Mehmet Emre
- GİRİŞ22.04.2020 09:07
- GÜNCELLEME23.04.2020 09:36
İnsan kimi zaman kendisini alıp Kaf Dağının arkasına fırlatmak istiyor.
Kimi zaman gitmek, gitmek ve gitmek istiyor.
Koşmak, al taylarla yarışmak, rüzgarlara göğsünü verip devlerle savaşmak istiyor.
Bulutların karnını deşip, altlarından akacak yağmurlara verip gövdesini ıslanmak, ırmaklara, denizlere ve nihayet okyanuslara karışmak istiyor.
Kalabalıklardan, yalnızlıklardan, eşyadan, evlattan, maldan, mülkten, seslerden, haberlerden, zamandan, sırlardan yani dünyadan, yani maddeden, yani bedenden kurtulup kaçmak istiyor insan bazen.
İşte böyle zamanlarda, işte böyle kendimden kurtulmak istediğim zamanlarda gelir aklıma O.
Onu 1980’li yıllarda İslam Dergisinde, Vefa Yayıncılıkta çalışırken tanımıştım.
Önce İlim ve Sanat Dergisinde bir muhabir olarak başladım işe, 1985 yılı Mayıs ayında.
Raşit Küçük Hocanın tavsiyesi ile İlim ve Sanatın Yayın Yönetmeni Yusuf Yazar almıştı beni işe.
1987 yılında Genel Müdürümüz Yılmaz Bayat Gülçocuk adında bir dergi çıkarmamı istemişti.
Aynı yılın bir mayıs ayında ilk sayısını çıkardım derginin.
İşte o yıllarda Hak Yol Vakfında tanışmıştım Mehmet Emre Ağabeyi ile.
Sessiz, sakin, halim selim bir ağabeydi ve hala öyledir.
Hala yüzünde huzura kavuşulan güzel bir insandır, güzel bir Müslüman, az bulunan bir dost ve en önemlisi de tam bir derviştir O.
Kendinizden kaçmak istediğinizde, aklınıza ilk gelen bir kocaman Mü’min kucağıdır Mehmet Emre’nin kucağı.
O’nun kucağı; veliler, zahidler, erenler ordusunun dünyayı bir pula satmış, kendilerini sonsuz aşkın kollarına bırakmış fertleriyle doludur.
Aşk adamıdır Mehmet Emre.
Sevgili Akif Emre’nin de amca oğludur.
Allah rahmet etsin aynı damar Akif’de de vardı.
Mehmet abi ile bir saat otursanız, elli beş dakikası bu dünya kelamı değildir, sadece beş dakika bu dünyadan, ne var ne yoktan, işten güçten, sağlıktan ve çoluk çocuktan bahsedilir.
Geriye kalanı, erendir, ermiştir, zahittir, velidir, mürşittir, ilimdir ve aşktır yani...
O’nun kelamı öteden, ötelerdendir.
Sizi alıp, kaçmak ve gitmek, uzaklaşmak istediğiniz bu dünyadan uzaklara götürür.
Alimlerden, şehitlerden, velilerden, erenlerden, zahitlerden onlarca, yüzlerce, binlerce hikaye, kıssa ve hatıra biriktirmiştir Mehmet Emre.
Sizi onların saf, temiz ve berrak dünyasına götürür.
Orada Mevlana’lar, Yunus’lar, Ahmet Yesevi’ler, Şeyh Galip’ler... vardır.
En çok biriktirdiği hatırası da Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi’dendir.
Gençlik ve öğrencilik yıllarında sık sık yanında bulunduğu Hocaefendi’nin hemen her konuşmasını not etmiş, titizlikle saklamış ve şimdi onları özenle dile getirmektedir.
Mehmet Emre sizi; kaçıp gitmek istediğiniz kendinizden, maddenizden, eşyanızdan, kalabalığınızdan, yalnızlığınızdan alıp, kavuşmak istediğiniz deryaların ortasına atacak sımsıcak kelimeleri olan bir dosttur.
Mehmet Emre’nin eşi de kendisi kadar, pırlanta bir kardeş ve Mü’mine bir kişiliktir.
Bu çağda kimselerin cesaret edemediği kadar çocuğa annelik yapmıştır.
Her biri apayrı özelliği ve güzelliği olan on mücevher.
