Kılıçdaroğlu ve Patlayan Eziklik
- GİRİŞ07.04.2016 06:56
- GÜNCELLEME08.04.2016 08:35
Aradan geçen yaklaşık 50 yıl Hoca'yı, bu konuda da haklı çıkardı.
Necmettin Erbakan' ın ileri derecedeki zekâsı, milli ve manevi değerlere olan samimi bağlılığı, ülkesine ve milletine olan sevgisi O'nu, bir fani olarak bu memleket için hep iyi şeyler söylemeye ve iyi şeyler yapmaya yöneltmiştir.
Geçen 50 yılda bizzat yaşayarak ve tanık olarak anladık ki gerçekten de hem insan için hem de bir millet için Ahlak ve Maneviyat birinci derecede önemli.
Binayı direk, dini namaz ayakta tuttuğu gibi, milletleri de ahlak ayakta tutuyor.
Ahlak bozulduğu zaman ya o toplum kendiliğinden çürümeye başlıyor ve bir başka toplum gelip çürüyen toplumu kılıçtan geçiriyor, çürüyen Bizans'ta ve yerine gelen fetihte olduğu gibi ya da direk olarak Yaratıcı müdahale edip, yerle bir ediyor, Ad kavmi, Lût kavmi gibi..
Ahlaksızlık toplumları, bir ağacı güvenin kemirmesi gibi içten içe kemirip tüketiyor, çürüme görülür hale geldiğinde ise, toplum zaten yıkılıyor.
Batı, kendi düşünce adamlarının birçoğunun da söyledikleri gibi içten içe çürüyor.
Batının kültür yapısının müsait olması ve ahlakın temel kaynağı olan dinden de uzaklaşması, ahlaksızlığın virüsünü hızlı üretmeye başladı.
Bugün, bütün Dünya'nın uğraştığı terör virüsü, Batı kaynaklıdır.
Tıpkı, bazı öldürücü hastalıkların kaynağının da Batı olduğu gibi.
Gerçek şu ki biz de, aynı Dünya üzerinde, insanlık olarak hep birlikte yaşıyor ve her türlü bozulma ve çürümeden payımıza düşeni alıyoruz.
Günümüzde çürüme ve yozlaşma hangi noktada başlarsa başlasın, oldukça hızlı gelişiyor ve her tarafa yayılıyor.
Ayakta kalmanın, çürümeyi hafif anlatabilmenin tek çaresi irade eğitiminden, fertlerimizin iradesini güçlü hale getirmekten geçiyor.
Tutunabilmenin, direnebilmenin yolu, güçlü ve sağlam iradeli nesiller yetiştirmekten geçiyor.
Tek başlarına dini, ahlaki, teknik veya bilimsel eğitim insanları bu ahlaksız kasırgaya karşı koruyamaz. O bilgileri beyinde direnç haline dönüştürmek hem ayrı hem de önemli bir eğitim işi.
Ancak bu ve benzeri eğitimle Kılıçdaroğlu' nun ve onun gibilerin edepsizliğini düzeltemezsiniz.
Neden?
Çünkü, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu kadar alçalması onun ezikliğinden kaynaklanmaktadır.
Eziklik, başlı başına düşük bir ruh halidir.
Ezik insanlar; belki gerçekte ezilmemiştir ama kendilerini ezik hissetmeleri bile ezik olmaları için yeterlidir.
Ezikler; öç almaya, suç işlemeye, şiddet uygulamaya, cezalandırmaya, hakaret etmeye eğilimlidirler. Ezikler mümkün mertebe içe kapanık ve asosyaldirler fakat ortaya çıkacaklarsa,
İlk ortaya çıkarken sesiz ve sakindirler.
Ortamı kollayarak, fırsatları değerlendirerek, etrafı uyandırmamaya çalışarak yavaşça, bazen da sinsice ilerlerler.
Ve ayaklarını yere sağlamca bastıklarına inandıkları an, içlerinde yıllarca biriktirdikleri öfkeyi kusarlar.
Ezik kişilikler, toplumsal hayatın akışı sırasında, karşılaştıkları hemen her olayı, kendilerinin aleyhine yorumlayarak kin depolarlar.
Altta kalmışlıklarına, ezilmişliklerine ya da kendi gibi olanların ezilmiş olmalarına öfkelenirler ama bunu dışa vurmazlar.
Hatta mümkün olduğunca gizli tutar, içine atarlar.
Günün birinde "Papatya gibi açacağı" mevsimi ve zamanı kollarlar. Ama eziklerin o açılışı hiçbir zaman papatya gibi değil, bir bomba gibi olmaktadır.
Kılıçdaroğlu da ezik bir kişiliktir ve potansiyel bir bomba taşımaktadır içinde.
Eğer şu anda bulunduğu konumundan dolayı taraftarları ve yakınları onu terbiye edebilirlerse ne ala, terbiye edilmez ise, emin olun ki onun daha büyük patlamalarına şahit olabiliriz.
Kılıçdaroğlu, sebeplerini anlatmak istemediğim ama çak iyi bildiğim bir ezilmiş kişilik barındırmaktadır içinde. Eğer anlatırsam aynı meşrepten olan insanları inciteceğimden kaygı duyarım. Değilse, bu olaydan sonra benim Kılıçdaroğlu' na asla saygım kalmamıştır, değil mi ki o, bir anneye; milyonlarca annenin gözlerinin içine bakarak ve onurunu aşağılayarak hakaret etmiştir üstelik, milyonlarca insanın gözleri önünde.
Ve yine, üstelik bu adam Türkiye'de, şu kadar milyon oy almış bir partinin lideridir.
Sokak adamları bile birbirine küfredince, anne kavramına karşı bir edep belirtisi ortaya koyarken, bu şahıs, 80 milyonun önünde bir anneye en adi ve en çirkin kelimelerle saldırmıştır.
Bu saldırı hiçbir saldırıya benzemez, es geçilemez, hafife alınamaz, mahkemelerin vereceği para cezaları ile falan unutturulamaz.
Bilemem; Türkiye'de ki bütün anneler mi ayaklanıp bu terbiyesizin kapısına dayanmalı, haddini bildirmeli. Alevi vatandaşlar, kadın örgütleri, STK'lar mı meydanlara dökülüp saatlerce yuuuuh diye bağırmalı. Bilemiyorum, gerçekten bilemiyorum hangi şekilde davranılırsa yeni ve daha büyük bir ezikliğin patlayışı önlenebilir??
Aslında, hakiki manada Hacı Bektaşi Veli çizgisinde olan Alevi vatandaşlarımız isteseler, bu düşkün adamın haddini bildirirler. O Hünkâr ki; " Düşmanın bile insan olduğunu asla unutmayacaksın " demektedir.
Ama ezik Kemalde, Hünkâr'ın esamesi kalmış mıdır, bu da önemli bir soru?
Ferman Karaçam - Haber 7
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/fermankaracam
instagram.com/fermankaracam
Yorumlar3