Yeniden Büyük Türkiye
- GİRİŞ25.06.2018 08:35
- GÜNCELLEME26.06.2018 08:06
Her şeyden önce, milyonlarca insanla birlikte bize bu sevinci yaşatan Rabbımıza şükürler olsun.
Dünyadaki mazlum ve mağdurların kazandığı çok önemli bir seçim yaşadık.
24 Haziran 2018 Pazar günü, Türkiye’yi liderler ligine taşıyan milletimizin “kamu vicdanı” denilen yanılmaz vicdan terazisi tecelli etti.
Hamdolsun ki, 81 Milyonun kazandığı, kaybedenin olmadığı tertemiz bir seçim yaşadık.
Bu seçimin kaybedeni, ikide bir bize demokrasi dersi vermeye kalkan küresel batı emperyalizminin seçkinci lordlarıdır.
Onlar ülkelerinde yüzde elli katılım oranları ile seçim yaptıklarında bayram ederken bu ülke, yüzde doksan katılım oranlı bir demokrasi şöleni gerçekleştirmiştir.
Bu seçimde, son derece güçlü ve inanılması zor bir gayretle ve performansla kampanya yürüten ve seçimi kazanan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum.
Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşık 60 Milyon seçmenin %52,5 oyunu alarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Devlet ve Hükümet Başkanı olmuştur.
Erdoğan, bu coğrafya insanının iki yüz yıla yakın rüyasını gerçekleştirmiştir, mazlum milletler ve ümmet adına tebrik ediyor, sıhhat, afiyet ve iman selameti diliyorum kendilerine.
30 yıldan fazla rahmetli Necmettin Erbakan’la birlikte çalışan ve iktidara geldiği 2002 yılından bu tarafa da onun birçok hayalini gerçekleştiren Erdoğan asıl, bundan sonra Hocasının en büyük hayallerini gerçekleştirecektir.
1969 yılında bağımsız olarak TBMM’ye giren Erbakan’ın ilk seslendirdiği sloganları hatırlayalım:
Yeniden Büyük Türkiye.
Önce Ahlâk ve Maneviyat.
Milli ve Ağır Sanayi.
Tek Millet, Tek Devlet, Tek Vatan, Tek Bayrak (Erbakan bunu, küfür tek millettir olarak yani “Kitabî” bir şekilde daha kısa ve birebir ifade etmiştir. Ancak Erdoğan, daha anlaşılır ve daha detaylı şekilde ifade etmiştir)
Güçlü olan değil, haklı olan üstündür.
Bu ülkede herkes Milli Görüşçüdür ama farkında değildir.
Bu seçimle birlikte, Erdoğan öncülüğünde, milletimiz tarafından Yeniden Büyük Türkiye’nin temelleri atılmıştır.
Bu Temel üzerinde şimdi Önce Ahlâk ve Maneviyat sütunları yükselmelidir.
Bunun için evvela, “doğru bilinen yanlışlardan” başlanmalıdır.
Mesela, 2010 yılındaki referandumla getirilen “Kadınlara Pozitif Ayrımcılık” maddesi yeniden ele alınmalı.
Kadını sadece çalışanlardan ibaret görüp onlara kreş, çocuk bakıcısı desteği, bakım, izin vb gibi kadının kadına pozitif ayrımcılığı şeklinde işleyen yardımlar, Babaanne ve Anneanne maaşları gibi aileyi tahrip edici ucube uygulamalar derhal ele alınmalıdır.
“Anne” öncelikli ve Anne’nin manevi ve maddi gücünü ailede ikame eden bir aile planlaması ortaya konulmalıdır.
Anne’den ve aileden başlayarak “Önce Ahlak ve Maneviyatın” tutarlı, kalıcı, sarsılmaz, gerçekçi ve popülizmden uzak çalışmaları başlatılmalıdır.
Eğer bir pozitif ayrımcılık söz konusu olacaksa bu ayrıcalık ve ayrımcılık gerçek Anne’ye uygulanmalıdır.
Çocukluktan başlayarak kızlarımıza bilgi, beceri, ilmihal, sabır, sağlık, şefkat, ev ekonomisi, pedagoji eğitim ve öğretimi verilerek anneliği gerçek kutsal kimliğine kavuşturacak şekilde yetiştirmeliyiz.
Aile örseleniyor.
Aile tahrip oluyor.
Aile dağılıyor.
Ve biz geç kalıyoruz.
Yanlış kadın politikalarımızla; çalışan ve az çocuk yapıp Türkiye’yi yaşlandıran anne lehine, çalışmayan ve daha fazla çocuk yapıp Türkiye’yi gençleştiren anne aleyhine bir politika izliyoruz şu anda ne yazık ki ve bir yandan, anne çalışmaya özendirildiği için aile içinde çekirdek aileyi ayakta tutacak kimse kalmıyor, diğer yandan anne şefkatinden mahrum kreşlere, ninelere, bakıcılara verilen çocuklarımız daha bireyci, stresli ve Allah korusun uyuşturucuya meyilli oluyor.
Anneyi okutmalı, eğitmeliyiz ama aynı zamanda madden ve manen ailenin de gerçek direği olacak şekilde özen göstermeliyiz anneye.
Anneye itibar, lafla olmuyor, gerekirse anneye sigorta yapıp, asgari ücret verip onun “sadece anne” olmasını sağlamalıyız.
Şimdiki uygulamada anneler; hem anne, hem temizlikçi, hem bulaşıkçı, hem bakıcı, hem ahçı, hem eğitimci, hem kadın ve hem de kariyer yapıyor.
Bir insana bu kadar zulüm fazla değil mi?
Böyle olduğu için de aile kopuyor, dağılıyor ve boşanmalarda her yıl rekor üstüne rekor tazeliyoruz.
Farkındayım.
Biraz erken başladım, hem de daha hükümet kurulmadan...
Ancak, bazı konularda bir gün bile kaybedecek vakit yok.
Yeniden Büyük Türkiye’nin temellerine “Önce Ahlak ve Maneviyat” olarak besmele ile ilk harç konulmalı ve bu temel de aile kurumundan başlatılmalıdır.
Ne mutlu, Yeniden Büyük Türkiye idealine bağlı olanlara.
Ferman Karaçam - Haber 7
Yorumlar9