Devletin Kulağı Duymuyor mu ?
- GİRİŞ02.01.2019 08:38
- GÜNCELLEME03.01.2019 08:32
Yazı yazmak zor zanaat.
“Şunu da yazayım” dediğinizde etrafa bakınırsınız sonra “eyvah zülfiyare dokunuruz” der, durur, ertelersiniz.
Ertelersiniz de, içinize kurt düşmüştür bir kez gider, gelir şunu da yazayım diye, düşündüğünüz o konuya toslarsınız.
Hatta bazen uykularınız bile kaçar.
Ya o konuyu yazacak, ya da her gece uykularınıza kıran girmesine razı olacaksınız.
Önümde öyle bir konu var, kimin hangi zülfüne dokunursa dokunsun yazıp, yarın gece rahatça uyuyacağım.
Türkiye, yavaş yavaş bir felakete doğru ilerliyor.
Son derece tehlikeli, geriye dönüşü çok zor olan bir gidiş bu.
Eğer devlet, elini masaya vurmazsa, devlet devletliğini gösterip bu gidişi durduracak bir aklı ve bilgiyi ortaya koymazsa, bir süre sonra çok geç olacak.
Sosyal medyada, içten içe temelleri örgütlenen, karşıt görüşlü dini anlayışlar birbirine karşı diş biliyor.
Her biri bir siyasal parti tabanındanmış gibi seslenen, veya bağımsız da görünen; öldürmeyi, asmayı, kesmeyi, kelle almayı açıkça ifade eden insanlar giderek artmaya başladı.
Bunlardan sadece bir tanesini paylaşayım sizlerle:
“ Bence korkmalısın Caner Tislaman Türkiye’de şu an, binlerce kişi seni, nasıl öldüreceğini ve milyonlarca kişi de nasıl döveceğini, düşünüyordur. İslam şeriatını kim tahrif ederse âleni hüküm açıktır, kafası koparılmaz ! Kesilir...”
Bu ve buna benzer çok örnek verebilirim.
Bazıları da liste yapıyor ve “bunların kafası ne zaman kopacak? “diye soruyor.
Devlet eli.
Devlet kolu.
Devlet kulağı.
Devlet gücü.
Devlet gözü diye bir şeyler vardır, aceba bunları görüyor, duyuyor da, ses mi çıkarmıyor yoksa, her zaman olduğu gibi “işin” olgunlaşmasını mı bekliyor, devlet?
Eğer görmüyorsa görsün.
Eğer olgunlaşmasını bekliyorsa, yanlış yapıyor çünkü, bu konu diğer başka konulara benzemez.
Bu salgın olgunlaşırsa, devleti de tehdit eder çünkü, bu grup ve topluluklara mensup olanların, (Cemaatlar mı demeliydim?) devletin neresinde yuvalandığını bilemezsiniz.
Açık söyleyeyim.!
Seçimler yaklaştıkça, bu tür klavye silahşörlerinin, asarız, keseriz naraları da hız kazanıyor.
Ama, esas itibariyle, seçimlerin de ötesinde bir büyük hedefe kilitlenmiş gibiler; birtakım imamlar, birtakım hocalar, hatta birtakım müftüler de yavaş yavaş bu kervana katılmaya başladılar.
Bu vahim gidişi gören bazı ilim, irfan, vicdan, feraset sahibi basiretli şahıslar da üst üste uyarılar yapıyor, kaygılarını bildiriyorlar.
Mesela geçen gün, Marmara İlahiyat Fakültesi’nin Dekanı Profesör Ali Köse Bey şunları yazdı:
“Devletimize Uyarımdır “ :
Ülkemizde yabancı istihbaratlar için zemin hazırlanıyor.
Bu işin sonu iyiye gitmiyor.
Din tartışarak Afganistan- Pakistan olma yolunda ilerliyoruz.
Devletimiz tedbir alırsa ülkemiz kazanır.
Hocalar konuşmazlarsa, dini her şeye bulaştırmazlarsa dinimiz kazanır. “
Cahilin ya da kör cahilin biri çıkıyor bir şey söylüyor, (söylettiriliyor mu demeliydim?) sonra ardından zır cahiller korosu başlıyor: “koparırız kelleni..!
Sanki din, herkesin konuşacağı, ahkâm keseceği, fikir beyan edeceği çok kolay bir alanmış gibi -mutlaka- yazıyor, konuşuyor.
Niye inşaat mühendisliği, kimyagerlik, fizik, astronomi, hekimlik konularında, herkes, din konusunda olduğu kadar “Âlim” değil, niçin bilmeyenler din konusuna bu kadar meraklı, sizler ne istiyorsunuz bu dinden eyy millet?
Sahi, nedir bu dinin sizden çektiği?
Ne zaman akıllanacak, ne zaman vaz geçeceğiz din adına kör cahilce konuşmaktan, yazmaktan veya din adına birbirimizi asıp kesmekten?
Anlaya anlaya bunu mu, kafa koparmayı mı anladınız siz bu İslam Dininden?
Sizin bu beyinsizliğinizden bu ümmet yoruldu artık.
Bırakın, gerçek Alimler konuşsun, siz de dini, yaşayın.
Konuşmaya, asıp kesmeye merakınızın çeyreği kadar yaşamaya merakınız olsaydı, bu ümmet böyle mi olurdu, bir düşünün...!
Allah ıslah etsin.
“Ne kadar da az düşünüyorsunuz”?
Ferman Karaçam - Haber 7
Yorumlar4