Kudüs'e Sesleniş
- GİRİŞ07.12.2017 07:13
- GÜNCELLEME09.12.2017 09:21
Kudüs sen, rahmet düşmüş bir beldenin adısın.
Sevgiliye kavuşmak üzere yola çıkılan dünyadaki sonun, vuslattaki başlangıcın adısın.
İlk çekirdeğin yeryüzüne düşüşü kadar eskidir seni sevmişim Kudüs.
Öyle mahzun duruşuna dayanamam.
Her sabah güneşin doğuşu kadar taze ve umut doludur seni sevmişim.
Yıllandıkça bilenmiş Anadolu türküleri gibi yanık, kalemimden damlayan şiir mısraları kadar sıcacıktır sevdam.
Sen benim en derin sevdam ve en derin acımsın Kudüs.
Acılarımdan çoğaldım ben.
Acılarımdan öğrendim ayakta durmayı, acılarım arttıkça yürümeye başladım ilk kez.
Acılarımı deşerek anladım insan olmayı, kul olmayı ve acılarımı sırtlayınca bildim seni Kudüs.
Sen benim, dağlandıkça bilgeleşen, bilgeleştikçe kanayan acımsın Kudüs.
Öyle uzakta,
Şöyle yakında,
Böyle derinlerimde zonklayan yaralarımdan taşan ve hep sızlayan bir acımsın Kudüs.
Sen ey bedenimi kendisine yönelttiğim ilk toprağım, ilk kıblem kalk ayağa, duy sesimi.
Aşıkların mendillerine sardıkları hüzün kadar yanık, henüz toprağa tutunan bir çınar fidesinin kökü kadar dipdiriyim şimdi.
Selahaddin gibi toprağının kılcal damarlarında yürüyor sevdam, sana geliyorum, sende yürüyor ellerim ve kollarım.
Yüreğimin feryadını, yüreğimin ateşini, yüreğimin atışını duyuyor musun Kudüs ?
Sana geliyorum ama yollarım tutsak, yollarım kıpkızıl kıyamet.
Bu yüzden her gün kavurucu bir ateşin içinde açıyorum göz kapaklarımı.
Uykuları silip süpüren simsiyah bir alev bulutunun içindeyim bazan, başımda huzursuzluk veren küt bir ağrı.
Alnımın ateşi avuçlarımı yakıyor.
Gelip alnımı omzuna dayıyorum Kudüs, alnımı toprağına bırakıyorum.
Toprağında, Sevgililer Sevgilisinin bıraktığı tebessümlerden kalan nur huzmeleri, bahar yağmurları, sevgi kıvılcımları..
Bu kıvılcımlar, ufuklardan ufuklara uzayan bütün bir yaratılmışın gecesini ve gündüzünü aydınlatan güneş gibi duruyor üstümüzde.
O' ki sana yönelmiş, senden yükselmiş, yine sana dönmüştür sidretü’l-müntehadan.
Sen ki, sevgililerin ağır sırrını omuzlayan şehirsin Kudüs, sen ki toprağa düşen ilk şehit kanı gibi mübareksin, ilk secdeyi muştulayan beldesin, ilk yönelişimizi sıcacık saran topraksın Kudüs, öylece kutlu, öylece derin ve masmavi ve yaşayan bir sevdasın yüreğimde.
Ve sen yüreğimdesin, hep yüreğimde;
Sen ki, içimde sızlayan bir çocuk sesi gibi mâsum,
Göğümden, ansızın kayıp düşen bir yıldız gibi yitik,
Vurulmuş, yavrulu bir ana ceylan kıvranışı gibi acılı,
Bende, benim kanımdasın ey Kudüs.
Nice yollar yürünse, nice dağlar aşılsa, nice çağlar yaşansa da büktüğün o mahzun boynun ruhumdan sökülmeyecek.
Ne var ki, sana yakışmıyor hüzün.
Sen ilklerin vatanısın.
Vuslat beldesi, bayram yerisin.
Tutsak olan benim.
Vefasız olan benim.
Ufalanıp, ayak altlarına dağılan benim.
Kanadıkça yaralarına yaslanan, aldandıkça kanırtan benim.
Musa'nın dilini koparan, İsa'yı çarmıha geren, Hüseyin'in başını vuran, aşığın Selahaddin'i öldüren benim.
Yüzüm kapkara.
Suçum büyük.
Günahım çok.
Beni affet, affet beni Kudüs.
Ferman KARAÇAM
Yorumlar3