Dünyanın bir ucunda Gazze mesaisi
- GİRİŞ18.02.2025 09:08
- GÜNCELLEME19.02.2025 18:33
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Endonezya, Malezya ve Pakistan’daki önemli ziyaretlerinin sonrasında Türkiye’nin Asya’daki temasları tüm hızıyla devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç ülkedeki ihracatı yüzde 150 oranında artıran anlaşmaların dışında aynı zamanda D8 üyesi ülkelerden Gazze meselesiyle ilgili önemli mesajlar verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş ve beraberindeki heyetin Japonya Temsilciler Meclisi Başkanı Fukushiro Nukaga’nın resmî davetiyle gerçekleşen Japonya programını takip etmek üzere gazeteci arkadaşlarımla birlikte Japonya’dayım.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bir dizi önemli görüşme ve temasın yanında Türkiye’nin Gazze meselesindeki tutumunu, Ortadoğu’nun barışı için Türkiye tarafından atılan adımları Japonya kamuoyuna da aktarmak için yoğun bir çaba sarf ediyor.
Medyanın çok güçlü olduğu Japonya’da; televizyonlara, yazılı basının ülke genelinde 14 milyonun üzerinde toplam tirajı bulunan gazetelere verdiği röportajların yanında Japonya kamuoyunda çok etkili kurumlardan biri olan Sasakawa Vakfı’nda da çok önemli bir konferans verdi.
Kurtulmuş, Amerika’ya mesajlarını dünyanın bir ucundan, kendini Amerika Birleşik Devletleri’nin tek müttefiki olarak tanımlayan Japonya’nın siyasi rotasında önemli pay sahibi düşünce kuruluşlarından Sasakawa Vakfı’nda gerçekleştirilen “Ortadoğu’da Barış Perspektifi ve Türkiye” konferansından verdi.
Numan Kurtulmuş yaptığı konuşmada; “Gazze, Trump'ın şirketlerine satılık kupon arsa değildir" diyerek Gazze üzerinde akıl almaz, siyasi rasyonalite dışı, hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu, tarihi hiçbir gerçekle örtüşmeyecek yeni tekliflerin Filistin halkının Gazze'den tehcir edilmesi anlamına gelen teklifleri kabul etmenin, masaya koymanın, üzerinde konuşmanın dahi mümkün olmadığını en yüksek tondan vurguladı.
Numan Kurtulmuş’un konuşmasında vurguladığı önemli noktalardan bir diğeri de; son 1,5 yılda Gazze'de sivil halka karşı İsrail'in yönetiminin sınır tanımaz tavırları ve bu çerçevede aldığı desteklere bağlı olarak 60 bine yakın insanın haksız ve suçsuz yere öldürülmesinin insanlığın kabul edebileceği bir şey olmadığı ve neredeyse bütün uluslararası kuruluşların sessiz, çaresiz ve duyarsız kaldığıydı…
“Filistin meselesi artık insanlığın meselesi haline gelmiştir” ifadeleriyle artık ‘insanlık ittifakının kurulmasının elzem olduğu’ fikri de konuşmada benim dikkatimi en fazla çeken nokta oldu.
Çünkü artık Filistin’in yanında yer almanın ülkelerin yöneticileri açısından insan olmak ya da olmamak tercihini çok net bir biçimde ortaya koyabilecek bir yaklaşım bu…
Herkes tarafını seçsin ve kamuoyları da yöneticilerinin tercihlerini daha net bir biçimde hissedebilsin…
Bu fikrin Gazze ile ilgili her ortamda çok yüksek tondan dile getirilmesi ve hatta eylemsel hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
ELEKTRİK FATURALARIMIZ ARTACAK MI?
Şubat ayından itibaren herkesin elektrik faturası ödemeleri 2 katına çıkacak diye bir tezvirat dolanıyor ortalıkta…
Herkesçe malum olan durumlardan biri de son yıllarda belediyelerin yaptığı fahiş zamlar nedeniyle; su faturalarının özellikle bazı büyükşehirlerde elektrik faturalarını geçiyor olması...
Elektrik faturaları vatandaşa yansımadan önce, devlet yüzde 50’nin üzerinde sübvansiyon veriyor.
Yani elektrik faturalarının bu seviyede kalmasında devletin sübvansiyonunun büyük bir etkisi var.
Şubat ayından itibaren de sübvansiyon ortadan kalkmıyor.
Yeni tarife düzenlemesinde 2024 yılı tüketimine bakılacak.
Geçtiğimiz yıl toplam tüketimi 5 bin kilovatsaat olan şubat ayı ile birlikte maliyet bazlı tarifeye geçecek.
Yani geçtiğimiz yıl aylık ortalama tüketimi 417 kilovatsaat yani 1047 TL olan bu kapsama dahil olacak.
Altındakiler dahil olmayacak.
Bu kişilerin tüketimi bu yıl geçtiğimiz yılın altına düşse de tüketimleri maliyet bazlı tarifeye göre faturalandırılacak.
Geçtiğimiz yılki tüketimi 5 bin kilovatsaatin altında olanlar, bu yıl yaptıkları tüketimleri için sübvansiyondan yararlanmaya devam edecek.
Yani geçtiğimiz yıl toplam tüketimi 5000 kWh’nin altında olan tüketicilerin bu yılki tüketimleri ne olursa olsun bahsedilen fiyat artışları olmayacak.
Aslında olanlar şunlar; devlet çok tüketenlerin haliyle çok kazananların faturalarını az kazananlara göre çok daha az sübvanse edecek.
Çok tüketenlerin de az tüketim yapması teşvik edilecek.
Enerji zengini olmayan bir ülke olmamızdan kaynaklı ‘enerji israfının’ önüne geçilmeye çalışılıyor.
Bu uygulamayı farklı alanlarda uygulamakta büyük fayda var.
Avrupa’nın enerji ile imtihanı ortada…
Varken har vurup harman savurmamak gerek.
Yorumlar4