Mehmet Emre abi bu, her anı kan kokan zulüm çağının ortasında yapayalnız kalmış ruhlarımızı dindireceğimiz, okyanuslara açılan, okyanuslara başını koymuş bir suskun limandır.
Bir güzel eldir size, Mevlana ülkesinin kapılarını açmaya çalışan.
Bir güzel dosttur sizi alıp, Yunusça çağlayan şelaleler diyarında dolaştıran.
Kıyılarında durup, kederlerinizi denizlerine döktüğünüz İstanbul yüzlü bir vefalı arkadaştır Mehmet Emre.
O’nunla dost olmak, O’nunla kardeş olmak, O’nun sohbetlerinden payidar alabilmek bu dünyanın kolay bulunmaz tatlarındandır.
Kendisinin çok sevip beğeneceği su kasidesi ile yazımızı sonlandıralım.
Allah Mehmet Emre Ağabeyin ömrünü uzun, bereketli ve huzurlu etsin.
Su Kasidesi
Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su
Kim bu denli tutuşan odlare kılmaz çare su
Âb-gûndurgünbed-i devvar rengi bilmezem
Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvare su
Zevk-i tiğindenaceb yok olsa gönlüm çak çak
Kim mürur ilen bırakır rahneler divare su
Suya versin bağ-ban gül-zarı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gül-zare su
Ohşadabilmezgubarınımuhharir hattına
Hame tek bakmaktan inse gözlerine kare su
Arızın yadiyhle nem-nak olsa müjganım nola
Zayi olmaz gül temennasiyle vermek hare su
Hayret ilen parmağın dişler kim etse istima
Parmağından verdiği şiddet günü Ensar’e su
Eylemiş her katreden bin bahr-i rahmet mevc-hiz
El sunup urgaçvuzu için gül-i ruhsare su
Hâk-i payineyetem der ömrlerdirmuttasil
Başini taştan taşa urup gezer avare su
Zerre zerre hâk-i der-gâhina ister sala nûr
Dönmez ol der-gâhtan ger olsa pârepâre su
Zikr-i na’tin virdini derman bilir ehl-i hatâ
Eyle kim def’-i humar için içer mey-hâre su
YâHabibu’llahyâhayru’l-beşer müştâkinim
Eyle kim leb-teşneler yanip diler hemvâre su
Sensin ol bahr-i keramet kim şeb-i Mirâc’da
Şeb-nem-i feyzin yetirmiş sâbit ü seyyâre su
Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânıma
Var ümîdimebr-i ihsânınsepe ol nâre su
Yümn-i na’tindengüher olmuş Fuzûli sözleri
Ebr-i nîsandan dönen tek lü’lü-i şeh-vâre su
Hâb-i gafletten olan bîdâr olanda rûz-ı haşr
Hâb-ı hasretten dökende dîde-i bîdâre su
Umduğum oldur ki Rûz-i Haşrmahrûmolmayam
Çeşme-i vaslın vere ben teşne-i dîdâre su
Gam günü etme dil-i bîmârdantiğin diriğ
Hayrdır vermek karanu gecede bîmâre su
İste peykânın gönül hecrinde şevkim sâkin et
Susuzum bir kez bu sahrâdabenim’çün ara su
Ben lebin müştâkiyimzühhâdkevsertâlibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelir huş-yâre su
Ravza-i kûyuna her dem durmayıp eyler güzâr
Aşık olmuş gâliba ol serv-i hoş-reftare su
Su yolun ol kûydantoprağ olup tutsam gerek
Çünrakîbimdir dahi ol kûya koyman vâre su
Dest-busıarzusiyle ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su
İçmek ister bölübülün kanın meger bir reng ile
Gül budağının mizâcına gire kurtare su
Tînet-i pâkinirûşen kılmış ehl-i âleme
İktida kılmış tarîk-i Ahmed-i Muhtâr’e su
Seyyid-i nev’-i beşer deryâ-yidürr-i istifâ
Kim sepiptirmu’cizâtıâteş-i eşrâre su
Kılmak için tâze gül-zâr-i nübüvvet revnâkın
Mu’cizinden eylemiş izhârseng-i hâre su
Mu’cizi bir bahr-i bî-pâyân imiş âlemde kim
Yetmiş andan bin bin âteş-hâne-i küffâre su
Fuzuli
Ferman Karaçam - Haber 7
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/fermankaracam
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol