Mısır zindanları

  • GİRİŞ06.05.2014 06:52
  • GÜNCELLEME06.05.2014 06:52

Omuzlarınızın üzerinde bir Everest taşıyormuşsunuz gibi beliniz bükülüyor, bacaklarınız tutmuyor, dizleriniz kırılır gibi oluyor.

        Her şey üstünüze geliyor, her şeyin ağırlığı, yükü bir yerlerden çıkıp çıkıp sizi buluyor.

        Gazete sayfalarından, ekranlardan, manşetlerden yansıyan Mısır Hapishanelerindeki Parmaklıklardan tebessüm eden insan bakışları, mahir bir ceylan avcısının kurşunları gibi yüreğinize doluyor.

        Yüreğiniz tutunamıyor, yerinde duramıyor, un ufak oluyor, parçalanıyor ve kanayan bir şelale gibi kaburgalarınızın altında akıp gidiyor.

        İşte böyle olunca da hayat iyice ağır geliyor size; elleriniz hatta parmaklarınız bile ağır geliyor, taşımakta zorlanıyorsunuz.

        Sonra aklınıza geliyor: ..siz, sizden öncekilerin çektiklerini çekmeden cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz…?

Ve toparlanıyorsunuz.

        Bir serçe kuşkanadına iliştirilmiş tüy kadar hafifliyor hayat.

        Kanama duruyor yürekte.

        Sızılar, umudun parıltılı kanatlarına tutunup, dalgalanıyor göklerde.

        Yağmurda yıkanmış bir ak güvercin gibi silkeleniyor, arınıyorsunuz, hafifliyorsunuz.

        “ … Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor;

              Mekânı bir satıh, zamanı vehim.

              Bütün bir kâinat muşamba dekor,

              Bütün bir insanlık yalana teslim… “

Sonra tekrar bakıyorsunuz; insanlık öylesine yalana teslim olmuş, öylesine akıp giden sahte bir hayat var ki, ağır ve çekilmez.

        Bir büyük gazetenin (!) birinci sayfasında, Mısırda 683 kişinin idam haberiyle ilgili tek sütunda üç santimlik bir haber.

        Bir başka büyük (!) ve sağcı gazetenin yine birinci sayfasında tek satır yok.

        Bir başka gazetenin üçüncü sayfasında bir polisiye haber niteliğinde kısa ve alelâde geçiştirilmiş idam haberleri.

        İslam'a karşı olduğunu her fırsatta haykıran Batıcı gazeteler, Mısırda yüzlerce insanı birkaç dakikada ölüme mahkûm eden, Mısır'ın cunta mahkemesi için tek kelime yazmıyorlar.

        Onların asıl bağlı bulundukları Batılılardan ise zaten tam bir teşvik var;

“ onlar Müslümansa asın,

        onlar Müslümansa vurun,

        onlar Müslümansa katledin… ilh.

“ … Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor “

 … Diyor ya üstad, gerçekten hikâyesi çok zor hatta imkânsız. İnsan aklının insanı anlamada harcadığı çaba ve enerji eğer, insanın mutlu olması için harcansaydı, bu dünyada mutsuz insan kalır mıydı, dersiniz?

        Fakat anlaşılıyor ki mutluluktan herkes, sadece kendisinin mutlu olmasını, başkalarının mutsuz olmasını anlıyor.

        Hz. Ebubekir'in bütün bir cehennemi tek başına doldurma arzusundan keşke, bir tek kıvılcım düşebilseydi bu insanlığın kaderine.

        Belki o zaman insanlık başkalarının kanı, mutsuzluğu ve acıları üzerine mutluluk inşa etmeye kalkmazdı.

Ancak neyleyelim ki… Bütün bir insanlık yalana teslim ve Mısır Hapishanelerinin parmaklıklarından bir tek bakış, bir tek tebessüm, bir tek insani “ duygu onların hayatları ile kesişmiyor. 

ABD Başkanı için, idam mahkûmu bir Mısırlının 13 yaşında ki kız çocuğunun acılar içinde kıvranışları, hiçbir anlam ifade etmiyor.

Oysa O'nun bir tek cümlesi ile, o darbe mahkemelerinin kararları nasıl da yerle yeksan olurdu; sözde hukukları ve sözde adaletleri tamamen değişirdi, tamamen tersyüz olurdu.

Olmuyor işte, Obama'nın bir tek cümlesi ile, değişebilecek mevcut durum, o bir tek cümle konuşulmadığı için, acılarla devam ediyor ve Mısırlı kardeşlerimiz; siz sizden öncekilerin çektiklerini çekmeden cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz..? Ayet-i Kerimesine mazhar oluyorlar.

Tıpkı, göğsündeki ağırlıkla, çöl'ün kavuran güneşi altında ..ehad, ehad. diye meydan okuyan Bilâllerin yolundan giderek, onlar da Hapishane parmaklıklarından insanlığa hem insanlık dersi veriyor, hem de yüreklerinde ki evrensel sevdanın uğruna yani bir hilal uğruna birer güneş gibi parlayıp batmanın onurunu yaşıyorlar.

İnsanlık ve özellikle Batı Dünyası ve tüm Batı Dünyasının yüreği nasır bağlamış, ruhları kararmış yazan, çizen, düşünenleri(!), Mısır zindanlarında olup bitenlere sırtını dönenler bilsinler; bu Dünya Hayatı hepimiz için inişli çıkışlıdır.

Mısır, er veya geç bir gün ayağa kalkacaktır.

Mısır zindanları her ne kadar güzele vurgun olsa da, Mısır Tarih ve Uygarlığı o güzelleri Devletin başına getirmek konusunda da tecrübelidir.

Bugün, zindan parmaklıklarının ardından gözleri birer ay gibi ışıldayan güzeller de, elbet bir gün, Mısıra Sultan olacaklardır.

Mısırın tarihi bunu çağırıyor.

Mısırın sancısı bunu hatırlatıyor.

Mısırın yeni acıları, Mısır'ın tarihi acılarına karışıp harmanlanıyor ve yeniden bir kılavuz olarak sahneye çıkıyor, güzellerin galibiyeti için.

İnşallah biz değilse bile, yaşayanlar bunu görecekler.

Ferman Karaçam

fermankaracam@gmail.com

fermankaracam@twitter.com

https://twitter.com/fermankaracam

facebook.com/ferman.karacam

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat