Ahlak' tan sınıfta Kaldık
- GİRİŞ11.05.2016 07:11
- GÜNCELLEME12.05.2016 08:21
Bu haberi okumamın üzerinden daha bir saat geçmemişti ki dostum ve sevgili arkadaşım Celalettin Cingöz aradı.
" Müsait misin abi" dedikten sonra konuşmaya başladı: "Abi çok ahlaksızlaştık çok, bu gidişin sonu ne olacak, bilemiyorum". Dedi.
Belli ki gerçekten canını sıkan bir şey vardı.
Hayırdır Celalettin Bey, bu kadar canını sıkan mesele nedir, dedim.
" Urfa'da, yolların bazı kesimlerine radar konmuş. İki ay içerisinde birçok kimseye ceza kesilmiş. Fakat ceza yiyen vatandaşlar hastanelere giderek,
"ben, acile hasta getirmiştim" diye hastanelerden rapor alıp, cezalardan kurtulma yoluna gitmişler".
Bir saat kadar önce "ilginç" bulduğum haber de buydu işte. Ama, şehir farklı.
Okuduğum haberi kısaca paylaşayım. Radara Takılan Acile Koşuyor başlığı ile sunulan haber şöyle devam ediyordu:
Edirne'de farklı noktalara konulan sabit radarlar on günde, on bin 28 kişiye ceza kesince, radara girdiğini fark eden sürücüler, cezaları iptal ettirmek için farklı yöntemler denemeye başladı.
Kimi sürücüler cezadan kurtulmak için hastaneye giderek, acil hasta taşıdığına dair barkod alıyor".
Konu bu şekliyle bitmiyor, hak ve hukuk ihlali katmerlenerek sürüyor.
Şöyle ki, Edirne Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkan'ı Erbey Kılıç, diyor ki:
" Hız ve ya kırmızı ışık ihlali yapan sürücüler hastanelerden barkod almaya yüklendikçe, gerçekten acil hastası olanları kimse ciddiye almıyor ve saniyelerle yarışan acil hasta taşıyanlar mağdur oluyor, ayrıca, hastaneler meşgul edildiği için acil durumdaki hastaların hayatı riske giriyor..".
Görüyor musunuz ne hallerdeyiz?
Elektriği kaçak kullanıp, üstüne üstlük bir de direniş yapıp yol kapatıyoruz.
Radara yakalanıyoruz, cezayı ödememek için yalan söylüyoruz.
Senedimizin günü geldiği halde, ödemeyi yapmıyor, senet parasıyla yeni gelen “parti malını” kaçırmamak için mal alıyoruz ama "paramız yok" diye yalan söylüyoruz.
Çalıştırdığımız işçiyi sigorta yapmamak için, her türlü hileye baş vuruyoruz.
Eşimizden kağıt üstünde ayrılıp, baba maaşını alıyoruz ama gerçekte evlilik devam ediyor.
Ölen Baba' nın emekli maaşını yıllarca almaya devam ediyoruz fakat konu ortaya çıkınca da yalanlara takla attırıyoruz. Daha neler, neler neler.
Gözlerimizin içine bakarak birbirimize karşı hile yapıyor, yalan söylüyoruz.
Devlet'in yani milletin malını aşırmayı uyanıklık sayıyoruz.
Emeğin ve alın terinin tam karşılığını vermemek için kırk dereden su getiriyoruz.
Verdiğimiz sözlerde durmamak ise artık Vakay-ı Adiyeden sayılıyor.
Bugün başımıza gelenleri sayıp dökerken kullandığımız üstün yeteneklerimizi, biraz da, başımıza bunların niçin geldiğini anlama konusunda kullansak, sanırım, başımıza gelen kötü şeylerin sayısı azalacak.
İslam Dünyası olarak bugün, başımıza gelen belalardan dolayı ikiye ayrıldık.
Büyük bir kesimimiz, "amaan nasıl olsa gücümüz yetmiyor, yapacak bir şeyimiz yok, adamlar süper güç" deyip tamamen boş veriyoruz.
Diğer az bir kesimimiz de, daha fazla ibadete sarılıyoruz.
Ama, her iki kesim olarak sonuçta ahlakımız yerlerde sürünüyor.
Ahlakımızı düzeltmeden iyi olmamız, düzelmemiz mümkün görülmüyor.
Çünkü, ibadet şahsidir, ahlak umumidir.
İbadet sadece sahibini ilgilendirir ama ahlak herkesi ilgilendirir.
Kimse ne bu dünyada ne de öteki dünyada bir tek rekât namazını başkası için vermez. Hiç kimse bir başkasının yerine oruç tutmaz ve ya orucunun sevabını bağışlamaz.
Fakat selamımız, merhabamız, güler yüzümüz, dürüstlüğümüz, yalana baş vurmamamız, komşuluğumuz, tevazumuz, akrabalığımız, dostluğumuz, iyi vatandaşlığımız, namuslu olmamız, vefakar olmamız, saygılı olmamız, hak hukuk kollamamız, hile ve desise yapmamamız.... Herkesi ilgilendirir ve bütün bunlar, birlikte yaşadığımız toplum için birer bağıştır ve "verme" özelliğinden dolayı birliği, dirliği, huzuru, saadeti getirir.
Yalan dolan, hile hurda ise toplumu gerer, güven ve sadakat ortadan kalkar. Sonuçta bölünme, parçalanma ortaya çıkar. Birlik ve beraberlik olmayan yerde ise Allah'ın (cc) bereketi yoktur. Bereket birlik üzerinedir.
İsterseniz bakın günümüz İslam Dünyası'na;
Var mı birlik beraberlik?
Yok.
Niçin?
Çünkü, ahlakımız son derece zayıfladı, dökülüyoruz.
İbadetimizde sorun yok.
Suudlar Kabe'yi bir kaç kat daha büyüttüler, sığmıyoruz koskoca alanlara ama Hacer'ül Esved'e uzanırken birbirimizi çiğniyoruz.
Dünyadaki hayatımızı ibadet ederek ve birbirimize yalanlar söyleyerek tüketiyoruz da, Ahlakı Kur'an'dan ibaret olan ve güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen bir Peygamber (as), bu halimizle, öbür dünyada yüzümüze bakar mı ?
Bunu gerçekten, bilemiyorum.
Ferman Karaçam - Haber 7
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/fermankaracam
instagram.com/fermankaracam
Yorumlar7