Mısır Darbesiyle Çukura Devrilenler
- GİRİŞ05.07.2013 08:36
- GÜNCELLEME05.07.2013 09:51
Gazze'den ablukanın kaldırılışı zaten tek başına darbe için yeterli bir sebepti. Kaldı ki zaten başka sebep te yoktur.
Başka sebepleri sayıp dökenler ya dünyayı tanımıyor, ya da kör cahil korosunun "hık" deyicileridir.
İsrail, bir küçük devlettir, ama süper bir devletin tüm medya ve finans sistemini ahtapot gibi sarıp, Amerikan yönetimi ve toplumunu yönlendiriyor, "yönetiyor".
İsrail istedi, ABD derhal Mısır Genel Kurmayına emir verdi ve darbe gerçekleşti. Derhal gerçekleşti, çünkü Mursi atadığı halde, bu genelkurmay başkanının maaşını direkt olarak Amerika veriyor.
El-sisinin bu emri yerine getirmemesi beklenmemeliydi zaten.
Burada darbenin kendisi kadar acıtıcı olan, ABD'nin Mısıra her yıl bir buçuk milyar dolar karşılıksız (karşılıksız mı dedim ?) para veriyor olmasıdır.
Yıllarca, diktatörler elinde kalan ve soyulup, sömürülüp, muhtaç bırakılmış bir halkın genelkurmayından biz nasıl bir onurlu duruş bekliyoruz ki?
Abdülfettah El-Sisi'den ziyade, benim, onurlu duruş beklediğim başkaları vardı. Bu, başkaları dediklerim ne yazık ki darbe ile birlikte öylesine bir çukura, bir gayya kuyusuna yuvarlandılar ki bir daha oradan çıkabilirler mi? gerçekten hiç emin değilim.
İlk çukura yuvarlanan, Suudi Krallığı oldu. Hemen ABD'yi kutladı sevincini, mutluluğunu bildirip, birlikte çalışma azim ve kararlılığını tazeledi. İslam Dünyası bu sinsice dolanıp, arkadan vurma konusunda ki krallığın becerisini asla unutmayacaktır ve bir gün düştüğü bu esfele safilin kuyusundan, çukurundan onları çıkarmayacaktır.
Ardından Esed. Biz Esed'in, destekçileriyle beraber zaten çukurda debelendiğini bildiğimiz için bunlar hakkında fazla söze gerek olduğunu düşünmüyoruz.
Darbe ile birlikte çukura asıl Avrupa yuvarlandı.
Cezayir gibi birçok örnekle, zaten, Avrupa'nın ikiyüzlülüğünü biliyorduk. Ama bu sefer darbenin etkisiyle paldır küldür çukura yuvarlanırken, üstü başı da açıldı ve çırılçıplak kaldı. Batı artık bu olayla birlikte, gizlenemez bir şekilde suçüstü, naklen canlı yayında yakalanmıştır.
Batı, en büyük "değeri" olarak sahip çıktığı ve dünyaya tavsiye ettiği demokrasinin postallar altında çiğnenmesine ses etmemiştir.
Acaba Batılıların "Batılı değer" dediği ve her ortamda göğsünü gererek adından söz ettiği, insanlığa kurtuluş reçetesi olarak sunduğu demokrasi denen "değer" de bir sorun mu oluştu da Batılılar bu önemli "değer"lerine sahip çıkmadılar, yoksa Batılıların ahlaklarında mı ciddi problem vardı da bu olayla açığa çıktı, acaba hangisi, yoksa ikisi birden mi oldu?
Ya da zaten her ikisinde de yani hem demokrasi dedikleri " Batılı değer" de hem de Batılıların ahlaklarında sorun vardı da şimdiye kadar gizlemeyi başarmışlardı?
Elbette bütün dünya, halkından %51 oy almış ve daha bir yılını bile iktidarda yeni doldurmuş bir yönetimin canlı yayında, silahla iktidardan uzaklaştırılmasını seyretti.
Ve bu haksız, hukuksuz, insafsız darbe cinayeti karşısında susanları da, alkışlayanları da gözleriyle gördü.
Tarih kitaplarının sayfaları; Tiranların, Diktatörlerin, Firavunların, Kralların zulümleri kadar onların hazin ve acıklı hikâyeleri ile de doludur.
Bu hazin ve acıklı hikâyelerden ders çıkararak çağımıza ve insanlığa bir yönetim biçimi armağan eden Batı uygarlığı, yepyeni kanlı iktidarların ellerinden tutarak yeniden acıklı hikâyeler ve gözyaşları birikmesine sebep olmuştur.
Bu kez gelecek kuşaklar, tarihten, Batılara ait yeni acıklı hikâyeler okuyacaklar, hiç şüpheniz olmasın.
Ferman Karaçam
Yorumlar1