 948 oranında zam yapıldı.

Şimdi her ay enflasyon oranında faturalara zam yapılmaya devam ediliyor.
Oysa yüzde 50 indirim yapacaklarını vaad etmişlerdi. 

Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da ve Antalya’da da durum aynı…

Geçelim…

Günde milyonlarca aracın kullandığı belediyelere bağlı otoparklarda da durum çok farklı değil. 

Enflasyon oranının üzerinde zamlar yapıldı. 

Toplu ulaşım zamlarına zaten hiç girmiyorum. 

Durum felaket.

Son olarak düşkünler evi olarak kurulan ve bugün İBB uhdesinde bulunan yaşlılarımızın kaldığı Darülaceze’de aylık ücretlere yüzde 362,5 zam yapıldı ve 8 bin liradan 29 bin liraya çıkarıldı.

Verilen sosyal yardımların da ihtiyacı karşılama oranları biraz önce okuduğunuz oranlardan farklı değil…

Enflasyon ile sözde değil özde mücadele yapmak isterseniz yapmanız gereken ve direkt olarak halka rahat nefes aldırabilecek uygulama nedir biliyor musunuz? 

Kent lokantası yerine üç harfli marketlerin tekelini kırabilecek ‘kent marketleri’ açmaktır. 
Türkiye nüfusunun yarısına hizmet veren CHP’li büyükşehir belediyeleri bunu isterse kolaylıkla yapabilir.  

Ve gerçekten de hayat pahalılığına bir katkı sağlanmış olur. 

Gerekirse milyarlarca liralık bütçelerinden sübvansiyon da yaparak ürünleri maliyet fiyatlarına halkla buluşturmak ‘enflasyonla mücadeleye’ ve hayat pahalılığının sona ermesine büyük katkı sağlar. 

En büyük beş şehrimizde yaşayan 29 milyon 535 bin 502 kişiye ya da otuz büyükşehirdeki CHP belediyelerinde yaşayan 41 milyon 481 bin 421 vatandaşımıza hizmet verecek 3 bin kent market yaraya derman olabilir. 

“Derman olmak isteyen var mı?” derseniz…

“Derman olunursa iktidara yarar” düşüncesi ağır basacağı için yapmazlar. 

“Sonunda kim kazanır?” sorusu sorulmayacağından; “Halk kazanır” yanıtı da verilemez. 
O zaman ‘yaşasın popülizm’…

Yapılanlar ise hayat pahalılığına ve yoksulluğa yönelik ‘sahte’ çözümler…

O halde biz buradan AK Partili ve MHP’li büyükşehir, il ve ilçe belediyelerine seslenelim. 

Mücadeleye siz ön ayak olun…

“Cebinizde kırmızı kart taşıyın onu da iktidara gösterin” diyen CHP Genel Başkanı ve partisi kırmızı kartı görür ve sezonu kapatır. 

Ferhat Murat / Haber7

Yorumlar9

  • adım 2 saat önce Şikayet Et
    akpartihizmet etsin chp yesin sonrada akparti neyaptı desinler hak onlara
    Cevapla
  • vatandaş 2 saat önce Şikayet Et
    bir kerede yapılan hizmeti takdir edmenizi beklerdim ama yine şaşertmadınız yetersiz evet ama siz bunu teşvik edip 81 ilde böyle güzel uygulamalar yapılsa güzel olur kaldıkı bu muhalefet belediyesi genel seçimde oyları alacak iktidar olacak o zaman da takdir edişlerinizi merakla okuruz vatandaşa yapılan en küçük bir hizmet bile karşılığını alacaktır
    Cevapla
  • Recep 3 saat önce Şikayet Et
    CHP İktidar olmak istemez.O Muhalefet olmak CHP nin genlerinde VAR. İktidar olurlarsa Devleti Yönetemeyeceklerini Çok iyi biliyor. CHP Muhalefette kalıp Sürekli Şikayet etmek kaos çıkaramaya Fitne Fesat çıkarmaya çalışır.
    Cevapla
  • Peybr34 3 saat önce Şikayet Et
    Güzel tespitler ve teklifler...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Angaralı 3 saat önce Şikayet Et
    Belediyelerin enflasyonlu mücedale için market kurmasını yıllardır söylüyorum. Melih Gökçek olsaydı 40 tane kurardı. Ama CHP li belediyeler enflasyon artması için uğraşıyorlar. Amaçları hizmet değil iktidara engel nasıl çıkarırız.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat