PKK’nın içerideki son kalıntılarını, bu onurlu ve erdemli Kürt Anneleri kazıyabilir mi?

Bu soruyu doğru cevaplayabilmek için biraz gerilere gitmek gerekecek.

Özellikle, Suriye iç savaşının başlamasından bu tarafa, Türkiye’ye yönelik tehditlerin alenileşmiş olması üç aşamada gerçekleşti:

Birincisi, inkar aşaması.

Bu aşamada, ABD’nin gerek Beyaz Saray tarafı, gerekse, Pentagon tarafı Suriye’de bulunma sebeplerinin tamamen DEAŞ terörü ile mücadele olduğunu ileri sürerek, Türkiye ve diğer ülkelerden de bu “zorlu” mücadelede kendilerine katkı sağlanmasını istediler.

Türkiye, müttefik olmanın gereğinin de bu olduğu, noktasından hareketle, gönül rahatlığıyla bu çağrılara olumlu cevap vererek elinden geldiğince katkı sağladı.

Fakat, bu sırada ABD, çok sinsi bir şekilde, Suriye’de İsrail güdümünde yeni kurmak istediği devletin altyapı çalışmalarını yaptı ve Türkiye’nin bunu farketmemesi için, DEAŞ marifeti ile olabildiğince çok mülteciyi Türkiye topraklarına yönlendirerek Türkiye’yi kendi derdine düşürecek şekilde sıkıştırdı.

Ayrıca bu sırada, uçak düşürme meselesinden dolayı

Türkiye—Rusya ilişkilerinin kötü olması da, ABD’nin işini kolaylaştırdı ve rahat çalışmasını sağladı.

İkincisi iyi polis, kötü polis aşaması.

Bu aşamada, ABD’nin Beyaz Saray tarafı iyi polis, Pentagon tarafı kötü polis rolü oynayarak Türkiye’yi oyalamaya çalıştı.

Hatta inandırıcı olmak için sonradan, PKK’nın Kandil’deki üst düzey yöneticilerinin yakalanması kararını alarak başlarına para ödülü koydu.

Ne var ki Türkiye, ABD’nin çok yüzlülüğünü ve birçok kirli ajandası olduğunu erken fark ettiği için, iki önemli hamle yapıp; Fırat Kalkan’ı ve Zeytin Dalı harekâtları ile karşılık vererek, çok önemli bir kazanım elde etti ama, bu arada Menbiç kaybedildi.

ABD Türkiye’den bu hamleleri beklemediği için, elini daha çabuk tutmaya başladı ve kuracağı PKK devletine araç, gereç, silah, mühimmat ve eğitim desteğini arttırdı.

ABD’nin bu girişimleri, onun kötü niyetini daha bir açığa çıkardı.

Bu aşamanın hiç şüphesiz ki, hala devam eden en zorlu tarafı; Türkiye’nin Rusya’ya yakınlaşması ABD’yi, ABD’ye yakınlaşması Rusya’yı Türkiye’ye karşı içten içe öfkelendiriyor olmasıdır.

Doğrusunu söylemek gerekirse, kıldan ince kılıçtan keskin olan böyle bir süreci, şu ana kadar son derece başarılı bir şekilde sürdürdüğü için, Erdoğan’ı kutlamak gerekir.

Üçüncüsü, kartların açıldığı aşama.

Hiç şüphesiz içinde olduğumuz üçüncü aşamada gerek ABD, gerekse Türkiye kartlarını açmış durumdalar. Her ne kadar Trump’tan hala iyi polis mesajları gelse de, durum gayet net: ABD Türkiye’nin Güneyinde, Fırat’ın Doğusunda, kuzey Irak’ın da bir bölümünü içine alacak şekilde, Ortadoğu’da İsrail ile kol kola yürüyecek katı ulusalcı, laikçi, seküler özelliklere sahip ve ABD’nin güdümünde olan bir devlet kuruyor.

Bu durumun netleşmesi ile birlikte, hatta ikinci aşamadan itibaren Türkiye, hazırlıklarını sürdürdüğü yepyeni bir aşamaya geçti.

Güvenlik stratejisini tamamen değiştirdi.

1-ABD’nin haince planını bozmak için, Kırk yıldan beri süren terörle mücadele konseptini yenileyip, duruma uygun hale getirerek Güneydoğunun tamamını içine alacak şekilde pençe ve kıran harekâtlarını başlattı.

2- Daha önce tecrübesiz erlerle yapılan bu harekâtların tamamında profesyonel, tecrübeli ve eğitimli asker kullanılmaya başlandı ve daha da önemlisi operasyonların tamamını milli silahlarla yapmaya başladı Türkiye.

3- Köy, kasaba ve şehirlere kolayca ulaşılacak şekilde dağlık araziye yerleşmiş olan, geceleri gelip halkı tehdit ederek eleman ve mühimmat temin eden PKK, dağlardan sökülmeye ve en büyük gelir kaynağı olan uyuşturucuya darbe vurulmaya başlandı.

4- Araç, gereç ve eleman temininde çok önemli rol oynayan Van, Diyarbakır ve Mardin Büyükşehir Belediyeleri HDP’nin, dolayısıyla da PKK’nın elinden alınarak terörün kolu kanadı budandı.

5- Bir yandan, sadece Doğu ve Güneydoğuda değil, Türkiye genelinde de PKK ve ona lojistik sağlayan HDP sıkı takibe alınırken, diğer taraftan da, Belediyeler ve kamu siyasi organları tarafından Kürt halkına karşı müşfik davranılarak, hizmet anlayışı geliştirildi.

Bütün bu, yeni mücadele konseptinin işe yaradığı için köy, şehir ve kasabalarda ortaya konulan emniyetin sağlanmasından cesaret alan anneler, HDP’nin aracılığı ile dağa kaçırılan çocuklarını almak üzere, Diyarbakır HDP il binasının önünde oturma eylemi başlattılar.

Başlıkta sorulan soruyu doğru cevaplayabilmek için, inşallah, bu konuya devam edelim...

CÜMLEDEN CÜMLEYE....

Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu adı altında, bir zamanlar global düzlemde uzun asırlar boyunca rol oynamış fakat modern Türkiye birilerinin jeopolitik düşüncesinde bağımsız bir oyuncu olarak daha oldukça yakın zamanlarda belirgin bir şekilde öne çıkmaya başlamıştır.

Batı için, özellikle de Washington için, bir zamanlar kendisinin rahat ve egemen olduğu dünya düzeninden giderek uzaklaşılan bu kaymayı kabul etmek oldukça zor görünmektedir...

Graham E. Fuller/ Türkiye ve Arap Baharı

Ferman Karaçam - Haber 7 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam