Holokost Endüstrisi

  • GİRİŞ19.02.2020 09:23
  • GÜNCELLEME20.02.2020 08:01

Bu başlık bir kitabın adı.

 

 

Kitap, tüm dünyada son derece etkili oldu ve çok konuşuldu, Türkiye’de ise gereği gibi konuşulamadı ama ben size bu kitabın tanıtımı yapmayacağım.

Geçenlerde bir dostumun sosyal medya üzerinden gönderdiği bir videoda, bu kitabın yazarı Yahudi entelektüel Morman G. Finkelstein’in bir konferansını izledim.

 

 

Yahudi yazar konferansa katılanlara İsrail’in ve siyonist Amerikan Yahudilerinin Holokost’u kullanarak büyük bir vurgun ve çıkar endüstrisi oluşturduklarını anlatıyordu.

Elbette salondan itirazlar yükseldi ve bu arada genç bir bayan, konuşmacıya, ağlayarak gözyaşları ile birlikte itiraz etti.

Finkelstein salondan kendisine itiraz edenlere ve bu arada ağlayan genç bayana : “ Bu sızlanmaların ve dökülen yaşların timsah gözyaşları olduğunu, Siyonistlerin ve Amerika’nın Filistin’de yaptıklarını hiç kimsenin görmediğini, Filistin’de yapılan katliamlara sessiz kalındığını”, söyledi.

Ayrıca Finkelstein, annesinin Majdanek, babasının ise Auschwitz kamplarına götürüldüğünü, ailesinin bütün fertlerinin Naziler tarafından katledildiğini ve kendisinin yahudi soykırımının yani, Holokost’un bütün acılarını yaşadığını dile getirerek, ağlayan kadına kızdı, salondan gelen itirazları da susturdu ve konferansını bitirdi.

Çoğumuz acımasız Nazi katliamlarını biliyoruz ve bunları insanlığın yüz karası ve ayıbı olarak lanetliyoruz ancak, Holokost’un nasıl istismar edildiğini de biliyoruz.

Mesela müzik ve sinema sektörü başta olmak üzere, birçok alanda yetmiş yıldan beridir Holokost üzerinden bir sömürü sektörü oluştuğunu da görüyoruz.

Holokost Endüstrisi kitabında Finkelstein ayrıca, onlarca somut örnekler vererek bu sömürü çarkı üzerinde duruyor.

Kitaptaki bu örnekler arasında dikkatimi çeken biri var, size, bu kişiden bahsetmeye ve aldığı ödüllerin “ilginç kurumlar” tarafından verildiğine dikkatinizi çekmek istedim.

Elie Wiesel.

Wiesel 1928 Romanya doğumlu, Sorbonne’da felsefe ve Fransız dili edebiyatı okumuş, gazetecilik yapmış.

Amerika’da yaşamış, kitaplarını Fransızca yazmış.

55 üniversite kendisine doktora ünvanı vermiş.

1986 Nobel Barış ödülü almış.

1984’de Legion d’Honneur Şövalye nişanı verilmiş.

Uluslararası Barış ödülü, Medicis ödülü, ABD Kongresi madalyası ve daha onlarca ödül ve madalya almış.

Elie bir Yahudi ve yazdıkları, anlattıkları tamamen Holokost’la yani, Yahudi Soykırımı ile ilgili.

Ne var ki Finkelstein, Holokost Endüstrisi kitabında, Elie’nin bütün bu yazıp söylediklerini nasıl istismar ederek paraya çevirdiğini, başka bir yazardan, ‘Holokost’un Kutsallaştırılması’ deyimini de ödünç alarak şu cümlelerle aktarıyor okuyucusuna: “ Novick’in ‘Holokost’un Kutsallaştırılması’ adını verdiği bu yalanın en önde gelen satıcısı ise Elie Wiesel’dir.

Wiesel için Holokost, geçerli bir ‘gizem’ dinidir.

Finkelstein, biraz da alaylı bir şekilde ırkdaşı Elie Wiesel’den birkaç mısra aktardıktan sonra asıl vurucu cümlesini kurarak, onun Holokost’u nasıl sömürdüğünü ortaya koymaktadır: “Bu nedenle Wiesel, Holokost’un ‘karanlık içinde yol aldığını, tüm yanıtları geçersiz kıldığını, ötesinde değilse bile tarihin dışında yer aldığını, bilgi ve tanımlamalara meydan okuduğunu, tarihin yıkımı ve kozmik ölçekte bir mutasyon olduğunu, sadece sağ kurtulabilen Rahip ( siz bunu sadece Wiesel diye okuyun, N. G. Finkelstein) onun gizemine Nail olabilir.

“Ancak, Wiesel’in kendisinin de itiraf ettiği gibi ‘Holokost ağıza alınamaz; hakkında konuşamayız’ bile. “Bu nedenle, 25 bin dolar karşılığı (artı şoförlü bir limuzin) verdiği konferanslarda Wiesel, Auschwitz gerçeğinin sırrının sessizlikte gizli olduğunu anlatıp durmaktadır.”

Burada, bir vicdan sahibi Yahudi’nin, bir başka fırsatçı siyonist yahudi için söylediklerinden ziyade, asıl demek istediğim şudur: Siyonist Yahudiler, 1944’deki acılarını satarak, 70 küsur yıl içinde Amerika gibi bir imparatorluğa sahibi oldular, tüm dünya üzerindeki iletişime, sermayeye, teknolojiye, medyaya, müzik ve film sektörüne sahip oldular.

Tıpkı Amerika’nın; eski Türkiye’nin Kürtlere uyguladığı acılardan kanlı bir örgüt çıkarıp, bu örgütten de bir devlet oluşturmaya çalışması gibi.

Acıyı kullandılar, acıyı sattılar, paraya ve güce tahvil ettiler.

Biz ise, elbette Müslümanlar olarak acıyı kullanamazdık ama bir vicdanlı Yahudi kadar bile olanları görüp, Osmanlıdan sonra çektiğimiz bunca acıyı, sürgünü, çileyi ve ilk kıblemizin işgalini dahi yazamadık, yaşayamadık.

Şu anda dahi, sınırlarımızın dibinde yüzyılların en büyük katliamı, sürgünü ve acıları yaşanıyor ama biz bu acılara kulaklarımızı tıkayıp, içeride birbirimizi çekiştiriyoruz.

CÜMLEDEN CÜMLEYE...

Senin medhinde şirket eylesem Mevla’ya ma’zurum

Bu babda cürmü isyana bakılmaz yâ Resûlallah

Şeyh Galip

Ferman Karaçam - Haber

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

Yorumlar1

  • Ömer Kara 4 yıl önce Şikayet Et
    körler bu yazıyı okusa da içeriğini anlayamaz. bileğine sağlık
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat