1 Mayıs ve Dünün Anarşistleri...
- GİRİŞ02.05.2018 07:35
- GÜNCELLEME03.05.2018 07:14
Proudhon, “devrim, çok yakın bir zamanda devleti yıkacak, ortadan kaldıracak ve toplumlar devlet olmadan yaşayacak” , der.
Sadece o mu?
Elbette hayır.
Godwin, Tucker ve daha birçok Marksist teorisyen bu konu üzerinde milyonlarca sayfa eser yazmış ve konuşmuşlar.
Bizde 1 Mayıs’ların hemen hepsi kanlı geçmiştir.
Sebebi de Buradan yani Marksist felsefenin bizatihi kendisinden kaynaklanmaktadır.
Marksistler devleti kaldırmada yöntem olarak “anarşizmi” kullanırlar.
Elbette tek yöntem bu değildir ama devleti ortadan kaldırmada ilk akla gelen ve bugüne kadar pratik olarak da kullanılan yöntem anarşizmdir.
Çünkü, bir Marksiste göre devlet demek, iktidar demek baskı demektir ve bunu da ortadan ancak anarşizm kaldırabilir.
Ve hatta anarşizmi, Büyük Fransız Ansiklopedisi şöyle tarif etmektedir:” Anarşizm her baskıya, her disipline, her hükümete, her devlete, her iktidara, her otoriteye, açılan bir savaş… Bütün şekilleriyle siyasi, manevi, iktisadi baskının kaldırılması; hükümetlerin organizmaları içinde erimesi; hakimiyetin yerine serbest anlaşmaların geçmesi…Emek hiçbir dış güce boyun eğmeyecek, insan kendi kendine teşkilatlanacak ve tam bir bağımsızlık içinde yaşayacak; ehliyetine göre üretecek, ihtiyacına göre tüketecek”.
Bir Anarşist, tüm üretim araç gereçlerinin, üretim faaliyetlerinin, mülkiyetin ve anamal olarak adlandırılan kaynakların tamamının gelecekte devrim tarafından ele geçirileceğini, işletileceğini, yönetileceğini, paylaştırılacağını ve bütün bunlar uygulanırken devletin olmayacağını iddia etmektedir.
Bir anarşist, bir başka deyişle bir sosyalist devrimci bu ve benzeri iddialarında son derece inatçıdır.
Bunlara iman etmiştir ve hayatını, gözünü kırpmadan bu uğurda vermiştir.
Bunun, dünyanın birçok yerinde ve Türkiye’de binlerce örneği vardır.
En unutulmaz olanları da ‘71 muhtırasıyla dar ağacına gönderilen Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’dır.
Türkiye 1960’ların sonlarından, 1990’ların sonlarına kadar bu anarşistlerin varlığını yakından tanıdı.
Devleti yıkmak için her türlü anarşizmi uyguladılar, özellikle her yıl Mayıs’ın birinde ortaya çıkıp kan döktüler.
Sokaklardan kaldırımları sökerek emniyet kuvvetlerine attılar, hiçbir suçu günahı olmayan esnafın dükkanını tahrip ettiler, bankaları, yolları, evleri hatta park ve bahçeleri bile tarumar ettiler, vatandaşların araçlarını ateşe verdiler.
Bütün bunları halk adına, proletarya yani işçi, emekçi adına (!) yaptılar.
Her şeye rağmen gerilere yani 1960’lara doğru gittikçe bu gençlerin birer Anadolu insanı olduklarını, hasbi ve harbi yanlarının olduğunu görürdük.
2000’lere geldiğimizde bu devrimciler bir anda ortalıktan kayboldu.
Hasbi Anarşist tarafları, Anadolu genci özellikleri kayboldu.
Çok tuhaf ve anlaşılmaz bir şekilde bu hasbi Anadolu gençleri yıllarca Emperyalist diye taşladıkları, Amerika’nın ve Avrupa’nın insafına (!) sığındılar.
Ve artık o cevval mert Anadolu devrimcisi gitti, yerine Amerika emperyalizminin, Avrupa Emperyalizminin emrinde teröristler geldiler.
Anarşizm terörizme,
Anarşist teröriste,
Anamal ise Emperyalistler tarafından teröristin eline tutuşturulan bombaya ve silaha dönüştü.
Adları ister TKPML-C olsun, ister PKK olsun, ister PYD olsun, bunlara sormak lazım; Sizi yalancı ve sahtekar proletarya bozuntusu hapçılar, hani siz devrimciydiniz, ne işiniz var sizin en büyük Emperyalist ABD ve Batının yanında?
Siz sadece bu ülkeye değil, 1 Mayıs Emek Bayramına, iman ettiğiniz Marks’a, Lenin’e ve Mao’ya da ihanet ettiniz.
Yüzsüz ve paryalaşmış hallerinizle, gerçek emekçilerin arasına karışıp, meydanlarda emeğin bayramını kutlamanızı ve o kahrolası sol yumruklarınızı yukarı kaldırıp marşlar söylemenizi Deniz Gezmiş görseydi, “sizi gidi ABD’nin finoları” der ve yüzünüze tükürürdü.
Ferman Karaçam - Haber 7
Yorumlar3