Kanlı Satranç ve Arap Birliği
- GİRİŞ21.02.2018 07:20
- GÜNCELLEME22.02.2018 08:11
Ortadoğu, belki de tarihinin en çetin ve kanlı dönemlerinden birini yaşıyor.
Günümüzün süper devletleri bölgeye bütün güçleriyle abandılar.
Her bir süper güç adına vekâlet eden kanlı örgütler, çeteler, şirketler, devletler var.
Amerika ve Rusya bu vekâlet pazarının ilk kuran süper güçler ama yakın zaman da Çin de bu kanlı satrancın başına geçmek istediğini açıkladı.
Ne yazık ki Türkiye de ister istemez hatta mecbur bırakılarak bu sürece dahil oldu.
Şu anda Suriye topraklarındayız hem de sadece Afrin’de değil kuzey Suriye’nin birçok yerinde varız.
Kimin, kapalı kapılar ardında kiminle hangi iş birliği içine girdiğini kestirmek çok zor hatta imkansız.
Düşman oklarının yönünü mü takip etmeli?
Bu kanlı pazarın içinde bir tek dost var mı ki?
Yok, ne yazık ki yok.
Amerika, Rusya, Çin, İran, Esed rejimi bunlar, baş rolde görünenler.
Arka plandakiler de en az bunlar kadar sinsi, etkili ve riyakâr.
Amerika’nın Dışişleri Bakanı Türkiye’ye geldi Cumhurbaşkanımız ve Dışişleri bakanımızla uzun bir görüşme yaptı.
Hemen ardından Esed Afrin konusunda meydana çıktı.
Hepimiz biliyoruz ki Esed asla Rusya’dan habersiz adım atamaz.
Peki Rusya hayır derse biz, Afrin’den PKK/YPG’yi çıkarabilir miyiz?
Çok zor.
Öyle ise Rusya bizim Amerika ile uzun uzun görüşmemizden rahatsız olabilir mi?
Hiç şüpheniz olmasın, rahatsız olmuştur.
Ayrıca biliyorsunuz, geçenlerde İsrail İran’a ait bir insansız hava aracını düşürdü.
Hemen ardından Esed rejimine ait füzeler bir İsrail jetini vurdu.
Ben, İsrail’in kesinlikle buna cevap vereceğini beklerken şu ana kadar hala İsrail sessizliğini koruyor.
Peki neden dersiniz?
Çünkü, İsrail uçağının Suriye tarafından düşürülmesinin hemen ardından Putin, Netanyahu ile çok uzun bir telefon görüşmesi yaptı ve İsrail sessizliğe büründü.
Hiç kimse gerçek yüzünü göstermiyor.
Hiç kimse samimi değil.
Hele hele Türkiye’ye karşı hiç kimse dürüst davranmıyor.
Neden mi?
Çünkü Türkiye’den, Türkiye’nin taşıdığı potansiyelden korkuyorlar.
Bunu açıkça dile getirmiyorlar ama şuuraltına işlenen Osmanlı tedirginliğini de yok edemiyorlar.
Rusya; Türkiye’nin güçlendikçe Balkanlar’a, Kafkaslar’a, hatta Orta Asya’ya uzanacak potansiyelini göz ardı ederek, unutarak sürdürür mü bizimle olan ilişkilerini?
Hemen hemen tamamen İsrail etkisine girmiş olan bir Amerika, bu bölgede güçlü bir Türkiye’nin varlığının kendi varlığını tehlikeye atmak anlamına geldiğini, hele ki, Une Minute’den sonra bunun artık kanıtladığını da bilerek, Türkiye ile samimi bir müttefiklik yapabilir mi?
Yapmaz ve yapmıyor da zaten.
Özellikle devrimden sonra propagandist, siyonist ve yayılmacı bir İran’ın bütün bölgede alttan alta, sinsi sinsi örgütlediği şiilik ve Türkiye düşmanlığı son derece açık olmuşken, böyle bir İran, kapalı kapılar ardında Türkiye lehine adım atar mı?
Atmaz ve atmıyor da zaten.
Osmanlı korkusu Türkiye nezdinde öylesine büyük bir heyula haline geldi ki, bugün Ortadoğu’da kurulan bu kanlı satranç oyununda herkesin gözü Türkiye’de.
Türkiye her adım attıkça “Şah mat” deneceğini sanarak kaygılanıyorlar.
Hatta bu korku öyle noktalara varıyor ki “yok canım burada bir akıl tutulması var” dedirtiyor insana.
Şu Arap Birliği denen utanmazlara ve korkaklara bakınca açıkçası böyle düşünüyorum.
Ortada; Afganistan, Libya, Irak, Yemen, Suriye diye gerçek bir ülke kalmadı.
Şehirler, mabetler, tarihi eserler, binalar tamamen yıkıldı.
Milyonlarca insan sürüldü, öldürüldü.
Bu ülkelerin madenleri, zenginlikleri talan edildi.
En acısı da Ebu Gureyb gibi işkence mekanlarında binlerce genç insan sakat bırakıldı, yüz binlerce kadın kirletildi ve bu yüzden yüzlerce kadın intihar etti.
Bu sefil Arap Birliğinden ses çıktı mı?
Çıkmadı.
Bu karaktersizler şimdi kalkmışlar; “ Arap Birliği tüm Arap Ülkelerinin toprak ve egemenlik bütünlüğünden yanadır, Rusya Afrindeki sorunun çözümüne dahil olsun biz, Türkiye’nin Afrine girmesinden hoşnut değiliz...” diyorlar.
Tüüü sizin suratınıza, Cehennemin dibine giresiniz...!
Ferman Karaçam - Haber 7
Yorumlar2