Esas mücadele yeni başlıyor
- GİRİŞ12.08.2014 09:45
- GÜNCELLEME14.08.2014 09:44
Seçim yapıldı, Cumhurumuz kendisini yönetecek şahsı seçti.
Milletimiz aşağıdan tabanı silkeleyince tavan yıkıldı ve çatı çöktü.
Son yıllarda hangi konuda söze başlarsanız başlayın “…Cumhuriyet tarihinde ilk…” diye sözünüzü sürdürüyorsunuz.
Eskiden teknolojik yenilikler başımızı döndürürdü.
Şimdi artık siyasette ardarda yaşanan yeniler de başımızı döndürüyor.
Hamdolsun, yapılan bu yeniliklerin hemen hepsi de olumlu ve milletimizin hayrına olan yeniliklerdir.
Cumhuriyet tarihinin bu ilk seçiminin esas kazananı Ümmetin Mazlumlarıdır.
Ve sırtını mazlumlara dayamış olan, çevreden yola çıkan, Kasımpaşa’da itilip ötelenmiş siyahi gençlere, Piyale Paşa Camiinde imamlık yaparak onları hem dünya, hem uhrevi yol arkadaşlığına çağıran Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Kırk yıllık siyasi geçmişinde onu hep mazlumların sofrasında gördük.
Onu ilk tanıdığımızda İstanbul gecekondularının yer sofralarına bağdaş kurup oturan, asgari ücretli Hüseyin Amcanın zeytin ekmeğini paylaşan biri olarak tanımıştık.
Kurulu düzenin, işleyen muktedirler siyasetinin çarklarından bir dişli olsun diye, önüne çıkarılan bütün engelleri yoksulların ve itilip kakılanların dualarıyla aşıp geçti.
“Kurşun gibi” manşetlerin karşısında, her on yılda bir kez sokaklara sürülen tankların karşısında ve nihayet ihanetlerin karşısında onu koruyan ve kollayan hep mazlumların duası oldu.
Mazlumlar O'nu dua zırhında büyüttü.
Mazlumlar O'nu gözyaşları ile suladı.
Mazlumlar ahlarına karşı O'nu silahlandırdılar.
Rutubetli gecekondu evlerin yoksul sofralarından, seccadelerinden 200 yıllık ahlarından, gözyaşlarından yenilgi yenilgi zafere ulaştırdı mazlumların duaları Tayyip Erdoğan’ı.
Üniversite önlerindeki dikenli tel arkasında sessizce ağlayan Anadolu gençlerinin sabrıyla, acısıyla ve gözyaşıyla karılmış bir zaferdir bu.
1948’den bu yana, tam 66 yıldır toprakları işgal edilen, adım adım vatanları yok edilen, topluca katledilen, soykırım uygulanan Filistinli yetimlerin, öksüz ve kimsesizlerin acılarıyla, dualarıyla ve umutlarıyla karılmış bir zaferdir bu.
Somali’de, muktedirlerin çırılçıplak açlığa ve insanlık dışı muameleler ile yok olmaya terk ettiği mazlumların dualarının, feryatlarının belli ki ilahi huzurda kabul görmesindendir bu zafer.
Ancak unutmayalım, bugünkü muktedirlerin saltanatı mazlumların figanları, acıları ve gözyaşları üzerine bina edilmiştir.
Ne zaman muktedirler, saltanatlarına yönelik küçük bir kıvılcım ortaya çıksa bunu derhal söndürmüşlerdir.
Daha dün, Muhammed Mursi’ye uyguladıkları baskıyı, şiddeti hepimiz gördük ve nihayet kanlı bir şekilde iktidardan indirmelerine hepimiz şahit olduk.
Hiç şüpheniz olmasın Tayyip Erdoğan’ı ve onun liderliğinde çevreden merkeze yani iktidara taşınan mazlumları’da hazmedemez muktedirler.
Mazlumların iktidarı demek, hele hele dünya 5’ten büyüktür diye onlara parmak sallamak, muktedirlerin alışkın olduğu bir şey değildir ve bunu sineye çekeceklerini de beklemeyelim sakın.
Hatta diyebilirim ki çok erkenden harekete geçtiler bile.
Pazar gecesi muktedirler adına Televizyonlarda konuşanlardan bazıları bu hareketin işaret fişeğini de verdiler.
Erdoğan’ın aldığı yüzde 52 oy’un yeni Türkiye için
yetmeyeceğini, Tayyip Erdoğan’ın bundan sonra ya uzlaşmaya gideceğini ya da düşüncelerini revize etmek mecburiyetinde olduğunu söylediler.
Bunu söyleyenlerden biri de merkez medyanın önde gelen yazarlarından biridir.
O şahıs Akil Adamlar Heyeti içinde yer alamadığı günlerden itibaren AK PARTİ’ye ve iktidara karşı daha görünür şekilde cephe almaya başladı.
17/25 Aralık’tan sonra da tam bir Tayyip Erdoğan karşıtı oldu.
Bunun gibi çok var.
Onlar Barış Sürecinde muktedirler ve patronları adına yer almak istediler. Ama süreci torpilleyeceklerini bildiği için Erdoğan’da onları yaklaştırmadı.
Böylece açıkça cephe aldılar.
Tereddüt edenleriniz bence hemen fikir değiştirsinler, yakında Yeni Türkiye’nin ve Tayyip Erdoğan’ın üzerine daha planlı gelecekler.
Hatta diyebilirim ki savaş daha yeni başlıyor, yurt içinde ve yurt dışında yazılıp çizilenlerden anladıklarımı kısaca şöyle özetleyeyim:
Uzun yıllar lider alışkanlığı olan AK-PARTİ’nin Erdoğan’dan sonra ilk grup toplantısının ardından, ortaya çıkacağını düşündükleri boşluğu fırsata çevirip;.. " bundan sonra bu adam mı bu partiyi götürecek..." cümlesini seslendirip yaymak istiyorlar.
Diğer taraftan HSYK seçimlerinden sonra kazanacakları yeni yeni mevziler marifeti ile 17/25 Aralık benzeri ataklar yapacaklar.
Böylece, iki koldan saldırıp, 2015 genel seçimlerine yakın AK PARTİ' den bazı vekilleri istifa ettirmeyi planlıyorlar.
Aynı zamanda Bahçeli ve Kılıçdaroğlu tarafını daha iyi tahkim etmeye,özellikle Bahçeli tarafına daha sadık ve yeni çatı benzeri anlaşmalarda sorun çıkarmayacak biri ile sağlamlaştırmaya çalışacaklar.
Ve plana göre; lider zaafiyeti olan,dağılmaya yüz tutmuş, çok sayıda yeni yolsuzluk dosyaları ile yıpranmış bir AK PARTİ'ye karşı; güçlü olduğu bölgelerde birbirini destekleyen, yeni, yıpranmamış, medya marifitiyle de olabildiğince parlatılmış, dinamik ve şaibesiz bir muhalefetle seçimlere girmeyi düşünüyorlar, düşünüyorlar da İbrahim Hakkı Rahmetli Tefviznâmesinde demiş ki :
Hak şerleri hayr eyler
Ârif anı seyreyler
Zan etme ki gayreyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/ferman.karacam
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol